İki değerli kadın, iki değerli bilim insanı…

Türkiye, iki önemli ismi birer hafta arayla kaybetti bu ay,

İki değerli kadın, iki değerli bilim insanı…

İkisinin de ortak noktası nesillere önemli işler bırakmaktı,

Bıraktılar da.

Değerli hocalarımız Dr. Filiz Çağman ve Prof. Nur Vergin…

***

Türkiye’nin önemli tarihçisi olan Dr. Filiz Çağman, dünya çapında bir müze haline getirdi Topkapı Sarayı’nı…

Tam 41 yıl emek verdiği sarayın,

1997 yılından 2005 yılına kadar da müdüreliğini yaptı.

Topkapı Sarayı’nın ilk kadın müdürüydü.

Yine değerli bir isimle aynı üniversiteyi paylaşmak, aynı okulda ders vermek benim için bir gurur vesilesi…

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Estetik ve Sanat Tarihi Enstitüsü, Türk ve İslam Disiplini Bölümü'nü bitirmişti, Filiz Hoca.

İlk olarak Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde çalışmaya başladı.

Ta ki 2005 yılında emekli oluncaya kadar hizmet verdi, bilime, tarihe…

Filiz Hoca akademik çalışmaları ile de bu sürede ses getirmişti.

Saray nakkaşhanesi ve Ehl-i Hiref teşkilatı hakkındaki geniş çalışmaları sebebiyle Topkapı Sarayı ve Osmanlı sanatı alanında da uzmanlaştı.

Onun için,

“Sadece bir müze müdürü değil, saray nazırıdır' deniyordu…

*****

“Siyasetin Sosyolojisi”, “Türkiye’ye Tanık Olmak”, “Din, Toplum ve Siyasal Sistem” ve pek çok değerli eser.

Türkiye'nin önde gelen bilim insanlarından Sosyolog Prof. Dr. Nur Vergin’in aklından kaleminden gözünden kalbinden, bizlere ulaşan eserler…

Fransa’dan Türkiye’ye döndüğünde aklında ülkesinin genç nesillerine hizmet vardı…1973’ten bu yana da akademik çalışmalarıyla, hayatıyla örnek oldu öğrencilerine.

Aynı okulda eğitmenliği paylaştığım, aynı bilim yuvasının havasını soluduğum bir başka özel isim Nur hoca.

Değerli hocalarımız, saygıdeğer bilim insanlarımız Dr. Filiz Çağman ve Prof. Nur Vergin’e rahmet dileyelim.

Mekanınız cennet olsun…

Durmadan söyleyelim, hep hatırlayalım!

Dil binlerce yılın birikim aracıdır,

Dil, toplumun tecrübesi, derinliğidir.

Hafızadır, Dil…

Coğrafyanın izidir, toplumun doğumudur,

Dil iklimdir, tabiattır…

Yüzdeki kalın çizgi ya da

Beyindeki en güçlü hücredir.

Gözümüz gibi, elimiz gibidir kısacası…

Gelin, Türkçemizin ne hale geldiğini, nasıl ezildiğini nasıl horlandığını bir kez daha düşünelim…

Gelin, yeniden bakalım dağarcığımızın kıtlığına. Hepimiz sorumluyuz, birimizin diğerinden farkı yok, bu zelzelede…

Evet… Biz yok ediyoruz ama bilelim ki yeniden kurabiliriz.

/////////////////////////////////////////////////////////////////////////////

Bir kişinin konuştuğu dil: Uru…

Kaybolan dillere baktım, çok ilginç bilgilere rastladım… Konuşan sayısına göre hazırlanan listeyi paylaşmak isterim.

Taos: 800 Konuşan

Amahuaca: 500 Konuşan

Seneca: 100 Konuşan

Bella Coola: 50 Konuşan

Bom: 20 Konuşan

Onondaga: 10 Konuşan

Abaga: 5 Konuşan

Mescalero-Chiricahua Apache: 3 Konuşan

Spokane: 2 Konuşan

Uru: 1 Konuşan

///////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////

Travmatik Orta Öğretim dönemi biter mi?

Leblebi çerez gibi dağıtılan notlar ile alınan takdirler-teşekkürler çocuğa hiçbir şey katmıyor…

Moral bozmak istemem lakin çocuklarımız bir hiç uğruna yarış halinde ve psikolojileri bozuk!

Üniversiteye geldiklerinde o güzelim beyinlerin geçirdikleri travmatik orta öğretim dönemi,

her hallerine yansıyor…

O meşhur testleri geçerek gelen çocukların akıcı okuma, kompozisyon yazma, kendini doğru ifade etme, konsere gitme, tiyatro, film, tarih, sosyal ilişkiler vb. birçok konuda vasat- ilgisiz kalışları ve en önemlisi de anlama zorlukları bir bir ortaya çıkıyor…

Demem o ki, boş verin puanları notları ezberleyeceklerse klasik roman kahramanlarını bilsinler,

Sözgelimi bir kaç şair ismi, birkaç şiir, yağlıboya tabloların kime ait olduğunu bilsinler,

Yeter…