Bugün ilk önce kur dalgalanmalarının doğasını anlatacağım.

Türkiye finans piyasalarında son on beş gündür hoyrat dalgalanmalar gerçekleşiyor. Her gördüğüm insanın sorduğu sorular genelde şu minvalde: “Dolar 10 TL olacakmış doğru mu?” “Çeyrek Altın 1000 TL üstüne çıkacakmış, ne dersiniz?” “Hükümetimizi yıkmak için Üst Akıl komplo yapıyormuş, gerçek mi?” “Hangi iktisadi önlemleri almalıyız?” “Ali Babacan’ın hükümete on maddelik önerisine nasıl bakıyorsunuz?” “Berat Albayrak başarılı mı?” Bugünkü ve bundan sonraki birkaç yazıda bu sorulara cevap vermeye çalışacağım.

Bugün ilk önce kur dalgalanmalarının doğasını anlatacağım. Bu konuda iktisat biliminde çeşitli teoriler geliştirilmiştir, ancak bu teorileri birbirini tamamlayacak şekilde bir araya getiren genel bir teori bulunmamaktadır. Tıpkı fizikte bir genel alan teorisinin eksikliği gibi… Bu durumun sebebi döviz piyasalarının birden fazla role ve içeriğe sahip olması kadar küreselleşmenin yarattığı ve benim “ağ etkisi” olarak tanımladığım şartlar bütünüdür.

DÖVİZ PİYASASI NEDİR?

Bir ülkenin döviz piyasası deyince yerli paranın yabancı para ile takas edildiği piyasa akla gelir. Bu yüzden bir ekonomiye belli bir dönemde birçok farklı sebep ve yolla giren döviz miktarı ile eldeki döviz rezervlerinin toplamı döviz arzını, yine aynı ekonomiden aynı dönemde birçok farklı sebep ve yolla çıkan döviz miktarı ile o dönemde ödenecek döviz borçlarının toplamı da döviz talebini oluşturmaktadır. Tabii burada genel bir döviz piyasasından ziyade farklı para birimleri için ayrı ayrı piyasalardan bahsetmek gerekir. Her bir para birimi için oluşan piyasalarda (Avro piyasası, Dolar piyasası gibi, DMD.) o piyasayı dengeyi getirecek yabancı paranın TL cinsinden fiyatına da Kur adı verilmektedir.

Yabancı bir para biriminin üç farklı niteliği vardır:

i) yabancı bir devletin milli parası olması,

ii) o ülke ile yapılan ticari işlemlerde (ihracat ve ithalat) alışveriş aracı olması

ve

iii) o ülke ile özel veya kamu eliyle yapılan finansal işlemlerde kullanılan finansman aracı olması

Döviz olarak tanımlanan para biriminin aynı zamanda bir ülkenin de para birimi olması, bu paranın arz ve talebini etkileyen faktörlerden önemli birinin o ülkenin para politikası olduğunu gösterir. Bu ise doğal olarak döviz kuru fiyatlarını hem o ülkenin para politikası faiz oranları ile hem de TCMB faiz oranları ile bağlantılı hale getirir. Herkesin anlayacağı biçimde söyleyecek olursak diğer her şey sabit iken TC Merkez Bankası faiz düşürürse kurlar yükselir, faiz arttırırsa kurlar düşer. Öte yanda yabancı ülke Merkez Bankası faiz düşürürse kurlar düşer, faiz arttırırsa kurlar yükselir. Çünkü Merkez Bankalarının faizi aslında piyasaya sürdükleri para miktarını belirlemek için bir araçtır. Örneğin bizim Merkez Bankamız faiz düşürdüğünde piyasaya daha fazla TL sürer, bu durumda TL’nin arzı arttığı için yabancı paralar TL’ye göre değer kazanırlar.

Yabancı bir para biriminin ikinci niteliği o ülke ile yapılan ithalat ve ihracat işlemlerinde alışveriş aracı olması durumudur. Bu yüzden örneğin bizim ülkemizin AB’ye ihracatı artarsa ülkemize daha fazla Avro girer ve dolayısıyla ülkemizde Avro arzı artar ve Avro kuru düşer. Tersine AB’den yapılan ithalat artarsa, bu sefer AB mallarını satın almak için daha fazla Avro’ya ülkemizde ihtiyaç duyulur, bu yüzden de ülkemizde Avro talebi artar ve Avro kuru yükselir.

Özellikle uluslararası/küresel finans piyasalarının gelişmesi ile birlikte ülkelerin hükümet ve şirketlerinin dış borç olanakları adeta sınırsız hale gelmiştir. Burada hangi ülkeye ne kadar dış borç verileceği o ülkenin piyasa faizi ile borç verecek ülkenin veya küresel piyasa da dolar faizinin (çoklukla Libor faizi) farkı ile belirlenir. Eğer TL piyasa faizi ile yurt dışı faiz arasındaki fark artarsa döviz kurları düşer, azalırsa döviz kurları yükselir. Bu işlemde ikinci önemli değişken de belirsizliktir. Burada döviz bir menkul kıymet, bir tasarruf/finansal yatırım aracı özelliğini taşıdığı için belirsizlik önemli hale gelir. Belirsizlik yatırımcıların borç verdikleri ülkenin borcu geri ödeyebilme kapasitesi hakkında şüphelerini tanımlar. Örneğin diğer değişkenler sabitken dış yatırımcıların Türkiye’nin borçlarını ödeyebilme kapasitesi hakkında herhangi bir sebeple şüpheleri yani belirsizlik artarsa, Türkiye’den döviz çıkışı hızlanır, döviz arzı azalır ve döviz kurları yukarı fırlar. Tersi durumda ise döviz çıkışları azalır, döviz arzı artar ve kurlar aşağı iner.

