Avrupa’da sera gazı emisyonları azalıyor. 1990 ve 2022 yılları arasında kişi başına düşen CO₂ eşdeğeri (CO₂e) emisyonlarını karşılaştırıldığında bu sonuca varılıyor. Nitrojen dioksit, metan, hidroflorokarbonlar ve diğerleri ölçülüyor.
Almanya, Belçika, Polonya, Finlandiya ve diğerleri de dahil olmak üzere pek çok ülke, 2022'de kişi başına 9 ila 10 ton ortalama arasında karbon salımı seviyesine indi.
Karbon salımı, 1990'da kişi başına 11 tondu.
Yalnızca karbondioksit emisyonlarını ölçen İngiltere, aynı dönemde emisyonlarını kişi başına 11 tondan 5 tona düşürmüştür.
- Letonya dışındaki veri setindeki tüm ülkeler, emisyonlarını 1990'dan 2022'ye kadar önemli ölçüde azalttı.
- Bazı ülkeler diğerlerinden daha önemli ilerleme kaydetti; İsveç, Portekiz ve Romanya gibi ülkelerde 3 ton veya altına düşüşler görüldü.
Veriler, son otuz yılda kişi başına daha sürdürülebilir emisyon seviyelerine doğru önemli ilerleme kaydedildiğini ve sera gazı emisyonlarının azaltılmasında Avrupa genelinde olumlu bir eğilim olduğunu gösteriyor.
Eurostats 2022 verileri baz alınarak yapılan inceleme çok olumlu bir gidişat sunuyor.
Bunu sağlayan temel değişiklik, enerjide yenilenebilir kaynak kullanımının artması. Yani fosil yakıtlar azalmakla kalmıyor; güneş, rüzgar, jeotermal gibi yenilenebilir kaynak kurulu gücü artıyor ve karbon salımı ciddi oranda azalıyor.
Devamı, yeni endüstri anlayışının bu çerçevede gelişimini sağlamakla gelecek. Kolay değil. 2030 hedefleri için 1, trilyon dolar yatırım gerekiyor. Açıklamayı Dünya Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol yapmıştı. Bu, işin enerji tarafı. Bir de sanayide dönüşümün maliyet var. Büyük bir resesyon yaşarken yeşil dönüşüm umulan hızda gerçekleşmiyor.
Ama gerçekleşecek. Buna mecburuz. Çünkü elimizde bir tek bu dünya var çocuklarımıza, torunlarımıza aktarma sorumluluğu taşıyoruz.
MARDİN’DE FAIR PLAY RÜZGARI
TMOK (Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi) Fair Play Komisyonu Başkanı Erdoğan Arıpınar, ‘Fair Play madalyası Mardin’e çok yakışacak’ diyor. Arıpınar, 30 yıl önce Türkiye adına, rahmetli spor adamı Türkay Peker ile birlikte, EFPM, Avrupa Fair Play Hareketi’ne kurucu olarak imza atan isim.
EFPM, bu yıl kongresi ve ödül törenini Mardin’de yapacak.
40 ülke temsilcisi, EFPM, tarihi, yapısı, yaşamı ile Fair Play ruhuna dünyada en uygun kent olarak anılan Mardin’e buluşacak. Bisiklet sporuyla ilgilenenlerin gayet iyi tanıdığı Avrupa Fair Play Ödüllü iş insanı Mehmet Samsa, organizasyonun en önemli destekçileri arasında. Mardin Valiliği’nin desteği ve Samsa Şirketler Grubu’nun sponsorluğunda düzenlenen bu önemli organizasyon, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Fair Play Komisyonu ve Avrupa Fair Play Hareketi iş birliği ile organize ediliyor.
Etkinlikte, Avrupa’nın dört bir yanından Fair Play ödüllerini kazanan isimler, ödüllerine kavuşacak. Türkiye’den ise bu yıl EFPM’den ödül kazanan dört isim ödüllerini alacak.
Mardin aynı zamanda EFPM Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Sevim Güllü koordinatörlüğünde düzenlenecek 20. EFPM Kongresi’ne de evsahibi olacak. Avrupa ve Türkiye’den akademisyenler, sporda şiddetin önlenmesi üzerine sunumlar yapacak ve bu konuda tartışmalar gerçekleştirilecek. Kongrede, savaşın devam ettiği Orta Doğu’ya barış mesajları verilecek.
Erdoğan Arıpınar; ‘Beş adım ötemizde vahşice bir savaş sürerken, bacalarından dostluk ve kardeşliğin dumanları tüten bu kentimizle ne kadar öğünsek, emek verenleri ne kadar alkışlasak azdır” sözleriyle bu büyük etkinliğe hak ettiği krediyi veriyor.
