Sosyal medyanın kaotik ortamına girmeyi pek sevmeyen biri olarak Şivan Perwer'in Barış Pınarı harekâtına gözyaşları içerisinde tepki gösterdiği videoyu, kimi köşe yazarlarının bu paylaşımla ilgili yazılarını okuduktan sonra gördüm.
Perwer, kırk saniyelik kısa video paylaşımında ağlayarak, “Ne istiyorsunuz bizden?” diye Türkiye’ye tepki gösteriyor.
Perwer’in, her cümlesinin başına “lan” sözcüğünü koyarak bir sanatçıya yakışmayacak şekilde kullandığı ifadeleri bir yana bırakıyorum.
Lakin Perwer’in bu kısa videoda söylediği sözlere dair söylenecek çok şey var.
Öncelikle şunu sormak lazım.
“Biz” dediğin kim Şivan?
Kürtler mi, PKK/YPG mi?
Kürtlerin başına bela olan, bugünkü Türkiye mi yoksa PKK/YPG mi Şivan?
Suriye’deki Kürtlere kan kusturan, onları yerlerinden yurtlarından eden bugünkü Türkiye mi, PKK/YPG mi Şivan?
Hele bir söyle…
Yarısı Türkiye’ye, yarısı bugün senin de yaşadığın Irak Kürdistan Bölgesi’ne sığınan yarım milyon Kürt kimden kaçtı Şivan?
Irak Kürdistan Bölgesi’nin en büyük partisi KDP’ye yakın partilerin hiçbiri neden, senin gözyaşları içinde operasyon yapılmasına tepki gösterdiğin bölgede tabela asamıyor Şivan?
Roj peşmergeleri neden Rojava’da (PKK/PYD’nin denetimindeki bölge) değil Şivan?
Mişel Temo’yu kim öldürdü Şivan, bi’ söyle hele?
12-13 yaşındaki Kürt çocuklarını kim zorla ailelerinden koparak dağa çıkarıp, silah altına alıp siyasi emellerine kurban ediyor bilmiyor musun Şivan?
İnsan hakları örgütlerini, Af Örgütü’nün bu konulardaki sayısız raporlarını hiç görmedin mi, okumadın mı?
Barış, kardeşlik, insanlık diyorsun değil mi?
Barışın, kardeşliğin, insanlığın katili kim Şivan?
“Çözüm, barış ve kardeşlik için baldıran zehri içmeyi” göze alarak seni sürgünden doğduğun topraklara davet ederek Diyarbakır’da barış için elini tutanlar mı, yoksa siz orada barış için el ele tutuşurken Şırnak’ta Silopi’de, Nusaybin’de barışı öldürmek için hendek kazanlar mı?
Sen kimden yanasın Şivan?
Yıllarca, gizlice dinlemek için dayak yediğimiz, işkence gördüğümüz senin kasetlerini yasaklayanlarla ittifak kuranlardan mı, yoksa kasetlerini serbest, bırakan Kürtçeyi özgürleştiren hatta bunun için devlet televizyonu kuranlardan mı yanasın?
Yıllarca o eşsiz sesinle, Halepçe’de minicik yavrularıyla kucak kucağa ölen Kürt anaları, babaları için “Ey Hawar” diye haykırışınla ağladık.
Peki Şivan, o arkasında durduğun barış katillerinin, havan toplarıyla minik bedenini parçaladıkları, 9 aylık Muhammed bebek için niye bir kez “Hawar” demiyorsun.
Ölenin ve öldürenin Kürt mü, Türk mü, Arap mı olduğuna göre mi değişiyor senin vicdanın?
Hadi bırak Muhammed bebeği, o arkasında durduğun barış katillerinin tuzaklarla, bombalarla, kurşunlarla öldürdüğü Kürt çocuklarının, gençlerinin, analarının, babalarının sayısını biliyor musun Şivan?
“Kürdistan’ı size bırakmayacağız” diyorsun…
Hangi Kürdistan’dan söz ediyorsun Şivan?
Şuan yaşadığın Irak Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlık referandumuna ilk tepkiyi, bugün arkasında durdukların göstermedi mi?
Her gün Pirmam’dasın (Barzani’nin başkanlık konutu).
Bir son onlara bakayım, Kürdistan Bölgesi’ne kardeşçe yaklaşan bugün “siz” dediklerin mi yoksa arkasında durduğun barış katillerini kucaklarında hop kaldırıp hop indirenler mi?
Kerkük’ü Peşmergenin başına “siz” dediklerin mi yıktı, yoksa bugün arkasında durduklarının arkasındakiler mi?
Barzani kaç kez çıkıp söyledi bunu duymadın mı?
Sen hâlâ anlamadın mı Kürtlerin de, Türklerin de, Arapların, Acemlerin de en büyük düşmanının bu coğrafyayı kan gölüne dönüştürmek için her türlü entrikayı çevirenler olduğunu?
Bak gördün mü, iş çıkarlar arasında tercih yapmaya gelince nasıl da ortada bırakıverdiler bu arkasında durduğun barış katillerini...
Şunu bil ki Şivan, hatta sorarsan Barzanilere onlar da sana aynısını söyleyecektir ki, sadece Türklerin, Arapların, Acemlerin değil Kürtlerin de en büyük düşmanı bugün arkasında durdukların ve onları piyon gibi kullananlardır.
Kürtlerin de on yıllardan bu yana bekledikleri, barış, huzur ve kardeşlik özlemlerini yok eden onlardır.
Onlar barışın katilleridir ve onlar var oldukça ne Türkler, ne Araplar, ne Acemler ne de Kürtler barış ve huzurun yüzünü göremeyeceklerdir bilesin…