ABD Başkanı Biden 'soykırım' diyecek mi, demeyecek mi' diye aslı astarı olmayan bir gündemin yine içine soktular bizi…
Her yıl aynı tantana!
ABD Başkanı Biden ‘soykırım’ diyecek mi, demeyecek mi’ diye aslı astarı olmayan bir gündemin yine içine soktular bizi…
Sonunda, ellerinden sürekli mazlum kanı damlayan ve İstanbul'dan "Konstantinapolis" olarak bahseden ABD’nin Başkanı Biden, yaşananları "soykırım" olarak tanımladı.
O dönemler de Osmanlı Devleti tehcir kararını boşuna almadı. Ermeniler’e 1912 yılından itibaren özellikle Rusya, Fransa ve İngiltere destek veriyor, bu destekten güç olan Ermeni çeteleri de katliama varan saldırılar düzenliyordu.
Onlar her yıl aynı yalanı piyasaya sürüyorsa biz de bıkmadan, sıkılmadan aynı yanıtı vereceğiz.
Biden’in kabul ettiği Ermeni Soykırımı yalanı neticesinde ABD’deki mahkemelerde ülkemize ve iktidarda bulunan isimlere dava açabilecekleri görüşü var.
Ne kadar tanıdık bir durum!
Türkiye’de başaramadıklarını ABD’ye devredip farklı bir yöntemle başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere birçok ismi yargılatabilirlerse ne mutlu onlara!
ABD’yi en azından kınamak yerine CHP ve ittifak ortağı İYİ Parti hükümeti suçladı. Kararın 'hükümetin izlediği dış politikadan kaynaklandığı' söylemi ise ne aklın ne de vicdanın kabul edeceği bir durum değil.
HDP ise hiç şaşırtmadı. Sözde soykırımı tanıma ve yüzleşme çağrısı yaptı.
Dış politikada Türkiye, PKK’yı destekleyenlere gül mü atsaydı? Ya da Doğu Akdeniz’deki meşru haklarından vaz mı geçseydi?
ABD istedi diye hava savunma sistemi S-400'leri elinde tutmasa mıydı?
Neyse bu konuda bile asıl tepkisini ABD’ye yöneltmek yerine hükümeti suçlayan muhalefetin nasıl bir akıl tutulması yaşadığını daha fazla yazmayacağım.
Tarihle yakından ilgilenen Alperen Ocakları Manisa eski İl Başkanı Ercan Çetinkaya aracılığı ile tanıdığım ve üniversitelerinde Ermenilerle alakalı olarak öğrencileriyle birlikte ilk defa kitap yayınlamış ve ulusal düzeyde ödüller almış olan Atatürk Üniversitesi Dr.Öğr.Üyesi Tarihçi Gürsoy Solmaz’ın sözde Ermeni Soykırımı yalanı ile ilgili söylediklerinin bir kısmını sizlerle de paylaşacağım.
“Ermeniler Türklerin Anadolu’ya hakim olmaya başladıkları 1064 yılından itibaren Lozan Antlaşması’nın yapıldığı 1923 yılına kadar en rahat şekilde yaşamışlardır. Gitmeyenler de zaten her Türk vatandaşı gibi Türk Devletinin müşfik kollarında hayatlarını sürdürmektedirler. Bu arada oyunbozan taraf hep kendileri olmuşken, daima Türklerin hoşgörü ve korumacılığını görmüşlerdir. Lozan Antlaşmasıyla da kendi istekleriyle gidecekleri yerlere gitmişlerdir. Şayet denildiği gibi bir katliam söz konusu olsa idi Yeni Türkiye idaresi onların dış ülkelere rahatça çıkmalarını ve bu içerikteki bilgileri ifşa etmelerine imkan tanır mıydı? Üstelik Lozan ile Türkiye’den göç edenlerin sayısı o kadar fazla olabilir miydi?”
O günleri yaşamış insanlar ile konuşarak hazırlanmış “Ermeni Vahşeti” isimli "sözlü tarih çalışması" kitabından Ermeni zulmünü Erzurum'dan Revan'a (Erivan) kadar yaşamış vatandaşlarımızın anlattıklarını aktaran Tarihçi Gürsoy Solmaz şunları da söyledi;
"Bu civarda 20 pare köyü Ermeniler kana boğdular. Ermeniler kendi aralarında, kesici, yüzücü, baltacı, yakıcı diye iş bölümü yapmışlardı..."
"... Erzurum Ulu Cami'nde kavurma var dediler. Biz de gidip alalım dedik. Bir de ne görelim? Kavurma diye Türklerin etlerini tenekelere doldurmuşlar. Tenekeler kulak, burun, parmak dolu... Ve pişmiş kelleler... Meğer alalım diye gittiğimiz bizim insanlarımızın pişmiş etleriymiş..."
İşkencelerle Ermeniler bir milyondan fazla Müslüman Türk'ü soykırıma tabi tutarak öldürmüşlerdir.
Osmanlı Arşivleri, 1915 sonrası bütün dünyanın istifadesine açıldı. Ortaya çıkan sonuç şudur: Ermeni soykırımı iddiaları tamamen hayal mahsulüdür ve gerçek dışıdır.
Ermeni gönüllü birlikleri sistemi, Ermenistan’da ve komşu ülkelerde anarşi ve yağmayı sistemli hale getirmiştir. Gönüllü birliklerin ruh halini yansıtması bakımından hep bir ağızdan söyledikleri şu şarkı bestelenmiş bir itiraftır: “Haydi yık, yağmala, öldür ve tak omzuna ceketini, özgürce dolaş!”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği gibi biz arşivleri sonuna kadar açtık, Ermeniler varsa arşiviniz siz de açın. Tüm dünya 3. ülkeler varsa arşivleriniz açın.
Tabii açmazlar çünkü gerçeklerin ortaya çıktığında sığınacak bir yalanları olmayacak.