Eğitim ülkelerin gelişmişliğinin bir göstergesidir.
Eğitim ülkelerin gelişmişliğinin bir göstergesidir. Eğitilmiş insan gücü her zaman ülke kalkınmasına büyük katkı sağlar. PISA (The Programme for International Student Assessment) üç yılda bir eğitimi alanındaki gelişmeleri ölçerek değerlendiriyor. 15 yıldan beri düzenli olarak PISA Araştırması'na katılan Türkiye, 2015 sonuçlarına göre öğrencilerin matematik, fen ve okuma-anlama beceri düzeyleri konusunda OECD ortalamalarının gerisinde görünüyor. PISA'ya başta OECD ülkeleri olmak üzere dünya ekonomisinin yüzde 80'ini temsil eden 65 ülkeden 15 yaşındaki öğrenciler katılıyor.
Eğitim alanında dünyada örnek gösterilen Güney Kore ve Finlandiya 50 yıl önce çok yetersiz bir eğitim sistemine sahipti. Finlandiya, ekonomik olarak Avrupa'nın üvey evladı muamelesi görürken, Güney Kore ise iç savaştan harap olmuş durumdaydı. Ancak son yarım yüzyılda hem Güney Kore hem de Finlandiya, okullarında büyük bir dönüşüm oldu. Şimdi her iki ülkede uluslararası başarısının gururunu taşıyor.
Türkiye’de sınav tartışmaları yapılırken, Güney Koreli öğrenciler sınavlardan gözlerini açamıyorlar. Ülkede okuryazarlık oranı yüzde yüze ulaşırken ekonomik kalkınma da tam gaz ilerliyor. Ayrıca Kore, uluslararası karşılaştırmalı başarı testlerinde en ön sıralarda yer alıyor. Güney Koreli öğrenciler çok çalışıyor ve üstelik yetenek fazla dikkate alınmıyor. Çalışmak adeta ibadet gibi bir kültür olarak tasavvur ediliyor. Başarısızlık için hiçbir bahane kabul edilmiyor. Çocuklar yıl boyunca hem okulda hem de özel öğretmenlerden ders alıyor. "Eğer çok çalışırsanız, yeterince zeki olabilirsiniz" sözü motto olmuş. Güney Asya ülkelerinde olduğu gibi Kore'de de sınıfların sayısı oldukça kalabalık. Ancak Kore'de hedef, bir öğretmenin sınıfa bir topluluk gibi önderlik etmesi ve akran ilişkilerinin gelişmesi olarak görülüyor.
Finlandiya’da, çocuklar hem katılığın hem de esnekliğin faydalarını öğreniyorlar. Eğitimcilere göre Finlandiya modeli bir ütopyadır. Finlandiya'da okul toplumun merkezinde yer alıyor. Okul sadece eğitim hizmeti değil, sosyal hizmetler de sunuyor. Eğitimin amacı kişilik oluşturmanın yanı sıra Fin kültürü, içsel motivasyona ve bireysel ilginin peşinden gitmeye değer veriyor. Ülkede okul tarafından finanse edilen müfredat dışı etkinliklerle zenginleştirilmiş bir okul günü geçiriliyor ve spora da özel önem veriliyor. Finliler, en önemli öğrenmenin sınıf dışında gerçekleştiğine inanıyorlar. Lisedeki öğrencilerin aldığı derslerin 3'te biri seçmeli. Hangi yeterlilik sınavına gireceklerine bile kendileri karar veriyor. Stresin düşük olduğu Fin kültüründe, çok çeşitli öğrenme deneyimlerine değer veriliyor.
Fin eğitimi kısa zamanda bir marka haline geldi. Öğrenci başına düşen harcamalarda OECD ortalamasının üstüne çıkmayı başaran ülkede, öğretmen kalitesi, öğrenci kazanımları, inovasyonu destekleyen müfredat, bürokrasiden uzak özerk okullar, müfredat dışı etkinlikler gibi adımlar sürdürülebilir başarılı bir eğitim sisteminin doğmasını sağladı. Başarısının ardında özellikle öğretmen kalitesi yatıyor. En başarılı öğrenciler öğretmenliğe teşvik ediliyor. Mesleğini seven, başarılı ve bu alanda kariyer düşünen adayların öğretmen olduğu bir sistem var. Müfredatta konu temelli ve disiplinlerarası bir yaklaşıma göre öğrenci davranış kazanıyor.
Singapur ise PISA 2015'te üç alanda en başarılı ülke oldu. Gelişen ekonomisiyle eğitim harcamalarını da 1981'den beri istikrarla bir şekilde artırdı. Eğitim sisteminde 2012'den sonra uygulanan değer temelli yaklaşım öne çıkıyor. Sınav odaklı eğitim verilmiyor. Özfarkındalık, ilişki yönetimi, sorumlu karar alma gibi 21'inci yüzyıl beceri ve değerleri ön planda. OECD, Singapur'un eğitimde bir yıldız haline gelmesinde bunun etkisinin olduğunu belirtiyor.
Eğitimde ahlaki gelişimin hedeflendiği ülke olan Japonya’da, Doğu Asya'nın gelişmiş ekonomisi öğrenci başına düşen harcamalarda OECD ortalamasını geride bırakıyor. GSYH'den eğitim için ayrılan oransa yüzde 4,5. Eğitim, anaokulundan liseye kadar her aşamada karakter ve ahlaki gelişimle bağlantılı algılanıyor. Bu nedenle öğrenciler 4'üncü sınıfa kadar hiçbir sınava girmiyor. Bu ara süreçte görgü kurallarının öğrenilmesine ve karakter gelişimine odaklanılıyor. Öğrenciler okullarının temizliğiyle ilgileniyor. Disiplin eğitimin her alanında kendini gösteriyor. Ayrıca dünyada en az devamsızlık yapılan ülke Japonya’dır. Japonya ve Güney Kore'de üniversiteye giriş sınavına milyonlarca öğrenci katılıyor.
Dünyada eğitim sistemi, müfredat ve öğrenme yaklaşımları ve öğretmene verilen değerlere bakıldığında her ülke sosyal ve toplumsal yapısına göre bir eğitim paradigması oluşturmuş. Japonya örneğinde olduğu gibi günümüzde değerler eğitimi dediğimiz ahlak eğitimi öne çıkmaktadır. Türk eğitim sisteminde bundan 30 yıl önce yasak, dayak ve korku üzerine kurulu bir eğitim paradigması vardı. Türkiye’de dışarıdan sistem ve program taklit etme yerine gelişen ve değişen dünya şartlarına ve toplumsal ve kültürel yapısına göre eğitimde yeni bir paradigma ortaya koyması şarttır.