İcarus, Antik Yunan'da geçen bir efsane, bir mitolojik kahraman.

Aslında üstteki başlıktaki ilk harflerde bulunan iki “i” de büyük harfle yazılırken “ı” olacaktı ama müsaadenizle biz onları büyük harfle kullandık bu seferliğine çünkü madem okunduğu gibi yazmak moda bu aralar biz de modaya uyalım.

İcarus, Antik Yunan’da geçen bir efsane, bir mitolojik kahraman. Hapsedildiği kuleden babasının yardımıyla yaptığı balmumu kanatlarla kaçan ama güneşe fazla yaklaştığı için eriyen kanatlarına engel olamadığı için yere çakılan, düşen ama her defasında kanatlarını yeniden onaran, gene güneşe olan sevdası nedeniyle güneşe yaklaşan, kanatları eriyerek denize düşüp duran bir şaşkın oğlan. Hatta Ege Denizi’nde düştüğü denize İkaria Denizi oradaki adalara da İkaria Adaları denmesi bu sebepten.

Süper Lig’de kasırga gibi esen ve iki sezondur ligimizi domine eden Mauro İcardi de fırtınalı özel hayatı, aşkları, menajeri, çocukları vs ile günümüzde canlı-canlı izlediğimiz bir mitolojik kahraman oldu neredeyse. Biraz uzayan yeniden sözleşme dönemini atlattıktan sonra geçen hafta Avrupa’da bu hafta da Trabzon karşısında kelimenin tam anlamıyla döktürdü. Hatta Rıdvan Dilmen bile “Türkiye’de gördüğüm en iyi santrafor İcardi” diyerek hakkını teslim etti Cumartesi gecesi yayında.

Ayakla veya kafayla o kadar net ve bitirici işler yapıyor ki hayran olmamak imkânsız. Doğal yeteneğin hırs, arzu, iştah ve emekle ne kadar kıymetli bir hâle gelebileceğini bizden başlamak üzere tüm futbol dünyasına gösteriyor bu sezon da. Ondaki kanatlar balmumundan olmadığı için de istediği kadar yüksekten ve özgür şekilde uçuyor, kaçıyor, vuruyor, indiriyor, bindiriyor. Helal olsun, aşk olsun sana çocuk.

Bilinen klişedir ama yeri geldi söyleyelim. Futbol okullarında ve altyapı eğitimlerinde santraforlara, golcülere izlettirmek lazım kasetlerini, videolarını. Pozisyonu nasıl kokluyor, nasıl pozisyon alıyor, rakip savunmacıları nasıl boşa düşürüyor ve bir yılan gibi süzülüp işini bitiriyor diye. İyi ki daha fazla paraya tamah edip Arabistan’a gitmemiş de Ülkemizde kalmış. Taraflı tarafsız tüm futbolseverlere keyifli maçlar armağan etme misyonuna iyi ki Ülkemizde devam ediyor.

Aldığı her kuruş helal olsun dedirtti daha iki haftada. Bu istikrarlı gidişi aman nazara gelmesin. Avrupa’da Şampiyonlar Ligi’nde inşallah izler ve attığı gollerle mutlu oluruz ülke puanımız artarken sevinç üstüne sevinç yaşarız.

Bu sene ligimizde Galatasaray dışında Fenerbahçe de Beşiktaş da çok güzel kadrolar kurdular, gerçi finansal fair play biraz hikaye oldu ama seyirci haticeye değil neticeye bakar. Ligin toplam kalitesi de böyle böyle artacaktır.

Üç büyükler birbirine denk olduklarında bu rekabetten en büyük faydayı ülke futbolu görecektir. Yeter ki hakemler bu yarışın adil şekilde cereyan etmesine müdahil olmasınlar. Verdikleri ve vermedikleri kararlarda bir standart olsun. Aynı maç içinde bile aynı pozisyonlara tutarsız kararlar vererek maçları katletmesinler. Bizim ülkemizde en zor şey yetkiyi ele geçirdikten sonra objektif kalabilmek olduğu için TFF ve MHK’nın karar vericileri tuttukları takımdan olmayan rakiplerini “düşman” görmesinler.

Önümüzdeki haftalarda İcardi gibi diğer takımlarımızdaki tüm futbol sanatçılarına da böyle “koçaklama”lar yazmak ümidiyle ve Avrupa Kupaları’nda gruplara kalma yolunda dört takımımıza başarı dileklerimizle. Haydi bastır Türkiye.