Son günlerde, Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan, "iyimserlik" yansıtan vaka ve vefat sayılarını dikkatle takip etmeye başladık yine.
Günlerdir, haftalardır hatta aylardır aklımıza hiç mukayyet olamıyoruz. Ha bugün, ha yarın, elde hin-I hacette lazım olur diye sakladığımız azıcık umutlarımızı bile harcayıp bitirmek üzereyiz. Yeni yılla birlikte umut bağladığımız, adı çok ama, hala bizlere uğramakta nazlanan şu “Aşılar”ı beklerken ömrümüzü tüketeceğiz..
Son günlerde, Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan, “iyimserlik” yansıtan vaka ve vefat sayılarını dikkatle takip etmeye başladık yine. Bir süre, “aşı” gelecek, geldi, uygulanmaya başladı haberlerinin peşine takılmış, pandemi dönemindeki gidişatın seyrine pek de yoğunlaşmamaya alışmıştık. Ama, “aşı” meselesi şimdilik stabil duruma geçti. “Kim ne zaman nasıl “aşı” olacak” hesaplarını yaparken, var olduğu söylenen “aşılar” nerdeyse tükendi gibi. Gelmiş olan “aşılar” belirlenen bir plan içinde uygulanmaya başlamış ve nerdeyse tükenmek üzere olduğu haberleri yayılmaya başladı çoktan. Yenilerini bekliyoruz.
Bu arada kulağımıza gelenlere göre, 85 yaş üstülere evlerinde “aşı” uygulaması başlamış. Benim yakınımdaki 85 yaş üstü bir kadına aşı yapılacağına dair bilgi ulaşmış.
“Aşılar”ın beklendiğine dair yetkili ağızlardan haberlere yansıyan bilgiler var. Ne kadar umutlanmalıyız pek bilemiyoruz ama, toplumda, pandemi dönemi önlemlerinde belirgin bir gevşeme olduğunu da söylemeliyiz,
Sokaklar caddeler, şehir merkezleri oldukça kalabalıklaşmaya başladı bile.
Ama biz 65 yaş üstüler, “dön, dön, dönelim” şeklinde, mahalle arasında dolaşarak temiz hava ihtiyacımızı gidermeye, iyice hareket kabiliyetini kaybeden ayaklarımızı, eklem ve kaslarımızı çalıştırabilme egzersizleri peşindeyiz.
“Aşı” konusunda biz 65 yaş üstülerden söz edilmiyor bile. “Aşılar”da genel uygulama 59 yaş sınırında hala. Bu arada, “ben aşı oldum” diyerek fotoğraflarını yayınlayanlara özenmiyoruz dersem yalan söylemiş olurum. Bu kez, virüsten değil hasetimizden çatlayarak öleceğiz.
Hep yapıyorum; “biz 65 yaş üstülerin durumunu anlattığım” eski yazdıklarımdan birkaç paragrafı hoşgörünüze sığınarak “yine ve yeniden” buraya aktaracağım.
Değişen hiçbir şey yok. Şunları yazmıştım özetle;
“Yeni bir kısıtlama uygulaması tebliği ile karşılaşmadığımız gün yok. Genel kısıtlama tebliğleri alışkanlık yaptı artık. “Önce sağlık” deyip istenenlere uymak boynumuzun borcu oldu. Ama, nedense bu tebliğlerin merkezinde hep 65 yaş üstüler var. Salgının yaklaşık bir yılına girdiğimiz bu illetin sorumluluğunu sadece 65 yaş üstüne yüklemek biraz haksızlık olmuyor mu?”
“Günden güne direncim düşüyor, hissediyorum. Bu sitemimden kimse kusura bakmasın. Yaşadığımız psikolojik yıkım, üzerimize bir başka kronik hastalık yapıştırdı.
Bu öyle bir hastalık ki; tedavisi, neredeyse yok gibi. İlginç olanı ise; bu ortamda hastanelere, doktorlara gidemediğimiz için derdimizin ne olduğunu hiç bilemiyoruz. Kendimizi dinleyerek anlayabildiğimiz tek şey, adalelerimizin, eklemlerimizin, dayanıklılığını kaybediyor olduğudur. Vücut direncimizi her geçen gün sürekli kaybetmeye başladığımızı hissediyoruz. Hastaneye ve doktora gidememe korkusunun nelere varacağını tahmin edebilecek durumda değiliz.”
“Dışarı çıkamıyoruz. Çıksak bile yürüyerek gidebileceğimiz yerler sadece; eczane, bakkal, manav, market, fırın, kuruyemişçiler ve benzeri yerlerdir. Toplu taşımaya binmemiz yasak! Yaşadığımız sorunların çözümünde kuruyemişçiler var artık.. Çekirdek çitletelim; avunalım, unutalım!
“Herhangi bir şikayetimize çare için salgın korkusundan yakınımızdaki doktorlara bile, gidemiyoruz. Çare olan hastanelerimiz, doktorlarımız şimdi “öcü” gibi. Doktor için gidebileceğimiz tek yer, bölgemizdeki Aile Sağlığı Merkezleri. Bu aşı meselesinin yoğunluğunda oralara bile gidemeyecek durumdayız.”
“Biz 65 yaş üstüler; kronik hastalıklarımızı bile unuttuk, ne durumda olduğumuzu bilemiyoruz. Korkudan doktora gidemiyor, tahlil yaptıramıyoruz, genel durumuzu kontrol ettiremiyoruz. İlaç yazdırmak için Aile Sağlığı Doktorumuza bile gitmeye korkuyoruz. Ölümü bekler gibiyiz.”
“Görünen o ki; “yaşamı zorlaştırma sanatı” sınavından geçiriliyoruz!
Evet durumumuz bu. Teselli edilecek durumda değiliz. Teselli sözcükleriyle teselli olacak durumu çoktan geride bıraktık.