Meral Akşener yeni partisini kurdu: İYİ Parti.

Meral Akşener yeni partisini kurdu: İYİ Parti. Parti kurmayları tarafından İYİ’nin açılımı “insanlık, yenilik ve iyilik” olarak açıklandı. Dünya üzerinde de bu tarz kavramları sıkça duyarsınız. Hepsi de küreseller tarafından çokça söylenen ve hiçbir zaman uygulanmayan kavramlardır. Daha doğrusu kavramların adını kirletmişlerdir. Bunlara vurgu yaparak yeni bir partinin de pek “yeni” olmayacağını söylemek mümkün.

Meral Akşener’i biliyoruz. Siz de tanıyorsunuz. 15 Temmuz darbe girişiminden yaklaşık 6 ay önce “ben 6 ay sonra başbakan olacağım” diye tuhaf açıklamaları vardı. Hâlbuki ortada ne seçim vardı ne de başka bir şey. Erken seçimin bile esamesi okunmuyordu. Ama Meral Hanım ikide bir çıkıp böyle tuhaf açıklamalar yapıyordu. Yaklaşık 6 ay sonra Fetullahçı Terör Örgütü tarafından bir darbe gerçekleştirildi. Sadece bu da olmadı. Akşener her konuşmasını Mustafa Kemal’in “Yurtta Sulh Dünyada Sulh” vecizesiyle bitiriyordu. Bu sloganı darbeden sonra “Yurtta Sulh Konseyi” olarak tekrar duyduk. Darbenin FETÖ’cü ana komutasına verilen bir addı. O alçak darbe girişiminin bildirisinin altında da “Yurtta Sulh Konseyi”nin adı geçiyordu.

Meral Akşener bu partiyi kurdu kurmasına ama bu partinin finansörleri kimler acaba? 25 Ağustos’ta bu köşede yazdığım yazıda şu ifadelere yer vermiştim, aynen paylaşıyorum: “Edip Semih Yalçın geçen sene yaptığı açıklamada Akşener’in arkasında 28 holdingin olduğundan bahsetmişti. Bu holdingler kim? Bu holdinglerin sahibi kim? Ve Meral Akşener’in kuracağı yeni partinin finans ayağını bu holdingler mi oluşturuyor? Bu holdinglerin FETÖ’yle bir bağlantısı var mı? Bu iyi araştırılmalı.” Herhalde yeni parti de kurulduğuna göre bu finans kaynaklarının iyice araştırılması gerekiyor. Haliyle parti kurmak suyla olmuyor, belli bir bedelinin olacağı aşikâr.

En fazla tartışılan konulardan biri de partinin logosu. Çeşitli benzetmeler yapıldı. Her şey olabilir ama Meral Akşener’i 17-25 Aralık darbesinden sonra FETÖ’ye verdiği destekle hatırlıyoruz. Üzerimize bomba yağdıran FETÖ’cüleri “mağdur” gibi gösteren de bu hanımefendiydi. 17-25 Aralık darbesinden sonra Akşener çok açık oynadı, tarafını her zaman ortaya koydu. Firari olan azılı FETÖ’cüler tarafından da umut olarak pompalandı hep Akşener. FETÖ’cülerin desteklediği bir kadının konuşması sırasında “FETÖ’yle mücadeleden” bahsetmesine kim inanır? En azından kim samimi bulabilir?

Bu partinin reklamını fazla yapmaya gerek yok. Zaten isminden başlayarak kurucu listelerine kadar her şey ofsayt. Vakti geldiğinde, gerek görüldüğünde arada bir deşifre edilir, hepsi bu. Millette böyle bir partiye değer vermez. 15 Temmuz’u yaşayan ve kahramanca o hain darbe girişimini püskürten millet her şeyin farkında çünkü.

Faizleri düşürsek daha iyi olmaz mı sanki?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en dertli olduğu konulardan birisi faiz. Kendisini bu noktada çok net anlıyorum. Faizler bir ülkenin kalkınmasında ve vatandaşın tüketim harcamaları noktasında en büyük engellerden birini oluşturuyor. Ki Gezi darbesinde Cumhurbaşkanı’nın bahsettiği gibi bu ülkede bir “faiz lobisi” yok mu? Pek tabiki var. Faizlerden beslenen, kaymak tabaka dediğimiz ve vatandaşı sömüren azınlık bir kitle vardı, yine var ve hep olacak. Ama egemenlik dediğiniz şey milletindir, o kesimin değil.

Merkez Bankası faizleri sabit tutma kararı alınca yazmak istedim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ara sıra bahsettiği ama nedense bazılarının anlamak istemediği bu konuyu ekonomistler daha iyi analiz edecektir. Sonuçta ben ekonomist değilim ama faizin bir ülkeyi kene gibi kemirdiğini de hepimiz görüyor ve yaşıyoruz.

İstifalar

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği üzere Ankara, Balıkesir ve Bursa belediye başkanları kısa süre sonra istifa edecek. Kısa süre diyorum çünkü gün vererek istifa edecekleri zamanı açıkladılar ve böylelikle siyasi literatürümüze yeni bir kavram daha girdi: “Şu gün istifa edeceğim”. İlk kez böyle bir şey duyuyorum aslında. Dünya üzerinde de pek rastlamadım. Ama sonuç olarak lideri en sonunda dinlemeleri, iletilen bu karara uymaları olumlu bir gelişme.

Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “diktatör” sıfatını yapıştıranlar az da olsa utanmışlar mıdır bilmiyorum. En sonunda Erdoğan isim verecek noktaya bile geldi. Bana soracak olursanız hala daha Erdoğan’ın “metal yorgunluk var” sözlerini dikkate almayanlar var, o üç maymunu oynayanların da kısa zamanda istifa edecekleri günü bekliyoruz.