Ayasofya gündemi değiştirdi. Amaç bu muydu?
Korona varken, onun etkileri varken, kutuplaşma varken nerden çıktı anlamadım. Danıştay’ın aldığı kararla beraber 1934 yılındaki Bakanlar Kurulu kararını iptal etmesi ve Cumhurbaşkanının kanaat kullanması ile bir anda Ayasofya Camii oldu. Birden ülkenin gündemi değişti. Çok mu gerekliydi diye düşünmedim desem yalan olur.
Hristiyan Türkleri unutan bir AK Parti
Ayasofya gündemi değiştirdi. Amaç bu muydu? Bunu iddia edebilir, ama emin olamayız. Ayasofya konusu aslında çok boyutlu düşünülmesi gereken bir konu. Bu konuya yabancı kökenli bir Türk olarak nasıl baktığımı paylaşmak istiyorum. Eskiden AK Parti iktidarı da, CHP de Türkiye’de yaşayan yabancı kökenli Türklere, gayri Müslimlere daha fazla değer verirdi. Hatta eski AK Parti Hristiyan Türklere CHP’den de fazla değer verirdi. Bir başka deyişle adam yerine koyardı, şimdi bunlar artık mazide kaldı. Bir tane medya organı bile bir Hristiyan Türk’e Ayasofya meselesi hakkında ne düşündüğünü sormadı.
Goygoculara fırsat doğdu
Ayasofya, Fatih’in insan üstü iradesi ile gerçekleştirdiği fetih sonrasında dünya tarihinin de değişmesine neden olan bir başarısıdır. Fetihten sonra Ayasofya Osmanlı’nın ve Türkün oldu. Bu mekan Türk malı. Buna kimse karışamaz. Unesco da karışamaz, Amerika da, Yunanistan da karışamaz. Türkiye isterse bu mekanı camii de yapar, kilise de yapar, hatta isterse yıkar da. Ama bunları yaparken bir şeye dikkat edilmeli. Bunun adına “nezaket” demek istiyorum. Dünya Hristiyanları için inşa edilmiş ve bin yıl kadar kilise olarak faaliyet gösteren bir yerden bahsediyoruz. Ben devlet lideri olsam bu konuya bulaşmazdım. Bunu kimseden korktuğumdan değil, nezaketen yapardım. Mal Türkiye’nin malı ama orijini Hristiyanlıkla bütünleşmiştir. Bu, fetihle kazanılan bir başarının sonucunda Türk malı olmuştur. Kuranda bile yer alan bir fetihtir. Ancak bu mekan, Hristiyanlıkla bütünleşmiş Allah’ın evlerinden biridir. Bu nedenden dolayı tüm kanunlar “tamam” dese de, bu mekan müze olarak kalsaydı, Türkiye dünyanın gözünde daha da büyürdü. Şimdi küçüldü mü? Hayır. Ama düşmanlara fırsat verdi. Goygoyculara fırsat verdi. Belki hesaba katılmayan bir şey ama dünyadaki tüm Hristiyanlarda da bir buruk kırgınlık yarattı ki bence bu daha önemli.
Tersi olsaydı Türkiye de kırılırdı
Benim tanıdığım Tayyip Erdoğan, her zaman diğer dinlere fazlasıyla saygı duydu. Onları sahiplendi. Yunanistan ile Türkiye’nin arasını açmak isteyenlerin etkisinde kalmadı. En sıcak ve en samimi dönemi yaşadı AK Parti döneminde Türkiye ile Yunanistan. Her iki ülkede daha fazla yakınlaştı. Bu kararın siyasi yönü elbette çok daha önemli, ancak şunu da söylemek isterim ki ilk kez AK Parti dünyadaki tüm Hristiyanlarda buruk bir kırgınlık yarattı. Eminim benzer bir şeyi bir başka ülke yapsaydı Türkiye de kırılırdı. Yani mesela Avrupa’daki bir ülke bir camiyi veya daha önce cami olan ve bugün müze olan bir mekanı kilise yapsaydı, Türkiye de kırılırdı. İşin bu yönünü kimse hesaplamadı. Herkes televizyonlarda, gazetelerde atıp tutuyor. Yandaşlar “çok iyi oldu cami olmalıydı” derken, muhaliflerde her zamanki gibi tersini söylüyor. İş magazinleşti, goygoylaştı. Çok samimi söylemek isterim ki bence pek hoş olmadı. Ben yabancı kökenli bir Türk olarak çok şaşırdım. Yurt dışındaki dostlarım, arkadaşlarım beni arayıp bana Ayasofya meselesini sorduğunda ve “nereden çıktı bu konu, başka derdi mi kalmadı Türkiye’nin” şeklinde sorular sorduğunda, ne yalan söyleyeyim ben de ne diyeceğimi bilemedim.
