Dünya genelinde vaka sayısına göre iyileşme oranında Almanya yine zirvede…

Koronavirüs vaka sayısında Almanya dünyada 4. sırada bulunuyor.

Google istatistiklerine göre Almanya’da yaklaşık 100 bin vaka var, buna göre iyileşen vaka sayısı 25 bin, ölüm oranı ise yaklaşık 1500.

Koronavirüs dünyayı kasıp kavururken haliyle Almanya’da ölüm oranının neden az olduğu merak ediliyor.

Kısa bir araştırma yaptım ve şu sonuçlara ulaştım…

129 yıllık Robert Koch Enstitüsü’nün verilerine göre koronavirüs vakalarının yüzde 77’si 15 ila 59 yaş aralığında…

Yani koronavirüse yakalananların yaklaşık yüzde 80’i, 60 yaşın altında…

Yaş ortalaması ise 49.

Ölümlerin yüksek olduğu Fransa ve İtalya’da ise bu yaş oranı sırasıyla 62.5 ve 62 olarak tespit edilmiş.

Bildiğiniz gibi koronavirüsün öldürme riski yaş arttıkça artıyor.

Almanya biraz şansın yardımı biraz da Fransa ve İtalya’ya nazaran genç nüfusuyla avantajlı ülkelerden biri.

Dünya genelinde vaka sayısına göre iyileşme oranında Almanya yine zirvede…

Yaklaşık yüzde 95.

Bunun en önemli sebebi de çok fazla test yapılması.

Hiç semptom göstermeyen ama koronavirüse yakalanan hastalar da test sonucu karantinaya alınarak salgının önüne geçilmeye çalışılıyor.

Örnek vermek gerekirse…

Almanya’da 22 yaşındaki bir genç bir karnavala gittikten sonra hiçbir semptomu olmamasına rağmen test yaptırmış ve sonuç pozitif olarak çıkmış.

Sonucunda gencin okulu kapatılmış, tüm öğrenciler ve çalışanlar iki hafta ev karantinasına alınmış ve 235 kişiye daha test yapılmış.

Koronavirüs yüzünden ölenlerin sayısının az olmasının sebeplerinden biri de virüs sebebiyle ölen ancak test yapılmadığı için bilinmeyen hastalar.

Bunu Berlin Charite Hastanesi’nden Tobias Kurth, “her insanı teste tabi tutmadıklarını, ek olarak koronavirüs hastası olarak kayıt altına alınmadan bir kişiyi koronavirüs kapmış mı diye test etmediklerini” söyleyerek doğruluyor.

Almanya’da alınan önlemlerin başında yoğun bakım kapasitelerinin ve sağlık çalışanlarının sayısının artırılması geliyor.

Çünkü sağlık sisteminin yetersiz kalabileceği ihtimaller arasında.

Sağlık sisteminin yetersiz kalması durumunda insanlık açısından dramatik sayılabilecek “vaka seçme” kuralının Almanya da uygulamaya konulabileceği ifade ediliyor.

Bu vakalar da “ölüm süreci engellenemeyecek şekilde başlayanlar, sağlık durumunun iyileşmesi ve stabil hale gelmesi beklentisi olmayanlar, hayatta kalması ancak sürekli olarak yoğun bakımda kalması ile sağlananlar” ile sıralanıyor.

Son gelen verilere göre ise Almanya’da dört gündür vaka sayısında azalış var.

Sosyal izolasyon noktasında Almanya’nın İtalya ve İspanya’ya göre daha disiplinli olduğu bilinen bir gerçek.

Bu anlamda sosyal izolasyonun ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz.

Türkiye’ye gelince…

Giderek test sayımızın yaygınlaşması, sosyal izolasyonun giderek daha disiplinle uygulanması ve ölüm oranında gözlenen azalma olumlu gelişmeler.

Ev karantinasında en az iki hafta daha sabredersek biz de Almanya gibi salgın eğrisinin kırıldığını mutlaka göreceğiz.

Ama önce Almanlar gibi… Disiplin. Disiplin. Disiplin.

DÜNYA SKANDAL PARDON DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ NE DİYOR?

