"Yoksul bir insan, geçim sıkıntısı olduğu için eğitimi yoktur.

“Yoksul bir insan, geçim sıkıntısı olduğu için eğitimi yoktur. Kime oy vereceğini bilmez yoksul insan. Hayat görüşü, yaşam görüşü oldukça dardır. Savaşta bunlar ölürler. Ya açlıktan ölürler bu insanlar. Ya savaşta şehit olacaksın gazıyla ölürler. İnsanları izliyoruz burada; PKK'ya karşı savaşta hiçbir zengin çocuğu var mı? Hep yoksullar ölür.”

Bu faşist sözler Prof. Dr. Ahmet Ercan’a ait. Kendinden olmayan ve kendi gibi düşünmeyen insanları bu sözlerle aşağılayan kişi bir profesör. Unvanına bakarak daha akılcı düşünmesini bekliyorsunuz ama göründüğü üzere hiç öyle bir durum yok. Aslında bu zihniyet Türkiye’de hiçbir zaman kaybolmadı. Geçmişte de vardı şimdi de var. O nedenle artık seslerinin ara ara çıkması kimseyi yanıltmasın.

Hayatları boyunca resmi ideolojinin vermiş olduğu gazla kendi gibi düşünmeyenleri aşağıladılar. Aşağıladıkları gibi her zaman sandıkta yenilmenin acısını çıkaramadılar. Şimdiler de özellikle bizim mahallede bir kesim, bu zihniyete tabi olanların “ılımanlaştığını” düşünseler de asla öyle bir şeyi söylemek mümkün değil. Aradan geçen onca zamana rağmen pozisyonlarında bir adım dahi değişme olmadı. Kendinden olmayanlarla eşitlenmeyi asla kabullenemediler. Hazımsızlıklarını da bu şekilde ara ara dışarı vuruyorlar.

Oysa incelenmesi gereken konu başka. Akademi dünyasında bu tarz insanların varlığı hala mevcut. Sadece Ahmet Ercan’a yüklenmek doğru değil. Onun gibi düşünen ama bunu dışarı vurmayan birçok akademik personel üniversitelerde ders veriyor. Bu tiplerden ders alan öğrencilerin meslek yaşantısında nasıl başarılı ve ahlaklı olabileceğini düşünüyoruz? Onu da geçelim ve şuna bakalım, kaç üniversitemiz ilk yüzde yer alıyor… Sıfır! Profesör olup da gerici zihniyetin kitaplarını yazan bu çılgınlarla aynı ülkede yaşıyoruz. Sürekli aşağılamayı hayat felsefesi edinen bu zihniyetle birlik ve beraberlik ise asla düşünülecek bir şey değil.

Ülkenin içinden geçtiği durum belli. CHP’de il başkanlığına getirilen o provokatör il başkanı da bir projenin ürünü. Özellikle ABD’nin güneyimizi “terör koridoruna” çevirme hedefleri hala güncelliğini korurken ülke içinde birlik olmak önemli. Ama bu zihniyetlerle birlik olmak zor. Biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmek durumundayız. Çünkü bunlarla alınacak bir yol yok. 15 Temmuz’da canını hiçe sayarak meydana inen bu millet her şeyin üstesinden gelmeyi başaracaktır.

Vale terörüne ne zaman dur denecek?

Bu meseleyi geçen hafta yazacaktım ama gündemin yoğunluğundan ötürü yazamadım.

Geçtiğimiz hafta Kadıköy’de bir vale iki müşteriyi çıkan tartışmada vurarak öldürdü. Bu valelerle ilgili yaşanan ilk olay değil. Yedi sene önce de aynı yerde yine böyle bir cinayet vakası yaşanmıştı.

Her seferinde bu tarz vakalar yaşanıyor ve artık bu durum “vale terörü” adını almış durumda.

Bölgede yaşayan insanlar gergin bir şekilde hayatlarına devam ediyorlar, bu sorun bir şekilde çözülmeli, gündemin yoğunluğundan ötürü pek konu olmasa da bu mesele ciddi.

Akasya Apple’dan hizmet almak…

Cuma günü akşam Whatsapp’ta yazışırken iPhone’umda kasma olunca telefonu kapatarak açmak istedim. Kapanış o kapanış, bir daha açılmadı…

Ertesi gün Akasya AVM’de bulunan Apple mağazasına gittim, saat sabah 10 civarıydı, o saatte bile Apple çok kalabalıktı! Gün içerisinde telefonuma yeniden yazılım yüklendi ve IOS sistemi çöken telefonum onarıldı.

Apple’nin bu servisi çok iyi… Fakat Türkiye’de sadece Zorlu ve Akasya olmak üzere iki yerde var. Apple kullanan müşteri sayısı çok fazla olduğu için de ne yalan söyleyeyim, bu sayı yetmiyor. Bence artmalı. Verdikleri kaliteli hizmete ise denecek söz yok, adeta kusursuz.

Güleryüzden tutun da eğlenceli kişilikleri Apple çalışanlarının mükemmel.

Hepsine kocaman bir teşekkür…