Aslında başka yazı yazmıştım. 

Bu haberi duyunca, kalakaldım.

Su testisi su yolunda kırılır hali, kalbimde çat diye yerini buldu.

Ne kadar doğru demişler.

Merhamet duymak için zorlanıyorum ve evet başarıyorum.

Ne yaşarsan yaşa, para ile ilgili bir konuda, Sirkeci’de bir kafede boynundan bıçaklanarak ölünür mü?

Ölünür işte!

Ercan Vuralhan.

Adam, Özal zamanının Savunma Bakanı, yani ülkenin savunması eline emanet edilmiş adam.

Bakanlık yaptığı sıralarda, yaptığı usulsüzlükler, inşaat yapacağım diyerek bir dolu insanı dolandırma, burada yazamayacağım kadar, yalan dolan, kandırmaca hayat.

75 yaşında tonton yüzlü, ak saçlı adamın hayatını yaptıklarını okudukça, bildikçe insan utanıyor.

Bizde ölünün arkasından konuşulmaz derler ya, üzgünüm.

Ancak saygı duyduğumuz ölünün arkasından susuyoruz biz.

Bu konuşulmayacak gibi değil.

Artık, yaradılanı yaradandan dolayı sevemediğimiz insan cehennemi içindeyiz.

Üzgünüm sevilecek gibi de değilsin.

Katilinden 650 bin dolar ve 350 bin TL borç alıyor.. Ben bakanlık yaptım iş bitireceğim sana para vereceğim diyor.

Adamı yıllardır kandırıyor.

Koskoca bakan, buluştuğu adama baksanız inanamazsınız, Sirkeci'de bir kafede buluşuyor.

Peçete üzerine uyduruk para hesapları yazıyorlar.. Sonra Ercan, bu parayı ödemezsem bana her şey yapabilirsin diye yazıyor.

Bir insan, koskoca bakan böyle bir şey nasıl yazıyor?

Çaresizliğin peçete üzerinde ki hali bu mu?

Adam, boynuna bıçağı dayıyor, bıçaklıyor ve oracıkta öldürüyor.

İşin en hazin, en acı tarafı, adli tıptaki cenazesini almaya kimse gelmiyor.

İnsan ömrü boyunca ve hatta 75 yaşında hala para için, onu bunu niye dolandırır?

Ailesi, çoluk çocuğu için, öyle değil mi?

Peki bu uğruna ömrünü kaybettiği, insanlar nerede?

Ercan bey.

Yakın insanların, niye bu kadar uzağa düştüler.

Senden niye utandılar.

Babanız ne yaparsa yapsın, ölünüzü almamak nasıl bir duygu?

Ölünün kimsesizlik hali.

Ben.

Adamın, vay arkadaş ülke savunması kimlere teslim edilmiş diye yanmadım.

Adamın, koca ömrünü dolandırma, insanları kandırma haline yanmadım.

Adamın yahu bunca paralar nereye gitti acaba, sorusuna yanmadım.

Adamın, peçete üzerinde, birine, bana her şey yapabilirsin satırlarına yanmadım.

Ben

Adli Tıpta kimsesiz kalan ölümünün çaresizliğine yandım.

Funda'ya takılanlar...

... Bodrum'dayım.

Mecburen fotoğraf çektirmem gerekiyor. Küçücük bir fotoğrafçıya giriyorum. Bakıyorum rafta, çeşit çeşit albümler var, soruyorum, en son ne zaman albüm sattın diye.

Hatırlamıyor.

Ben hatırlıyorum.

Eskiden, çocukken misafir olarak gittiğimiz evde, ev sahibi sofrayı hazırlayıncaya kadar, annemlerin eline albümleri tutuştururdu. Sayfaları çevire çevire bakardık, bu kim, burası neresi, yıl kaç, aaa, küçükken ne kadar tombişmiş falan diye.

Simdi instagram, facebook çıktı.

İnsanların albümleri sayfa sayfa ortada.

İnsanlar her görüntüsünü, çekinmeden, utanmadan paylaşıyor.

Ailelerin, ailelerle paylaşacağı aile fotoğrafı kalmadı.

Belki de aile ve gizemi kalmadı.

... İstanbul Taksiciler Derneği Başkanı, Uber kullanan vatan hainidir demiş.

Kusura bakmayın beyefendi..

Önce taksicileriniz, arabalarını temiz tutacak.

Önce, yatarak araba kullanmayacak.

Önce, arabasına binen yolcuya merhaba, hoşgeldiniz diyecek.

Senin plakanın pahalı olmasından bize ne.

Vatan hainliğini, senin çıkarlarına bağlarsan yandık.

Sen, o kelimenin anlamına bir daha bak.