Anlamışsınızdır, Türkiye'de uzun zamandır yaşanan ama son zamanlarda iyiden iyiye kendini olumsuz anlamda hissettiren barınma sorunundan bahsediyorum.
Sosyal medyada gördüm ne kadar doğru bilmiyorum.
Önümde meşhur siteden alınmış İstanbul’un Caddebostan lokasyonundaki kira fiyatlarını gösteren bir harita duruyor.
Denize sıfır bir konutu aylık 180 bin TL’ye kiralamak isterseniz tam size göre bir ilan var.
Birkaç arka sokakta ise 75 bin TL’den 40 bin TL’ye kadar çeşitli evler de mevcut.
Bütçeniz neye yetiyorsa…
Bunları ödeyebilmek için “ayda ne kadar kazanmalıyız” sorusunun cevabını da size bırakıyorum.
Anlaşılan Türkiye’de böyle meslek grupları var ki ve bu kiraları verecek kadar kazanıyorlar ki bu ilanlar ortalıkta dolanıyor.
Daha fenası İstanbul’un ünlü bir AVM’sinde 3+1 bir evin sahibi olmak istiyorsanız yaklaşık 90 milyonu gözden çıkarmanız gerekiyor.
Ev dediysem ne villa ne yalı bildiğiniz apartman dairesi.
Tek özelliği o meşhur AVM’nin evlerinden biri. Metronun tam dibinde diyeceğim ama o evi satın alıp Türkiye’de metro kullanacak biri var mı ondan da emin değilim.
Fakat Florida’da bir ev satın almak isterseniz daha ucuz.
Yaklaşık 2 milyon 150 bin dolar. Hatta malikane kıvamında. Ne üstünüzde ne de altınızda bir insan yaşıyor.
Yüzde 55’e daha ucuz bir şekilde sahip olabilirsiniz.
Anlamışsınızdır, Türkiye’de uzun zamandır yaşanan ama son zamanlarda iyiden iyiye kendini olumsuz anlamda hissettiren barınma sorunundan bahsediyorum.
Ne yazık ki bu durum enkazları henüz kalkmayan deprem felaketinden sonra bile yaşanmaya devam ediyor.
Elazığ depreminden sonra kira fiyatları şehirde nasıl üç katına çıktıysa aynı durumun bir benzerini de depremzedelerin sığındığı illerde duyuyoruz.
Tüm bunlara rağmen iyi gelişmeler de yaşanmıyor değil.
Malatya TOKİ’de evinin kira fiyatını 9 bin TL’ye yükselten pervasız bir ev sahibinin evinin mühürlendiği ve 2 yıl kiraya veremeyeceği açıklandı.
Ben bu durumu Türkiye genelinde yaşadığımız bu sorunun çözümüne ilişkin bir adım olarak görüyorum.
Zira barınma hakkının bir krize dönüşmek üzere olduğu bu zemin serbest piyasa kurallarıyla açıklanamaz.
Ev sahipleri sanki aralarında anlaşmış gibi yüzüne bakılmayacak evlerin kiralarında fahiş bir tekelleşme yaşanıyor.
Depremin hemen ardından Konya ve Karaman gibi az riskli bölgelerde dahi kira fiyatlarının yüzde 40 oranında arttığını görüyoruz.
6 Şubat’tan bu yana ekonomi ve dolar kuru olarak değişen nedir?
Bu kira fiyatları neden artıyor?
Yoksa insanların deprem korkusuyla bu şehirlere göç edeceğine dair bir ihtimalle birileri bunu fırsata mı çevirmek istiyor?
Barınma hakkı konuştuğumuz diğer konulara benzemeyen bir anayasal hak.
50 bin TL tutarındaki fiyatından dolayı şikayet edilen telefon markasına karşı 5 bin TL’ye aynı özellikleri taşıyan bir marka mevcut.
Aynı şekilde bir çift fiyatı 4 bin TL olan ayakkabı markasının karşısında onun onda biri fiyatına alacağımız markalar var.
Ama konut kiralarına ilişkin gözde semtleri geçiyorum en ücra köşelerde bile gözümüze sokulan fahiş fiyatlar asgari ücretle geçinmeye çalışan bir ailenin karşılayamayacağı düzeyde.
Ev sahiplerinin pervasız açgözlülüğüyle mücadele barınma hakkının korunmasını ve insanlar açısından bu durumun bir krize dönüşmemesini sağlayacaktır.
Önümüzdeki dönemde de bu konunun çözümüyle ilgili olarak acil adımların atılması şart gözüküyor.