Teknolojinin düşünce ve fikri alt yapısını hep bilim oluşturmuştur. Bilim yapmadan teknoloji yapmak mümkün değildir.
Teknolojinin düşünce ve fikri alt yapısını hep bilim oluşturmuştur. Bilim yapmadan teknoloji yapmak mümkün değildir. Teknolojisi ileri ülkelerin bilimde de ileri oldukları görülecektir. Geçen hafta Sivil Toplum Kuruluşları tarafından oluşturulan “TÜBİTAK Bilim Teknoloji Sandığı” projesi “El Harezmî Yolunda 1”ve “Bilim Teknolojinin Finansmanı ve Tercihler” konulu toplantı İstanbul Hilton Bosphorus’da gerçekleştirildi.
Türkiye’nin bilim ve teknolojide ilerleyebilmesi gayesi ile Bilim Teknoloji İçin İstanbul Çalışma Gurubu, Kültür Konseyi Derneği, Garbiyat Enstitüsü ve İstanbul Düşünce Enstitüsü tarafından düzenlenen çalıştayda; menkul ve gayrimenkul bağışlarla TÜBİTAK’ın kullanacağı bir fon oluşturulmasını öngören “TÜBİTAK Bilim Teknoloji Sandığı” projesi tanıtıldı. Toplantıda çıkan en önemli sonuç; bilim teknoloji üreten ülke olmak için özel bir kanun çıkarılarak, Kızılay ve Türk Hava Kurumuna olduğu gibi kurulacak TÜBİTAK Bilim Teknoloji Sandığına menkul, gayrimenkul her türlü bağış yolunun açılması ile çeşitli mal ve hizmetlerden değişik oranlarda pay aktarılmasını öngören proje ile bağışlar, aracısız olarak “öncelikli yüksek teknolojilerin üretilmesi için harcanmak üzere” doğrudan TÜBİTAK hesabına aktarılacak. Kullanmada yetki ve sorumluluğun tamamen TÜBİTAK’ta olacak projeye göre, bağışçı iş sahipleri ortalama memur maaşını esas alarak, ücretliler ve emekliler maaşlarından yüzde bir kesinti yapılarak TÜBİTAK Bilim Teknoloji Sandığı özel fonuna aktarılması için bankalara otomatik ödeme talimatı verecekler.
Toplantıda konuşan Bilim Teknoloji İçin İstanbul Çalışma Gurubu Başkanı Ramazan Bakkal, bilimde ilerleyebilmek ve yeni buluşlara imza atabilmek için insanların doktora çalışmalarına yönlendirilmesine vurgu yaparak, “Bilim ve AR-GE için yurt dışında doktora öğrencisi göndermemiz elzemdir. Bilim ve teknolojide etkili olursak geleceğimize daha da güvenle bakabiliriz. Bilime ve teknolojiye önem vermeyen medeniyetler daima kaybetmiştir. Bilimin bir devletin havası, suyu ve barutudur” dedi. İstanbul Düşünce Enstitüsü Başkanı Mustafa Şatıroğlu ise yüksek düzeyde refah toplumuna ulaşabilmek için bilgi ve teknoloji toplumunun geldiği seviyenin üzerine çıkmasının gerektiğini belirtti.
Garbiyat Enstitüsü Başkanı Yalçın Koçak’ın başkanlığında “Bilim ve Teknolojinin Finansmanı” konulu toplantı, Prof. Dr. Haydar Livatyalı, Prof. Dr. Ekrem Savaş ve Prof. Dr. Zeki Çizmecioğlu tarafından verilen tebliğlerden sonra söz alan Prof. Dr. Niyazi Kahveci: “Teknolojiyi bilim üretir, bilimi de felsefe üretir. Bu nedenle teknoloji icat edebilmek için mutlaka felsefe üniversitesi kurulması gerekir. Kiralık kapitalle kapitalizm, kiralık felsefe ile bağımsızlık olmaz.”
Aralıksız dört saat süren çalıştaya 30 akademisyen, 9 işadamı, 5 gazeteci, 15 Sivil toplum yöneticisi katıldı. Katılanlar arasında Prof. Dr. Durmuş Günay, Prof. Dr. Mehmet Gül, Doç. Dr. Süleyman Doğan, Doç. Dr. Mustafa Bakkal, Doç. Dr. Fatma Özdemir, eğitim yöneticisi Sevim Budun, gazetecilerden Kemal Çiftçi, Selim Çoraklı, Halis Özdemir ve Yalçın Bayer dikkat çekti.
Nobel ödüllü bilim insanı Aziz Sancar: “Bilim bir gelenek meselesidir. 1500’lü yıllardan sonra bilimde geri kaldık. Avrupalılar durmadan bize saldırıyorlardı. Tüm gücümüzü imparatorluğu savunmaya verdik. Tabii başka şeylerin de rolü oldu. Atalarımızın Dünya medeniyetine büyük katkıları olmuştur. Şimdi katkı demek bilim yapmak demek. Bu bizim atalarımıza vicdan ve namus borcumuzdur”diyor. Bir sivil toplum girişimi olarak ortaya çıkan ve benim de içinde bulunduğum ‘Bilim ve Teknoloji İçin İstanbul Çalışma Grubu’nu ve toplantıya emeği geçen diğer kuruluşları tebrik ediyorum. Ülkemizin gelişmesi ve ilerlemesi için bilim adamlarına gereken çalışma şartları ve imkânları bugün dünden daha çok verilmektedir. Önemli olan kaynakları günün şartlarına göre etkili ve verimli bir şekilde kullanmaktır.
Bilim ve teknolojinin yapıldığı yerler hiç şüphesiz üniversitelerdir. Üniversiteler, toplumları çağdaş ve evrensel değerlerle buluşturarak çağın gerektirdiği gelişim ve değişimlere öncülük eder. Bilimde hiç şüphesiz araştırma, gözlem ve deney esastır. Teknoloji de bilimin elde ettiği genel kurallara göre insan hayatını kolaylaştıran mekanik aletlerdir. Teknolojinin sınırı bilimdir. Yeni buluşlar teknolojinin kaynağını oluşturmaktadır. Ülkemiz ancak bilim, teknik ve teknolojinin öncülüğünde; üretim ve ahlakla (işi düzgün yapmak) kalkınır.