Hacire Akar, oğlunu en son gördüğü HDP'nin kapısına dikilip mangal gibi yüreğiyle hesap sordu.
Fotoğrafa iyi bakın.
Fotoğraftaki kadına iyi bakın.
Bu kadının gözlerine iyi bakın.
O kadın, gözünden sakındığı evlâdını, terör örgütüne kaptırmamak için ortalığı ayağa kaldırdı. HDP’ye kök söktürdü. Başındaki beyaz örtü gibi tertemiz olan yüreğini daraltanlara dünyâyı dar etti.
Hacire Akar, oğlunu en son gördüğü HDP’nin kapısına dikilip mangal gibi yüreğiyle hesap sordu. PKK’ya katılması için zorla dağa götürülen oğlunu teröre kurban vermemek için, çok geç olduğunda ağlamamak için er kişilik yaptı.
Er kişilik, ne cinsiyetle olur ne de eğitimle. Er kişilik yürekle olur, imanla olur.
Feministler sessiz!
Hacire Ana, kadının gücünü başka yerde arayıp, caddelerde boş boş yürüyerek hak aradığını iddia edenlere ders verdi. Toplumsal şiddetin zayıfa yöneldiği, kaba gücün ancak kadına, çocuğa ve savunmasız hayvanlara güç geçirebildiği günümüzde, değil tokattan tekmeden, silahtan bile korkmadan hakkını aradı ve aldı. Ama feministlikten nemalanıp maddî-mânevî menfaat edinenler kör ve sağır.
Sözüm ona kadın kuruluşları, Hacire Ana’yı görmezden geliyor. Hacire Ana’yı, terör örgütü PKK’ya dik durduğu için görmek istemiyorlar.
Hacire Ana, hakkını İstiklâl Caddesi’nin “latte kokulu” taşlarında değil de, yerinde ve ne istediğini bilerek aradığından dolayı feministler için “anlam” ifâde etmiyor.
Hacire Ana, mağduriyet rolleri kesmeyip er kişi gibi, hakkını aradığı için, feministlerin görüş alanına girmiyor.
Hacira Ana, oğlunu terör örgütünün elinden kurtarmak için HDP’nin kapısına dayandığında yanında erkeği almaması, acaba feministler için bir önem taşıyor mu?
Lafa gelince mangalda kül, kumsalda kum, çayırda çimen bırakmayan kadın hakları savunucularının hepsini toplasanız bir Hacire Ana eder mi acaba?
Yılın Kadını!
Hacire Ana’nın derdi ödül almak değil. Hacire Ana, istediğini aldı. Ama onun bu er kişi duruşu, kadınlara ve haksızlığa uğrayan herkese örnek olarak târihe geçmelidir.
2019 yılında “yılın kadını” ödülü verilecekse, bu ödülün en büyük adayı Hacire Akar’dır. Devletimizin yetkili organları tarafından Birleşmiş Milletler nezdinde tanıtılmalıdır.
2019 yılında Hacire Akar, Nobel Barış Ödülü almayacaksa, kim alabilir? Oğlunu terör örgütü PKK’dan kurtarmak için gösterdiği kararlılık, barış mücâdelesi verenler için model olacak güçtedir.
Hacire Ana’nın gözlerindeki kararlılık, barış için gösterilmesi gereken kararlılığın somut hâlidir.
Haklılığın evrensel dili
Hacire Akar, tek bir kelime Türkçe konuşmamasına rağmen, en büyük halkla ilişkiler ve reklam uzmanlarının bile yapamadığı yapmış ve derdini anlatabilmiştir. Bunun sebebi, haklılığı ve kararlılığıdır. Televizyonlarda Kürtçe konuşurken seyrettiğimiz Hacire Ana’nın dili, gönül dilidir.
Hacire Ana, oğluna kavuşunca kuzusuna kavuşan koyun gibi uysal ve mülâyimdir. Ama hakkını ararken bir şâhin gibiydi. Bunu, fotoğrafa baktığınızda gözlerinde görürsünüz. Hacire Ana, şâhinliğini haksızlık ve terör karşısında dururken gösterdi. Hakkın, pankartlarla yürüyerek değil, kararlılıkla ve hakkı gasp edenlerin karşısına er kişi olarak dikilerek arandığını hem Türkiye’ye hem de dünyâya ispat etti.