Agia Sofia Allah’ın evi
Ayasofya meselesi de geçer gider diğer meseleler gibi unutulur gider. Burada benim anlamlandıramadığım iki şey var. Birincisi Ayasofya, “Agia Sofia” yani Hazret Sofia adında bir Hristiyan figürünün adına sahip. İçerisinde Hazreti İsa ve Meryem’in ikonaları var, diğer Hristiyan figürlerin ikonaları var. Minaresi de var. Ne kadar güzel bir dinlerin kardeşliği. Hangi ülkede böyle bir nimet var? Allah böyle bir nimet vermiş Türkiye’ye neden siyasileştiriyoruz. Burayı hem Cami, hem Kilise hem de müze yapsak ne olur? Burası Allah’ın evi. Cuma günleri Müslümanlar Cuma namazını kılsa, pazar günleri Hristiyanlar pazar ayinlerini yapsa, diğer günlerde müze olsa güzel olmaz mı? Cumaları halk Cuma namazını kılsa, pazar günleri Papayı çağırsak, Patriği çağırsak. Hatta din turizmi yapsak daha iyi olmaz mı? Yok mu bunu düşünen koskoca AK Parti’de? Ya da varda olaya bu kadar geniş vizyonla mı bakmak istemiyorlar?
AK Parti iktidarı batıya tamamen sırtını çevirdi
Anlamlandıramadığım ikinci konu ise Türkiye’nin AK Parti iktidarı ile batıya artık tamamen sırtını çevirdiği gerçeği. Ayasofya konusu bunun son ve net örneği oldu. Anlaşılan o ki AK Parti iktidarının artık batıyla işi kalmadı. Bugüne kadar, bana yandaş dedirtecek kadar AK Parti’nin hizmetlerini öven onlarca söylemde bulunan, yazılar yazan biri olarak bunu da söylemek istiyorum. Bunu bir vatandaş olarak söylemek istiyorum. AK Parti ilk yola çıktığı rotadan çok saptı. Bu rota değişikliği olacaktır, olmalıdır da. Ama bu rota değişikliğinde batı uygarlığına sırt dönmek bence yapılan en büyük hata. Bu durum, AK Parti muhaliflerinin de artmasına ve iktidarı çok sert biçimde eleştirmesine etki eden en büyük faktör oldu. Çünkü insanlar batıyı seviyor, insanlar batıyı istiyor. Bütün dünya bize düşman ana temasına katılmıyorum. Bu tezle batıdan uzaklaşmak anlamsız. Düşman olsa da biz düşmana dost olalım, batı düşmanımız olsa da Türkiye’ye hiçbir güç zarar veremez, bunu zaten o sözde düşmanlarda biliyor.
Yorum yapan herkes samimiyetsiz
Sonuç olarak hayırlı olsun. Mal Türkiye’nin malı istediğini yapar, buna kimse karışamaz nokta. Ayasofya meselesinin lehte ve aleyhte ezber konuşanlarını dinlemekten çok sıkıldım. Çünkü kimse samimi değil, her iki tarafta ideolojilerine hizmet etmek adına konuşuyor, hiç kimse konuya insani açıdan bakmıyor. Hiç kimse samimi değil. Yandaşlar nemalarını arttırma derdinde, muhalifler ise destekledikleri ideolojinin gelecekte iktidar olması durumunda nasıl nemalanacaklarının hesabında.
Ayasofya meselesi ile gündem belki değişti, Kovid-19’u unuttuk, belki dünyanın diğer bölgelerinde Müslümanlara yapılan zulümleri unutturdu. Belki Türk lirasının kaybettiği değeri unuttuk. Ancak bazı ciddi sıkıntılar var. Bunları Tayyip Erdoğan’ın danışmanları ona söylüyor mu? Hiç sanmıyorum. Ben olsaydım korkmadan söylerdim, söylenmeli.
