Bugünün en sıcak konularından birisi asgari ücrete yapılacak zam.
Bugünün en sıcak konularından birisi asgari ücrete yapılacak zam. Konu o kadar sıcak ki üzerinden seçim sathı oluşturulmaya çalışılıyor. Türkiye üzerine manipülasyon kuranların, erken seçimi bir risk faktörü olarak değerlendirdikleri düşünülünce ekmeğe yağın içeriden sürüldüğü anlaşılıyor. Seçim sathı oluşturmanın aracıysa asgari ücret tutarı üzerine geliştirilen politikalar biçiminde ortaya çıkıyor.
Öncelikle şunu söylemek gerekir; ücretler tatmin edici değil fakat patronun parası üzerinden politika geliştirmek de adil değil. Asgari ücreti ödeyen patrondur. Devlet bu konuda yapıcı olmak durumundadır. Piyasa ücret dengesini veya başka bir ifadeyle işgücü fiyat dengesini zorlayan düzenlemeler işsizlik sonucu doğurur. Hem iş arayan sayısı artacak hem de işten çıkarmalar sonucu toplam işsizlik büyüyecektir.
Keşke asgari ücret tatmin edici bir geçim seviyesine ulaşsa. Ama bu patronu zorlayarak değil yapısal çözümlerle ortaya konsa.
Asgari ücretlerle ilgili söylemler 2 bin TL etrafında şekilleniyor. Bu söylemlerde amaç asgari ücretin 2 bin TL olmasına yönelik değil de popülizmin çoktan terk edildiği ülkede irticai bir oy kaygısına dönük duruyor. Çünkü tutarsızlıklar var.
Ülkede 20.4 milyon çalışan var. Bu 20.4 milyon kişi, 11 milyon emekliyle beraber 60 milyon kişiye ulaşan nüfusun geri kalanını besliyor.
Çalışanların çoğu asgari ücretli. Yahut patronlar tarafından asgari ücretli gösteriliyor. “Bu çalışanlardan vergi alınmazsa zaten 2 bin TL ödeyebilir patron” deniyor. Vergi alınmazsa olacak şudur; geriye kalanlar da asgari ücretten istihdam kayıtlarının gösterilmesi için patrona başvuracak. Başka bir şey değildir.
Böyle bir uygulama getirilmesi halinde asgari ücretliler 2 bin TL alacak, ücreti 2 bin TL ile 3 bin TL arasında olanlarsa cari vergi oranlarıyla asgari ücretlilerden daha düşük maaş alacak. Kimse buna razı gelmeyeceği için elbette herkes asgari ücretten maaşının gösterilmesini isteyecektir. Teklif göstermektedir ki bu politikanın taraflarının piyasadan haberi yoktur. Piyasadan bu kadar kopukken politika geliştirmek anlamsızdır. Oya dönmez.
Ülkenin vergi tahsilat kabiliyeti geliştirilebilirse zaten asgari ücret üzerindeki vergi yükü azaltılabilir. Muhalefetin buna dönük politika geliştirmesi daha uygun olacaktır.
Aksi halde bütçe açıklarının finanse edilmesi sorunuyla karşı karşıya kalınacaktır.
Üstelik SGK’nın sürdürülebilirliği mümkün olmayacaktır ki bu teklif bu anlamda tam bir ironidir.
İstihdamın artırılması üzere politika geliştirilmeye çalışılan bir ekonomiyiz. Piyasanın gerçekleri ortadadır. Herkes her şeyin farkındadır. Gene de bayat popülist çığırtkanlıklar peşinde koşulması, Türkiye’de muhalefetin, ekonominin sürdürülebilirliği açısından çözümün bir tarafı olmadığını ortaya koymaktadır.