Endülüs'te seçimler oldu. İspanya'nın Endülüs özerk bölgesinde. Yani? Yani İspanyolların Müslümanlardan arındırdığı kutsal Hristiyan topraklarında.
Elhamra Sarayı’nın gölgesinde. Seçimlerde aşırı sağ güç kazanmış, sosyal demokratlar da güç kaybetmiş. İyi de bu tüm Avrupa’da oluyor zaten. Evet haklısınız. Tüm Avrupa’da olan Endülüs’te de tekrar ediyor. Endülüs’ü farklı kılan ise Avrupa’nın öncüsü olması. Biraz daha genelleyelim, İspanya’da yaşananlar Avrupa’da tekrarlanır. Müslümanları kıta topraklarından atmak mı dersiniz, önce İspanyollar yapar. İç savaşa girmek mi dersiniz, İspanyollar başı çeker. Kolonicilik, sömürgecilik mi demiştiniz, önce İspanyollar gelir. Amerika’yı bile onlar keşfetti. Baharat yolu dediğimiz yerle kafayı bozup coğrafi keşifler çağını başlatan kendileriydi.
İspanya bundan yüzyıllar önce temel bir fikre sahip olmuştu. Kıtadan Müslümanları atmak. Bunun için İngiliz siyasetine örnek olacak bir yöntem geliştirdi. Müslümanları kendi aralarında ayırarak parçalara bölmek ve adacıklara hapsetmek. Yeterince küçük lokmalar haline getirinceye kadar bölmek, bölmek ve bölmek. Sonra bu küçük porsiyonları afiyetle mideye indirmek. Ortaçağ’daki İslam medeniyeti bu yöntemle ortadan kaldırıldı. Yöntem o denli başarılı oldu ki diğer ülkeler taklit ettiler. Akdeniz havzasında önce Fransızlar sonra İtalyanlar denedi. İspanya’dan Müslümanlar sürüldükten sonra yapma dönemi bitti ve para da suyunu çekti. Sonra İspanyollar yeni yapma alanları aramaya başladılar. Amerika’nın Kolomb tarafından işgalini Endülüs’ten öğrendikleri yöntemlere bağlayabilir miyiz? Neden olmasın. Bu fikir Avrupalı refiklerine o kadar orijinal geldi ki hemen hücum etti. Sonra? Sonra Afrika’nın talanı. İspanya’nın kısa tarihi işte böyle hırsızlık ve talanlarla geçti gitti. Dünya sahnesinde rolü azalınca başka yöntemler denemeye karar verdiler. Kültürel hinterlandında gelişmek iyi bir tercih olabilirdi. Sinema sektörü işte bu anlayışın gölgesinde büyüdü İspanya’da. Kaderin garip bir cilvesi olarak Darphane (La Casa de Papel) ismindeki bir diziyle İspanya dünya televizyonlarına dönüş yaptı. Ekranları kasıp kavuran bu dizi bir soygunun hikayesiydi. Yanlış anlaşılma olmasın dünyayı soymalarının değil. İspanya Kraliyet Darphanesi’nin usta soyguncular tarafından sofistike şekilde talan edilmesinin hikayesi. Dünyayı soyup soğana çeviren, arı duru bir Hristiyanlığı hakim kılmak için Müslümanları ve Yahudileri biçip süren İspanya şimdi iç soygunlarla gündemde. Eski taktikler dönüp kendilerini vurmaya başladı. Önce eski sömürgelerden gelen göç dalgası, sonrasında ekonomik çalkantılar ve ardından siyasetin faşizme kayan tonlarıyla yeniden yüzleşmek. Genelde İspanya ve özelde Endülüs Avrupa’nın geleceğini gösteren kocaman bir laboratuvardır. Dileğimiz bu laboratuvardan insanlık adına yeni ayıpların ortaya çıkmaması. Kötü fikirlerle dolu bir gelişmenin dünyaya nelere mal olacağını Müslümanlar, Yahudiler ve Amerika yerlileri yaşayarak gördü. Aynı acıları İspanya halkı üzerinde de yaşatılmaya kalkılırsa bu sadece televizyon ekranlarının ötesinde etkiye sahip olacaktır. Zira Endülüs’teki seçimlerin etkisi yüzyıllara yayılabiliyor, utancı da.