DÖVİZ PİYASASI BİLEŞENLERİ VE ÖDEMELER BİLANÇOSU

Bir ülkenin döviz arz ve talebini temel ve spekülatif bileşenler olmak üzere ikiye ayırmak doğru olacaktır. Temel döviz arzı bileşeni mal ve hizmet ihracatı iken, temel döviz talebi bileşeni mal ve hizmet ithalatıdır. Arz ve talebin temel bileşenleri reel üretim, tüketim ve ticaretten kaynaklanan arz ve talep bileşenleridir ki, esas olarak kurları uzun dönemde belirleyen bunlardır. Öte yandan kısa vadeli dalgalanmalar, özellikle faizler ve belirsizlik düzeyindeki oynaklık sebebiyle kur düzeylerinde oluşan dalgalanmalar, döviz arz ve talebinin spekülatif bileşenlerinden kaynaklanır. Döviz arzının spekülâtif bileşenleri ülkemizde yabancıların yaptığı doğrudan sermaye yatırımları ile kısa vadeli portföy girişleridir, (yani sıcak para girişleri). Bunun yanında döviz talebinin spekülâtif bileşenleri ise dış dünyada Türk girişimcilerin yaptığı doğrudan sermaye yatırımları ile kısa vadeli portföy çıkışlarıdır, (yani sıcak para çıkışları).

Bir ülkenin döviz piyasası aslında o ülkenin Ödemeler Bilançosunda özetlenir. Ödemeler Bilançosunda Cari İşlemler Hesabı döviz arzı temel bileşeni ile döviz talebi temel bileşeninin farkını gösterir. Eğer bu hesap açık verirse (yani cari açık varsa) bu, uzun dönemde net döviz talebinin artacağı ve döviz kurunun yükseleceği anlamına gelir. Tersine bu hesap fazla verirse (yani cari fazla varsa) bu, uzun dönemde net döviz talebinin azalacağı ve döviz kurunun düşeceği anlamına gelir. Kabaca özetleyecek olursak, diğer her şey veri iken cari işlemler hesabı değeri milli gelir arttıkça azalır, döviz kuru arttıkça da artar.

Bugünkü tanımla sermaye ve finans hesabı olarak iki kısma ayrılan hesaplar, geleneksel yöntemde sermaye hesabı altında toplanırdı. Bu hesap döviz arzı ve talebinin spekülatif bileşenlerinin farkını verir. Buna göre sermaye hesabı açığı varsa (yani spekülatif döviz çıkışları döviz girişlerinden fazlaysa), bu ülkeden net döviz çıkışı olduğu anlamına gelir. Doğal olarak kurlarda yükselme beklenir. Öte yandan, sermaye hesabı fazlası varsa (yani spekülatif döviz çıkışları döviz girişlerinden azsa) bu, ülkeye net döviz girişi olduğu anlamına gelir. Sonuçta döviz arzı artacak ve kurlar da düşecektir. Sermaye hesabını dengeye getirmesi beklenen değişken yurt içi ve yurt dışı piyasa faizleri farkıdır ve sermaye hesabı aynı zamanda belirsizlik düzeyinden etkilenir. Yine kısaca özetleyecek olursak, diğer her şey veri iken sermaye hesabı değeri yurt içi ve yurt dışı faiz farkı arttıkça artar, belirsizlik arttıkça da azalır.

Ödemeler Bilançosu’nun daha az önemli bir bileşeni de Uluslararası Rezervler Hesabı’dır. Bu hesap belli bir dönemde Merkez Bankası’nda bulunan döviz artı altın stoklarının toplamındaki değişimi gösterir. Eğer cari hesap ve sermaye hesabı toplamları negatif veriyorsa uluslararası rezerv hesabı da negatif verir yani Merkez Bankası’ndaki uluslararası rezervler (altın artı döviz rezervleri) azalır. Bu durum aslında cari açığı karşılayacak kadar dış borç bulunamadığı bu yüzden açığın Merkez Bankası tarafından karşılandığı anlamına gelir. Öte yandan eğer cari hesap ve sermaye hesabı toplamları pozitif veriyorsa uluslararası rezerv hesabı da pozitif verir yani Merkez Bankası’ndaki uluslararası rezervler (altın artı döviz rezervleri) artar. Bu durum ise cari açığı karşılayacak olandan daha fazla dış finansman bulunduğu bu yüzden fazla gelen döviz miktarının Merkez Bankası rezervlerini arttırdığı anlamına gelir.

Dördüncü bileşen istatistiki hataları veya kayıt dışı döviz hareketlerini gösteren net hata noksan hesabıdır ki, burada bu hesap üzerinde çok durmayacağız.

Özetle diyeceğimiz odur ki, döviz arzı ve talebi döviz kurunun kendisinden, Merkez Bankası faizinden, piyasa faizinden, toplam döviz borçlarından, yurt dışı faizden, belirsizlikten, yurt içi gelir ve dünya gelirinden etkilenir. Bunun ötesinde küresel finans ağı sebebiyle küresel piyasalarda oluşan hem çapraz kurlar hem de temel emtia fiyatları da yerel döviz fiyatlarını belirler.