"Sağlık kişilerin maske takmalarına gerek yok. Semptomları olan kişiler, diğerlerini korumak için maske takmalıdır. Bunun yanında, hastalara bakan kişiler, bulaşma riski nedeniyle maske takmalıdır.”

Bu açıklama Dünya Sağlık Örgütü Sözcüsü Tarık Jasareviç’e ait.

Yazdım, yine yazıyorum, sürecin sonunda yine yazacağız ama Dünya Sağlık Örgütü’nün Çin’de salgın başladığında üç maymunu oynaması, tedbir almakta ve pandemi ilan etmekte geç kalması en hafif ifadeyle affı olmayan büyük bir ihmâlsizlik.

Yapılan son araştırmalar virüsün nefes yoluyla bile bulaşabildiğini gösterirken siz ne olur ne olmaz maske takın, Dünya Sağlık Örgütü’nün bu açıklamasını da takmayın.

SADECE APTALLAR MI SIKILIR?

Hürriyet’ten Onur Baştürk, iletişimci ve marka uzmanı Fem Güçlütürk’le güzel bir röportaj gerçekleştirmiş.

Ev karantinasında olduğumuz şu dönemde şehirden kopup doğa içinde yaşamaya başlan Fem Güçlütürk, “sıkılıyor musun” diye soranlara “aptallar sıkılır” cevabını veriyormuş.

Virüs Türkiye’de görüldüğünden beri düşünüyorum…

İnsanlardaki sürekli bir oflama puflama hali, patladı patlayacak durumu beni de artık sıkmaya başladı.

Acaba normal zamanda bu insanlar ne yapıyordu, yılın her günü sabah evden çıkıp gece after party’den sonra otel niyetine kullandıkları evlerine mi dönüyorlardı?

Bence bu sıkılganlığın evde yapılacak bir şeyin olmamasından ya da kalmamasından daha çok “zorunlulukla” ilgisi var…

E onun için de yapılacak bir şey yok.

EN MERAK EDİLEN KONU: MARKET ALIŞVERİŞİ NASIL DEZENFEKTE EDİLİR? (Başlık)

Sosyal izolasyon tamam… Sosyal mesafe tamam… Temasın olmaması tamam…

Peki marketten aldığımız yiyecek ve içecekler için ne yapacağız?

En merak edilen konuların başında bu geliyor.

Virolog Dr. Warner Greene, marketten alınan ürünlerin alkol bazlı dezenfektanlı bir bezle silmenin önemine değiniyor.

Dezenfektan erişimine ulaşmak mümkün olmadığında da az miktar çamaşır suyunu suyla karıştırarak bez yardımıyla paketlerin silinmesini söylüyor.

Ya da bunları yapmaktan üşeniyorsanız Michigan’lı Dr. Jeffrey VanWingen bir seçenek daha sunuyor…

O da marketten alınan ürünleri üç gün boyunca havalandırmak.

Ben ise…

Eve gelir gelmez kolonya döktüğüm ıslak mendille aldığım ürünlerin hepsini silip yarım saat kadar havalandırdıktan sonra buzdolabına kaldırıyorum.

Doğru mu, etkili mi bilmem en azından psikolojik olarak kendimi rahat hissediyorum.

TÜRK BASININA DÜŞEN GÖREV (Başlık)

Resmiye Işık…

86 yaşında.

Birçok kronik rahatsızlığı var.

Umre’ye giden ve evde gönüllü karantinada olan oğlunu ve gelinini ziyaret ediyor, gelini ve oğlundan koronavirüs bulaşıyor.

O Resmiye Işık geçen gün virüsü yenerek taburcu edildi.

Bu yaşlı kesim açısından büyük moral…

Keşke bizim medyamızda her sabah uyandığımda “dünyadaki ağır bilançoları” telefonuma bildirimle göndermek yerine bu tarz umut verici gelişmeleri daha büyük puntolarla verse.

YAZIYI YAZARKEN ÇALAN ŞARKI: Yakın zamanda koronavirüse yakalanan ve tedaviye olumlu yanıt veren 73 yaşındaki Marianne Faithfull’un yorumuyla dinlediğim The Beatles’in efsanevi şarkısı “Yesterday”.