Uluslararası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Sempozyumu, 3-5 Kasım 2017 tarihinde Bandırma 17 Eylül Üniversitesi'nde gerçekleştirildi.
Uluslararası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Sempozyumu, 3-5 Kasım 2017 tarihinde Bandırma 17 Eylül Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Sempozyumda; nitelik açısından akademisyenlerin çalışmalarına ve araştırmalarına en üst düzeyde katkı sağlamak, disiplinler arası çalışma ortamı oluşturmak hedeflenmiş. Eskilerin dediği gibi “Müsademe-i efkârdan barika-i hakikat doğar.” Yani fikirlerin çarpışmasından hakikatin kıvılcımı ortaya çıkar. Türkiye ve dünyanın yeni sorunlarla yüz yüze kaldığı bu dönemde eğitim bilimleri ve sosyal bilimler alanları yeni çözümler üretmeli ve gelecek nesillere daha iyi bir gelecek kurgulamaları için bu tür sempozyumlar bazı ipuçları veriyor şüphesiz.
Üç gün boyunca aralarında Irak, Cezayir, Sudan ve Suudi Arabistan'ın da yer aldığı 30 farklı ülkeden 170 konuğun katıldığı sempozyumda yüzlerce tebliğ sunuldu. Sempozyumun açılış törenine, AK Parti Balıkesir Milletvekili Sema Kırcı, CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, Yüksek Öğretim Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şişman, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Süleyman Özdemir, Bandırma Kaymakamı Günhan Yazar, Bandırma Garnizon Komutanı Vekili Albay Uğur Pesen, Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürü Yakup Yıldız, Bandırma İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Kılıçgil, Arap ülkelerinden ve Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden gelen akademisyen ve araştırmacılar ile sivil toplum kuruluşu üyeleri katıldı.
Sempozyum düzenleme komisyonu başkanı Prof. Dr. Ali Yakıcı’nın konuşmasıyla başladı. Bu çeşit etkinliklerin uluslararası ziyafet olarak kabul edildiğini vurgulayan Profesör Yakıcı, “Bilgi, paylaştıkça güzelleşir. Bilim adamları, ürettikleri bilgileri masada bırakır ve paylaşmazlarsa hiç anlamı olmaz. Bilim ancak değer katılırsa güzelleşir, katılmazsa anlamı olmaz” dedi. Sempozyumun ev sahipliğini yapan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Özdemir, üniversite olarak eğitim-öğretimin yanı sıra araştırma-geliştirme ve üniversite-sanayi iş birliğine de önem verdiklerini belirterek, şunları söyledi: “Bu çeşit bilimsel etkinliklerin nüvelerinin zemin bulacağı yerler olduğuna inanıyorum ve önemsiyorum. 2,5 yıl önce kurulan bir üniversiteyiz. Hedefimiz, üniversitemizi 8-10 yıl içinde, ülkemizdeki üniversiteler arasında ilk 40 sıra içine sokmaktır.”
Yüksek Öğretim Kurumu(YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şişman da konuşmasında, eğitimin çok boyutlu ve ülkeler için en stratejik alanlardan biri olduğunun altını çizerek, “İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda ülkelerin gelişmişlik düzeyleri artık yer altı zenginlikleri ile değil, yetişmiş insan güçleriyle ölçülüyor. Hâlen ülkemizdeki 184 üniversitede, 7,5 milyon öğrencimiz var” dedi.
Törende konuşan Balıkesir CHP Milletvekili Mehmet Tüm, “Kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, “Bir gün benim sözlerim bilim ile ters düşerse bilimi seçin” demiştir. Ülkemizi aydınlatacak ve çağdaş seviyeye taşıyacak olan işte bu anlayıştır. Bu anlamda ülkemizde sosyal bilimcilere çok büyük görevler düşmektedir. Güç artık bilginin kendisidir. 1980 darbesiyle kurulmuş olan YÖK gibi kurumlar yerine üniversitelerin özerkliğini savunmalıyız. Sadece özgür üniversiteler, özgür bireyler yetiştirebilir. Özgür bireyler toplumu geliştirecek fikirler üretebilir. Bir ülkenin bilim insanları özgür düşünebildiği takdirde, o toplum özgürleşebilir. Devlet, akademi dünyasına müdahale etmemeli ve bilim insanları da siyasi otoriteye asla boyun eğmemelidir” dedi.
