Almanya'da İslam Konferansı düzenleniyor ve gelen katılımcılara domuzlu menü sunulmuş. Hakaret etmenin değişik bir yolu.

Efendim yemezler olur biter deyip geçmeyin. Maksat İslam’ı ehlileştirmek, Almanya topraklarına uyumlu hale getirmek. Tarihte yapılan domuzluklardan örnek vererek nasıl bir davranışla karşı karşıya olduğumuzu görmekte fayda var.

Önce Macaristan’a gidelim. Yıllar önce Peç Üniversitesi’nde görevli bir arkadaşımla Budapeşte yolunda sohbet ediyorduk. Türkiye’yi çok seviyordu ama Macar milliyetçisiydi. Merakımı yenemeyip “Sizinle pek de hoş olmayan tarihi hatıralarımız varken sevmenizin sebebi nedir?” diye sordum. Bana tarihi anlatmaya başladı. Dindaşları olan Habsburg hanedanının Osmanlı’yı Macar topraklarından sürdükten sonra verdiği eza cefayı aktardı ve şunu dedi: “Her eve domuz yetiştirme zorunluluğu getirdiler. Domuz sayesinde Osmanlı’nın izlerini sileceklerini, gizli Müslümanları tespit edebileceklerini düşündüler. Başarılı da oldular. İşte Macarlar bu nedenle kültürümüze saygı duyan Osmanlı’yı hayırla yad ederiz.”

Avusturya bildiğimiz domuzluk yapmış. Peki bunu nereden akıl etmiş? Daha öncesine gidelim. 1400’lerin sonu 1500’lerin başı. İspanya’daki son Müslümanların o topraklardan sürülmesi sürecine. İspanyol tarihçilerinden birinin verdiği bilgiye göre o zamanlarda Müslüman kökenlilerin mavi hilal takması mecbur bırakılmış. Hani İkinci Dünya Savaşı’nda Yahudilere sarı Davut yıldızı takılma mecburiyeti gelmişti ya, o hesap. Ama bununla yetinmemiş İspanyollar. Cuma günleri çalışmayanları ve domuz eti tüketmeyenleri derhal fişleyip engizisyona gönderiyorlarmış. Zamanında bizim orduda içki içmeyenleri fişleyip gerici ordudan attıkları gibi. FETÖ’nün palazlanması da o sürece denk gelmişti. Neyse, konumuza dönelim.

Domuz denilince aklımıza bunlar geliyor. Ne der atasözümüz: Domuzdan post gavurdan dost olmaz. Domuz ve gavur daima yan yana duruyorlar. Domuz eti ilginç şekilde Hristiyan olmayan yani Müslüman ve Yahudilerde tüketilmez. Bazı Hristiyanlar da buna dahildir. Domuz tüketim haritası aynı zamanda kültürel bir haritadır. George Orwell’in Domuzlar Diktatoryası isimli kitabı dünyaya hakim olmak isteyen zihniyetin köklerini göstermesi açısından da önemlidir.

Almanya tarihi referanslarıyla yeniden domuzluk peşinde. Semboller üzerinde Müslümanları kışkırtmak, değerlerini aşağılamak ve sindirmek istiyor. Bu sadece Müslümanlar için değil Hristiyanlık dışındaki diğer inançlar için de bir tehdit. Saygısızlığı entegrasyon ve hoşgörü kılıfına sokmak da ayrı bir utanmazlık. Almanya’nın isteği huzur dolu bir ortam oluşturmak değil İspanyollardan miras kalan yeniden fetih (reconquista) adını taşıyan İslam düşmanlığına kurumsal zemin bulmak. Bunun için de en büyük müttefiklerini sözüm ona Müslümanlar içinden devşiriyorlar. Domuz yiyen ve İslam’a Almanlardan daha büyük nefret beşleyen “Müslümanlar”.

Tarihi izlerini takip edersek Endülüs ve Macaristan örnekleri Hristiyanlığın hoşgörüsüzlük sınırlarını net olarak gösteriyor. Kurulmaya çalışılan Domuzlar Engizisyonu da bunun en somut kanıtı. Önce sofradan kaldıracaklar sonra yaşadıkları topraklardan. Verilen mesaj net: Domuzlaşıncaya kadar rahat yok size. Çünkü domuzlar diktatoryasının "karayı ak, akı kara gösterebilecek" medyası var.