Yıl 1997.
Yıl 1997. Senegalli Yazar ve Yönetmen Ousmane Sembène İngiltere Kraliyet Ailesi Özel Onur Ödülü’ne layık görülmüştü. Ödül gecesine katıldı, konuştu. Konuşmasını kendi dilinden yaptı. Kürsüden indi ve salonu terk etti.
****
“Sayın baylar ve bayanlar,
Konuşmama İngiliz dilinde devam etmeyeceğim için hepinizden özür dilerim.
Sizin topraklarınızdayım ve sizin sahibi olduğunuz sistem içinde sizin tarafınızdan payelendiriliyorum.
Ancak asıl konuşmam kendi öz dilimde olacaktır. Merak edenler, konuşmamın İngiliz diline tercümesini koltuklarında bulabilirler.
İngilizler geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı. Bize, gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler.
Gözümüzü açtığımızda ise;
Bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı.
İngilizlerin dinini, dilini öğrendik. Uzak dünyadan gelen yeni dil ve din bizi hep çalışmak zorunda kalan itaatkâr köleler yaptı. Özgürlük için her karşı geldiğimizde, bizi birbirimizle savaşmak için ikna ettiler ve silah verdiler.
İngilizler gelmeden önce topraklarımızda sadece kavga vardı. İngilizlerin kutsal dini bizim kavgacılığımızı kullandı; evlatlarımızı savaşçı yaptı.
Hem de sadece kendi kardeşleriyle savaşan, dünyayı İngiliz dilinden ve İncil’den ibaret sanan vahşi savaşçılar.
Hastalıklar yaydılar. Ne olduğunu bilmediğimiz içeceklerle bizleri hasta ve zayıf yaptılar. Atalarımızı zincirleyerek büyük şehirlerine köle olarak götürdüler.
O büyük binaları, caddeleri, tünelleri ve kiliseleri insan etinin üzerine inşa ettiler.
Kendilerini temizlemek için sanatçılarına fikir adamlarına; sadece kendilerini kapsayan insan tariflerini yaptırdılar. Her çeşit yiyeceklerin büyüdüğü topraklarımıza ilaçlar döktüler. Toprağın altındaki yanıcı siyah cehennem kanı için bizleri öldürdüler.
Büyük acılar ve ölümcül işkenceler ördüler.
Her gelen gemiden; kıyılarımıza hep ikiye bölünmüş tekneler yanaştı.
İlk gelenler zulüm ettiler, arkasından gelen arkadaşları zulmü durdurma vaadiyle bizleri ele geçirdiler. Bugün gelenlerde aynı sistemle hala işgale devam etmekteler.
Yeni ilaçları, biyolojik silahları ve hastalıkları deneyen gönüllü doktorlarınızı istemiyoruz.
Emperyalist sisteminizde geri dönüşüm ekonomisiyle aslında sömürü olan yiyecek yardımlarınızı kabul etmiyoruz.
Birbirimizi anlamamızı zorlaştıran, şarkılarımızı ve masallarımızı unutturan fakir dilinizi ret ediyoruz.
Çağdaş dünya daveti içindeki, bizi zorla şekillendiren yüzeysel sanat kuramlarınıza karşı çıkıyoruz.
Özgürlüğümüzü ilan ediyor, Afrikalı insanlar olarak doğduğumuzu ve Afrikalı ölmek için de bütün Avrupa’yı topraklarımızdan kovuyoruz.
Birbirimizi öldürelim diye bize öğrettiğiniz ırkçılığı, felsefe adına önümüze sürdüğünüz batının sığ kafalı laflarını, hukuk adına yaptığınız bütün şövenistliklerinizi, ve sanat diye dayattığınız bütün estetik öğretilerinizi Afrika topraklarından silene kadar Afrika sizinle savaşacaktır.
Siz kabul etmeseniz de bir Afrikalı en az dünyanın herhangi bir yerindeki bir batılı kadar onurludur.
İnsan onurlu doğar. Ve hiçbir insanın kraliçelerin vereceği onura ihtiyacı yoktur”
***
O günden bugüne çok şey değişti. Silahlar çeşitlendi ve değişti, propaganda yöntemleri ve imkânları arttı, ulusal ve uluslararası medya değişti. Müdahale ve işgal yöntemleri değişti. Değişmeyen şey ise, Senegalli yazarın İngiltere Kraliyet Ailesi nezdinde Batı aklı, anlayışı ve somut haliyle sömürgeciliğine ilişkin tespitleri. Araç gereç değişmiş olsa da temel taktik aynı.
Sözgelimi “Katar Krizi” olarak kavramsallaştırılan sorun, aslında Arap Yarımadası’ndaki ABD sorunu. Silah satıyorlar, kardeşi kardeşe kırdırıyorlar. Zenginliklerine el koyuyorlar.
Suriye’de 6 yıldır yaşananların temel nedeni de ABD ve Batı’nın hem Suriye’yi hem de bölgeyi yeniden dizayn çabası. Irak, Mısır, Afganistan ve Filistin başta olmak üzere büyük-küçük nerede sorun varsa orada Batı vardır. Kardeşin kardeşe düşman olduğu, ideoloji, ırk, mezhep vb. her tür farklılığın ötekileştirme, aşağılama ve kavga nedeni olduğu bir coğrafyayız artık. Birbirimizle mi uğraşacağız yoksa Senegalli Yazar ve Yönetmen Ousmane Sembène Sembène gibi “topraklarımızdan silinene kadar sizinle savaşacağız” diyebiliyor muyuz? İşte bütün meselemiz…
Not: Ousmane Sembène’in konuşma metnini www.nabizhaber.com sitesinden aldım…