Hazreti Peygamber; "Bütün insanlar Adem'in çocuklarıdır ve Adem de topraktan yaratılmıştır" diyerek İslâm'ın esas gayesini ifade buyurmuştur.

İSLAM’IN YÜCELMESİ İLAY-I KELİMETULLAH İÇİNDİR

Hazreti İbrahim’in Beyti yani Kabe’yi inşaa ederken veyahut insanları hacca davet ederken üzerine çıktığı taşın bulunduğu yerdir. Tavaf namazı da burada kılınır. Diyeceğimiz o ki makamlar veya sembolik bir takım nesnelerin asıl manasını tam anlamı ile idrak edemezseniz, metaforlar girdabında takılıp kalırsınız. Bu sembollerin mutlaka anlamı vardır ve bizi hakikate bağlamak için bir yol açarlar. Çünkü eşyanın da bir hakikati vardır nihayetinde. Dünyada da bir takım makamlar verilir insana. Asıl zorluk, makamları Allah’a giden bir yol olarak görebilmektir. Bunu göremeseydi Hazreti İbrahim, ne oğlunu kurban edecek imanı olurdu, ne de bugün Makam-ı İbrahim olurdu.

…..

Malazgirt zaferinin 946. yıldönümü kutlamalarına hazırlanılıyor. 26 Ağustos olarak bilinen tarihi zaferin mihenk noktası İslam ve Türk kelimesinin en güçlü şekilde ortaya koyulmasıdır. Hoca Ahmed Yesevi, Maturidi, İmam-ı Azam gibi Türk erenlerinin hikmet tahtında yetişen Türklük sancağı İslam’ın özünde birleşerek İslam’ı ve İlay-ı Kelimetullah’ı cihana ve zirveye taşımıştır. Kutlu ve daim olsun.

HAC MEVSİMİ

Hac-ve-Kabe2

Hazreti Peygamber; “Bütün insanlar Adem’in çocuklarıdır ve Adem de topraktan yaratılmıştır” diyerek İslâm’ın esas gayesini ifade buyurmuştur. İşte bu Hac mevsimde Mekke’de toplanan milyonlarca Müslüman ırk, dil, mezhep, mevki gibi ayırıcı özelliklerin hiçbir önemi olmaksızın yekvücut aynı manaya yönelirler. Bu yönelişte Allah’ın kullarından istediği tek şey vardır o da Bezmi Elesteki sözümüzü hatırlayarak dünyayı yaşamaktır.

Hacda kalbin vazifeleri

Bütün ibadetler kalp ile tasdik edilerek yerine getirilir. Çünkü inancımıza göre iman ederek İslam yaşanır ve yaşatılır. Kalp iman için yaratılmıştır. Onun vazifesi iman etmektir. Hakiki iman olmadan ibadetin bir anlamı yoktur. Çünkü ibadetin özü ihlastır. Hac ibadetinde Kâbe’yi tavaf eden kul her dönüşünde onu yaratan Rabbine söz verir. Ruhuna ihanet etmeyeceğine, kendisini yenileyeceğine ve artık evine döndüğünde Kâbe’den getirdiği mutluluğu her yere saçacağına söz verir. Safa ve Merve arasında gidip gelirken günahlarını tartar. Arafat’ta birliği ister ve hisseder çünkü İslam’ın tek gayesi birlik ve beraberliktir. İhrama girerken, çıkarken saçını keserken, şeytan taşlarken ve benzeri birçok sembolik ibadetleri yerine getirirken tek hatırlanan şey toprağa karışacağımız güne değin nefsimize mağlup olmadan yaşamayı öğrenmemiz gerektiğidir. Kalbimize yerleşmesi gereken tek şey her an Allah’ı tasdik etmemizdir. İmanımızı ibadet ve ahlakımızla doğrulamamızdır.

Hac malen ve bedenen yaptığımız ibadettir

İslam’ın temel şartlarından biri olan Hac ibadeti maddi durumu uygun olanlara emredilmiştir. Zekât ile birlikte Hac ibadetinin anlamı zengin olanların Kabe’de bir araya gelerek dünyanın gidişatını konuşmak, mali durumu iyi olmayanları tespit etmek ve Müslümanların refahını sağlamaktır. İslam’da ibadetlerin kişisel anlamda bir değerlendirmesi olduğu gibi toplumsal tarafı da vardır. Hac ibadeti toplumsal tarafı en ağır basan ibadetlerden biridir. İnsanlığın gayesi hepimizin kardeş olduğumuzu idrak etmektir. İslam’ın temel gayesi de budur.