Ayasofya konusu seçimlerde işe yarar mı?
Ayasofya konusunun yarın veya 2023 yılında yapılacak seçimlere çok az etkisi olacak. Bunun oy olarak dönüş oranı düşük kalacak. Çünkü maalesef insanlar artık “ekonomi”yi din ve milliyetçilikten daha fazla önemsemeye başladı. Özellikle yeni nesil böyle. Bir araştırma yapsın AK Parti ve son seçimlerde AK Parti’ye oy veren ailelerin oy kullanmayan çocuklarının ilk seçimlerde hangi partiye oy vereceklerini araştırsın. Bu araştırmanın sonucunu ben söyleyeyim mi? Anne ve babası AK Parti’ye oy veren ve belki önümüzdeki seçimlerde yine AK Parti’ye oy verecek ailelerin Z kuşağı çocukları oyunu Millet İttifakına verecek. İsteyenle istediği konuda bahse girerim. Bence AK Parti’nin bu konulara biraz daha önem vermesi lazım. Ayasofya meselesini belki Libya konusunda Yunanistan’a ve Rusya’ya gözdağı vermek için de gündem getirmiş olabilir. Hani bir boy gösterisi veya gider yapmak adına yapılmış olabilir. Mantıklı ve güçlü bir boy gösterisi olur. Ancak, yine aynı şeyi söyleyeceğim: Bu olası seçimlerde fazla işe yaramaz. AK Parti iktidarının bu başarılı ve güçlü dış politikasını devam ettirmesi için iktidarda kalması lazım. Dış politikanın seçim sonuçlarına etkisi eskisi gibi değil. Yeni nesil seçmenin seçim kriterleri çok değişti ve değişmeye devam ediyor. Buradan hareket ederek ben Cumhur İttifakının biraz demode stratejiler geliştirdiğini düşünüyorum. Bu stratejilerle Millet İttifakından oy alamaz. Bu strateji skoru korur mu? Yani bu stratejiler AK Parti ve MHP seçmeninin Cumhur İttifakında kalmasına katkıda bulunabilir mi? Evet, olabilir. Ama yine aynı şeyi söyleyeceğim. Anne ve babalarda etki edebilir ama bu anne ve babaların ilk kez oy verecek Z kuşağı gençlerinde işe yaramaz.
Ayasofya’yı bırakıp AR-GE’ye yoğunlaşmak daha önemli
Buradan hareketle ben Ayasofya ve benzeri konuların öyle seçimlere fazla bir olumlu katkısının olacağını düşünmüyorum. Türkiye’de hem Cumhur İttifakının hem de Millet İttifakının AR-GE konusunda zayıf kaldığını düşünüyorum. Çok demode stratejilerle zaman kaybediyor her iki taraf. Biri gidiyor tablo satın alıyor, öbürü gidiyor batıya nispet yaparcasına Ayasofya gibi gündemde olmayan bir konuyu gündeme getiriyor. Ben bu partilerin yerinde olsaydım çok güçlü AR-GE departmanları kurar ve seçmen odaklı çalışırdım. Mesela Ayasofya konusu hangi seçmende hangi oranda etkili olabilir? Mesela AK Parti’ye oy veren bir anne babanın Z Kuşağı çocuklarının Millet İttifakına oy verme ihtimali yüzde kaçtır? Bu çocukların sayısı nedir? Bu çocukların demografik özellikleri nedir? Millet İttifakına oy veren bir anne ve babanın Z kuşağı çocuklarının Cumhur İttifakına oy verme olasılığı nedir? Kovid-19’dan tutunda aklınıza gelen her konuyu bir faktör olarak tanımlayıp bunların seçimlere etkileri incelenmeli. Bunlar bilimsel yöntemlerle, yapay zeka odaklı yazılımlarla, simülasyon yazılımlarla test edilmeli, incelenmeli. Değişen dünyaya adapte olmak lazım. Dış politikaya harcanan zaman yerine iç politikaya biraz daha fazla zaman harcanmalı, yoksa bir bakmışsınız Cumhur İttifakının dış politika mirası Millet İttifakına kalabilir.