Sempozyumda bir başka konuşmacıda TBMM Başkanlık Divanı Üyesi AK Parti Balıkesir Milletvekili Sema Kırcı sosyal bilimler olmadan ülkenin geleceğinin inşa edilemeyeceğini, Yeni Türkiye’nin inşası sürecinde sosyal bilimcilere büyük görevler düştüğünü söyledi. Sema Kırcı, “İmam Gazali gibi İbni Haldun gibi çok ünlü sosyal bilimciler yetiştirmiş bir medeniyetin mensuplarıyız. Birer edebi eser olarak bildiğimiz Orhun Yazıtları, Divan-ı Lügat-i Türk, Kutadgu Bilig ve Selçukluların kurduğu Nizamiye Medreseleri sosyal bilimlerin eğitim ve öğretiminde tarihimizin en önemli kurumlarından birisidir. Eğitimin öneminin farkındayız ve hükümetimiz 2018 yılında bütçede en büyük payı eğitime ayırmıştır. Kapılarını değerlere ve ahlaka kapatan bir eğitim olmaz. Nesillerimize her konuda yaratıcı ve üretici bir tutum kazandırmak istiyoruz. Körü körüne başkalarını taklit de verimli bir netice doğurmuyor. Yeni yüzyıla damgasını vuracak nitelikli bir eğitimi savunuyoruz” dedi.
Sempozyumda açılışı yapılan Bandırmalı hat ve ebru sanatçısı Osman Şimşek’in “Renklerin bestesi” eserlerinin yer aldığı sergi davetliler tarafından büyük ilgi gördü. Sempozyum, Prof.Dr.Saim Sakaoğlu ile Prof. Dr. Mehmet Şişman’ın ilk özel açılık oturumuyla başladı. Ardından 10 salonda üç gün boyunca yüz civarında oturum gerçekleştirildi. Sempozyum vesilesiyle güzel ve şirin ilçemiz Bandırma’da Milletvekili Mehmet Tüm, Rektör Prof.Dr.Süleyman Özdemir, Prof.Dr.Mehmet Şişman, Prof.Dr.Ali Yakıcı, Prof.Dr.Yakup Çelik, Doç.Dr.Lütfi Ilgar, Doç.Dr.İsmail Şahin, Doç.Dr.Mesut Gün, Yrd.Doç.Dr.Hanefi Yazıcı, Yrd.Doç.Dr.Bahtiyar Aslan, Yrd.Doç.Dr.Fatih Kana, Dr.Shurubu Kayhan ile sohbet etme imkanı buldum.
Türkiye özelinden dünya geneline kadar beyin fırtınası yapmak için eğitim bilimleri ve sosyal bilimler dünyasını ülkemizin nadide beldelerinden olan Bandırma’da bir araya getirildi. Sempozyumda bilim insanı olarak bendeniz eğitim bilimleri alanında bir tebliği sundum ve oturum başkanlığı da yaptım. Bu tür sempozyumlar elbette önemlidir. Ancak sempozyumun, “Uluslararası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Sempozyumu” yerine, ya “Eğitim Bilimleri”, ya da “Sosyal Bilimler” veya “Uluslararası Sosyal Bilimler” şeklinde olsa daha isabetli olmaz mıydı? Çünkü sosyal bilimler kavramı, eğitim bilimlerini de içine alıyor. Sonra bunlar madem bir, iki diye gidecekse bu yıl bir tema şeklinde yapılmalı ve gelecek yıl başka bir tema ile yola devam edilmelidir. Üç günde 10 salonda yapılan ilmi toplantılar çok verimli olmadığı gibi dışarıdan da pek kimse gelmiyor. Yani bilim insanları kendi kendilerine tebliğ sunuyorlar. Etraflıca bir müzakere imkânı da haliyle olmuyor. Darıltılmış tema ve başlıklarla üç günde üç salonda, 50 tebliği geçmeyecek şekilde yapılsa daha verimli olur diye düşünüyorum, bilmiyorum yanılıyor muyum?