Türkiye'de televizyon dizileri son yıllarda sıkça tartışılıyor.
Türkiye’de televizyon dizileri son yıllarda sıkça tartışılıyor. Dizlerindeki ana tema, sanat, felsefe ve mesaj özellikle çocuk ve gençler açısından ciddi problem içeriyor. Bu nedenle diziler genelde toplum ve aile yapısını özelde gençliği olumsuz etkiliyor.
Televizyon dizi yapımcıları sadece reyting kaygısı ve para kazanma hırsıyla program hazırlamıyor. Şüphesiz farklı gayeler de söz konusu ediliyor. Dizilerinin çoğunda işlenen ortak temanın toplumsal değerlerle taban tabana zıt olması dikkat çekiyor. Dizilerde aile mahremiyeti, korumacılığı ve sıcaklığı büyük ölçüde ihmal ve inkâr ediliyor. Dizilerde; zina, çarpık ilişkiler, aldatma, lüks hayat, emeksiz kazanç gibi mefhumlar bazen zımnen bazen de alenen teşvik ediliyor.
Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü’nde, Doç. Dr. Özcan Doğan danışmanlığında Dr. Alev Üstündağ tarafından hazırlanan ‘10-18 Yaş Arası Gençlerin İzledikleri Dizilerin İçerik Açısından İncelenmesi’ adlı doktora tezinde 10-14 ve 15-18 yaş arası gençlerin izledikleri diziler içerik açısından ele alındı. Ankara’da yürütülen araştırma kapsamında 15 ortaokuldan 1.530 ile 15 liseden 2 bin 124 olmak üzere toplam 3 bin 654 öğrenciyle görüşülerek anket çalışması da yapıldı. 50 dizi üzerinden en çok izlenenler baz alınarak hazırlanan akademik çalışmadan özetle dokuz madde olarak tespit ettiğim şu önemli veriler ortaya çıktı:
1- Gençlerin yüzde 96’sı televizyon izliyor. Yüzde 56’sı dört, yüzde 36’sı iki saat televizyon karşısında kalıyor. Öğrencilerin yüzde 41’i haftada en az beş; yüzde 36’sı günde iki saat dizi seyrediyor.
2- Katılımcıların en çok sevdiği oyuncular, başroldekiler. Gençlerin yüzde 70’i “güzel rol yaptıkları”, yüzde 46’sı ise “eğlenceli/komik oldukları” için dizi oyuncularını seviyor. Yüzde 62’si büyüdüğünde dizi/film oyuncularından birine benzemek değil, kendileri olmak istediğini söylüyor.
3- Öğrencilerin yüzde 52’si boş zamanlarında bilgisayarda vakit geçiriyor, yüzde 42’si televizyon izliyor, yüzde 40’ı kitap okuyor, yüzde 32’si dışarı çıkıyor, yüzde 30’u cep telefonuyla ilgileniyor ve yüzde 26’sı da uyuyor. Ders çalışmak, test çözmek ve uyumak gençler tarafından boş zaman etkinliği olarak değerlendiriliyor.
4- İzledikleri dizi içeriklerinde yüzde 85 oranla çocukları tehlikeli durumlara sokabilecek ifade veya görsel sunumlar var. Örneğin intihar etme, hırsızlık, cinayet, kavga, süper kahramanlıklar, alkol kullanımı ve ölümsüzlük gibi sahneler. Yüzde 5’inde ise hayal kırıklığı duygusunu geliştirici, tehdit edici ifadeler, yalan söyleme davranışını destekleyen iletiler var.
5- Kahramanların yüzde 16’sı vurma, yaralama ve öldürme, bağırma, hakaret etme gibi fiziksel ve sözlü şiddet kullanıyor. Küçümseme, karalama, dışlama ve alay etme gibi psikolojik şiddet oranı yüzde 13. Karakterlerin problemlerini şiddet kullanarak çözme oranları yüzde 20. Yüzde 15 oranında kanunlara karşı gelmeyi normalleştiren ifadeler/görüntüler bulunuyor.
6- Yüzde 39 oranında olumsuz davranış sergileyen kahramanlar model olarak sunuluyor.
7- İçeriklerin yüzde 16’sında çocuklarda korku yaratacak görüntüler/sözler yer alıyor.
8- Argo sözcüklerin kullanım oranı yüzde 44.
9- Dizilerin sadece yüzde 9’u sorumluluk, yüzde 7’si sevgi, yüzde 6’sı dostluk duygusunu geliştirici içerikte.
Çıkan sonuçları değerlendirecek olursak; toplumsal değerlerle hiçbir şekilde uyuşmayan bazı diziler, çarpık ilişkiler, gayrimeşru yaşantılar, gelenek ve kültürümüze aykırı davranışlarla toplumun dengesini bozmaktadır. Bir dizide, bir eserde, bir yapıtta olması gereken en önemli unsurlardan; sanat, felsefe ve estetik bugün söz konusu dizilerin pek çoğunda yoktur. Sinemanın ve görsel sanatın ruhundan çok daha aşağıda sığ, bayağı ve paçoz bir zihniyet hâkim hale gelmiş durumdadır. Böylece geleceğin emanet edileceği bireyler son derece yanlış bir istikamete doğru yönlendirilmektedir. Bu istikamet her halükarda çıkmaz ve bunalım sonuçludur. Televizyon dizileri adeta genlerimizi bozuyor. Okuma alışkanlığının düşük olduğu Türkiye’de, romanlardan uyarlanan televizyon dizileri gençlik üzerinde yarar sağlamaktan ziyade olumsuz yönde etkisini gösteriyor. Son zamanlarda TRT’nin çektiği toplumsal ve tarihi diziler olmasa gençlik bir bilinmezi sürüklenecektir. Sözde sanat dünyasında müstehcenlik olmadan film ve diziler seyredilmez algısını TRT dizileri yıkmıştır. Sonuç olarak, TRT ve özel sektörün olumlu, yapıcı, değer ve kültürümüze saygılı toplumu ve gençlerimizi bilgilendirici ve bilinçlendirici film ve dizilere daha çok ihtiyaç vardır.