Veda Haccı

Hazreti Peygamber hicretin onuncu senesinde Hac için hazırlanıp Medine dışındaki Müslümanlara da haber verip yola çıktı. Yaklaşık on gün süren yolculuğun sonunda kurban edilmek üzere 100 deve de beraberinde götürdüler ve zilhicce ayının 4’ünde Mekke’ye vardılar. Hazreti Peygamber bu Hac ile birlikte nasıl Hac ibadetinin ifa edileceğini Mekkelilere de göstermiş oldu. Hacdan kısa bir süre sonra Efendimiz vefat ettiği için, Peygamber Efendimizin bu son Hacı olması nedeniyle bu Hacca Veda Haccı denmiştir.

Bakara 158. ayet

Hazreti Peygamber Veda Haccı’nda Sefa tepesine vardığında Bakara suresinin 158. ayetini okumaya başlar; ”Allah’tan başka ilah yoktur. Uluhiyette Allah birdir. Onun ortağı yoktur. Mülk onundur, hamd onundur. O her şeye kadirdir. Ondan başka ilah yoktur. O biricik Allah’tır vaadinde doğrudur. Kuluna yardım etti ve ordusunu galip kıldı. Tek başına düşmanları hezimete uğrattı.”

Bugün de Hacı adayları ibadetlerini yerine getirirken aynen Hazreti Peygamberin yaptığı gibi, bu sözleri aynı yerde Kabe’ye yönelerek söylerler.

Hac ibadetinden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmamalı

Sonuç itibariyle Şeytanın ömür boyunca insanın peşini hiç bırakmayacağını biliyoruz. Kâbe’de yapılan ibadet ile dünya derdi içinde koşturduğumuz zaman dilimleri içerisinde, aynı sükûnetle ibadet etmek zor. Bunun zor olduğunu Allah’ta biliyor. Ama biz Müslümanlar sonuçta hayatın içinde olmak, hizmet etmek ve Allah için çalışmak zorundayız. Yanlış ve eksik tarafları ile Hacda yüz yüze gelen mümin artık onları yapmaz ve Allah’ın istediği gibi bir kul olma gayreti içine girer. Örneğin sigara içiyorsa bırakır, öfkeliyse öfkesine hâkim olmayı öğrenir, kin gütmez, inat etmez ve en önemlisi de Hazreti Musa ve Hızır hikâyesindeki gibi olayların iç yüzünü bilemeyeceğinin idraki ile şikâyetten vazgeçip itaati öğrenir. Dahası tebessümü yüzünde hiç eksik etmez. Çünkü bir kere Kâbe’yi görmüştür artık; vesselam.

Ana-Görsel2

BİR FOTOĞRAFIN DÜŞÜNDÜRKÜKLERİ

Hâlik-i Mutlak

21 Ağustos tarihi itibariyle büyük bir güneş tutulması yaşandı. ABD’de Oregon’dan Güney Carolina’ya kadar 14 eyalette yüz milyonlarca insanın yaşadığı yerlerde çarpıcı manzaralar eşliğinde, gündüz vakti neredeyse tamamen karanlığa mahkum olundu. Halka açık park alanlarında güneş gözlükleri dağıtıldı. Şehirlerde şenlik ve festivaller gerçekleştirildi. İnsan burnunun ucundakini göremez ya; gider milyarlaca mil uzaktaki güneş tutulması insanın dikkatini celbeder.

Onlar için bu bir doğa olayıydı. Eğlenmek için bir fırsattı. Oysa bir sineğin bir yerden bir yere uçması ve bir şeye konması da bir doğa olayı. Bir kelebeğin kanat çırpması, bir arının vızıldaması, bir pirenin zıplaması gibi!..

Demem o ki; biraz tefekkür, biraz tahayyül!.. Her şeyi bilimle, akılla ve fenle ifade edebilirsin. Görünen yüzü budur dersin. Oysa bir eşyanın ve bir olayın hakikati görünmeyen yüzüdür ne dersin!.. Ruh ve beden gibi. Ruh bedenden gidince beden yok olur, toprak olur gider. Ruh ise kendi sonsuzluğunda Yaratanıyla buluşur.

Ne gariptir ki; doğada olan her şeye doğa kanunu diyorlar. Hâliki Mutlak’ı hiç akıllarına getirmiyorlar!