Pakistan günlerim devam ediyor. Burada olduğum süre içinde Pakistan Başbakanı İmran Khan da Ankara'da. Onun Ankara'da Cuma namazı kıldığı gün ben de İslamabad'daydım.
İmran Khan namaz kılmak için Millet Camii’nin tercih etmiş. Ben ise adını bilmediğim bir camideydim. Pakistan’da Cuma namazları bazı camilerden birde bazılarında ise bir buçukta kılınıyor. Biz birbuçukta kılınan bir camide kıldık. Saat biri biraz geçerken “Acaba Faysal Camii’nde kılamaz mıyız?” diye sordum arkadaşa. Orada saat birde kılınıyor dedi. Çok kalabalık oluyormuş. Gitsek yetişemeyebilirmişiz. Ertesi gün görmek nasip olur diye geçirdim içimden. Faysal Camii, klasik camii mimarisine pek benzemiyor. Modern tarzda yenilikçi bir yaklaşıma haiz. Mimarı da Türk, Vedat Dalokay. Aslında Ankara’daki Kocatepe Camii için tasarlanmış mimari, başka bir İslam ülkesinin başkentini süslüyor. Ankara biraz daha geleneksel bir mimari istemiş zamanında ve Vedat Bey’in projesi hayata geçememiş. Şimdilerde modern mimari tarzlarda camii inşası popüler hale geliyor. Mimarlar dini mimariyle tanışıyor ve özgün tarzlarını ortaya koymaya çalışıyorlar. Bu konuda ikircikli görüşlere sahibim. Bir yanım diyor ki, “Yenilik iyidir, her camii birbirinin kopyası mı olmalı? Özgün mimari tarzları denemenin kime ne zararı var?” Diğer tarafım da diyor ki: “Camii dediğin kubbeli olur, gören ilk bakışta anlar. Mimari deneyimler başka binalarda tecrübe edilsin. Klasik mimaride kalmanın kime ne zararı var?”
Bu iki görüş arasında gelip gidiyorum. Camileri bildiğimiz şekliyle görmek bize huzur veriyor, sanırım. Kubbeyi gördüğümüzde kendimizi kocaman bir geçmişin gölgesinde güven içinde hissediyoruz. Hem mimari estetiğimiz herkesin yeni deneyler yapmasına izin verecek kadar gelişmiş olmayabilir. Örnek bir camii tasarımı bizi büyük felaketlerden koruyabilir.
İki camii, Kocatepe ve Faysal Camii bunun iki örneği olarak karşımızda duruyor. Hangisi daha çok ilgimi çekiyor diye yokladığımda Dalokay’ın Faysal Camii öne geçiyor ama sanırım Kocatepe’de kendimi daha fazla evimde hissederim. İmran Khan Beştepe Külliyesi’nin içindeki Millet Camii’nde neler hissetti bilmiyorum ama ben İslamabad’daki Cuma namazında bir kubbe aradım.
Kıldığın bir Cuma namazı anlatıp durma be adam demeyin, o kubbenin geçtiği şiiri okuyan Erdoğan hapse düştü ve büyük bir siyasi yürüyüşü başlattı. Demem o ki kubbe önemlidir, Türkiye Pakistan önemlidir. Güzel işler yapmak önemlidir. Ne iş yaparsak yapalım arkamızdan hoş bir ses bırakabiliyorsak işimizi güzel yapmışız demektir. Bazısı başka yerde yeşerir, Dalokay’ın camii planı gibi ama yerini bulur. Ne demiş Baki: “Baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş.”
Bir pazartesi günü sizi Cuma namazına götürmüş oldum ama ne demiş eskiler: “Geç olsun güç olmasın.” Bu arada Faysal Camii’ni görmek hala nasip olmadı bakalım bugün neler gösterecek. Fırsat bulunca haber vereceğim, söz.