Türkiye’nin kadim şehirlerinden Mardin, bu prestijli etkinliğe ev sahipliği yaparak Fair Play ruhunu en güzel şekilde yansıtacaktır.
OSIMHEN VE O GOL
Futbolu yıldızlar sevdirir çocuklara. Mahallede, okulda oynarken yıldızların yerine geçer çocuklar. Maradona olur, Kempes olur, Cemil olur, Metin olur, Sergen olur, Hagi olur, Alex olurdu…
Futbolumuz, sıkıntılı, hakemler yönetimler sıkıntılı... Öğrenemediğimiz bir ‘marka’ ve değeri var; o daha da sıkıntılı. Ama bütün sıkıntılara rağmen, yıldızlar ve yıldız adayları ile dolu bir ligimiz var, hala…
Bu ligden Drogba’lar, Roberto Carlos’lar, Sneijder’ler, Quaresmalar, Va Hoijdonk’lar, E’too’lar geçti. Dünya şampiyonlarının hocaları, Parreira’lar, Derwall’ler, Del Bosque’ler sahalarımıza çıktı.
Şimdi de çok farklı değil.
Tarihin en büyüklerinden biri Mourinho, Fenerbahçe’nin başında. Yaşayan efsane Dzeko, onun takımında oyuyor…
Beşiktaş’ta, Rafa Silva, Galatasaray’da Icardi, aynı güçle damga vuruyor dönemlerine.
Ama hepsinden ayrılan bir başka yıldız var; 100 milyonluk bonservis bedeli enüz genç yaşı (24) ile ligin sürpriz yıldızı Victor Osimhen.
Nijeryalı, Antalya’da 2.32 metr yüksekten rövoşata ile topu ağlara yolladı. Şimdiden sezonun Puşkaş Yılın Golü adayı olan müthiş bir gol attı. 2.38’lden vurulan Christiano Ronaldo rövoşatası ile birlikte, tarihte vuruş seviyesi 2.30’u geçen iki golden biri oldu.
Osimhen dünyanın en büyük golcüsü olmayabilir. En büyük yıldızı da… Ama büyük bir futbolcuyu en değerli döneminde Galatasaray’ forması ile ligimizde izlemek çok değerli.
Antalya’dakiler kadar TV başındaki bizler de şanslıydık. Pele’nin anılarında yazılıdır, Maracana’nın D kapısı girişinde bir plaket vardır: Pele’nin o golü attığı stat burası, diye yazılıdır.
Antalya’da, o golü atıldığı anda izleyenleriz biz de…
Renklerden önce futbolun tarafında olanlar için, teşekkürler Osimhen, tebrikler Osimhen…
TFF’DE HALEF SELEF KAVGASI
Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, bir TV kanalının ünlü programına çıktı ve selefi Mehmet Büyükekşi dönemine sertçe ithamda bulundu. Sözleri, “kasada para yok, borç var. Euro2024 sürecinde de 4,5 milyon Euro misafir ağırlamışlar” mealinde suçlamaları içeriyordu. Çok yankılandı bu sulama. Büyükekşi yönetimi, sakin durup 2. gün bir açıklama yayımladı. Açıklamaya göre, anılan paranın en az 3/4’ü milli takımın masraflarıydı. Şahsi misafir yoktu, TFF sponsorlarının sözleşme kaynaklı hakları gereği, kulüp başkanları ve bürokrasi davetlileri için harcama yapılmış ve bütçe mali genel kurulda ibra edilmişti.
Açıklama şöyle diyordu: TFF, statüsü gereği borçlanamaz. Gelir üretir ve giderlerini karşılar.
Finansal okuryazarlık, bunları anlamaya yeter diyorlar. Hacıosmanoğlu yönetimi buna yanıt vermedi. Belki de gerek kalmadı. Çünkü, kendi ithamlarının onda biri kadar ses getirmedi açıklama. Büyükekşi, eleştiriler ile dolu bir süreç bıraktı geride. Beceri, başarısı tartışılabilir. Tartışılmayacak resim şu; en sevilmeyen TFF yönetimi oldular. Çok güçsüz kaldılar. Hep saldırı altında yaşadılar. Komik olan da bu, bu güçsüzlükle, şampiyonu belirledikleri öne sürüldü. Çok bilinmeyenli halef-selef denklemi… Oysa hukuktur her şeyin ilacı. Hukuk! Varsa maddi yanlışlar, hukuk önünde hesabı sorulmalıdır.
Mesnetsiz ithamlar ve hakaretlerin hesabı da hukuk yoluyla alınmalıdır.