İnsan düşünen bir hayvandır derken yaşayan canlılar içinde düşünme yetisi ancak insana verilmiştir.

SOSYAL MEDYADAN NOEL KUTLAMALARI

Türkiye’deki Müslüman arkadaşlarımızın sosyal medya üzerinden Noel kutlama mesajları gönderirken nasıl bir dost hedef kitlesine hitap ettiklerini merak ediyorum doğrusu. Hristiyan dostlara olabilir elbette. Ancak Türkiye’de yaşayıp da kaç tane Hristiyan arkadaşınız olabilir ki? Bir, iki, üç hadi yedi diyelim. Neden doğrudan kendisine mesaj atmıyorsunuz da herkesin gördüğü bir platformdan cicili, bicili Noel kutlamaları gönderiliyor. Siyasilerin mesajlarını anlayabiliyorum zira ülkemizdeki farklı dinlerde vatandaşlar var onlar da Türk vatandaşı. Ancak kendimiz kandırmayalım önemli sayıda bir hedef kitleniz yoksa, yani bir siyasi değilseniz ya da Hristiyan hedef kitlesi olan bir kurum değilseniz bu mesajlara anlam veremiyorum.

AKLI SELİM... ZEVKİ SELİM... KALBİ SELİM

Aklı selim

İnsan düşünen bir hayvandır derken yaşayan canlılar içinde düşünme yetisi ancak insana verilmiştir. Onun için akıl en büyük bir nimettir. Düşünebilsin, muhakeme edebilsin, akledebilsin diye. Doğruyu bulsun, iyiyi yapsın, güzeli sevsin diye. Aklı selim olmak salim akla sahip olmak demektir. Aklımızı doğrudan ve dolaylı olarak olumsuzluk oluşturacak her türlü etkenlerden korumamız gerekir. Zaten aklı korumak aynı zamanda Kuran hükümlerinin amaçlarındandır. Bizim kültürümüzde akıl ve buluğ aynı terkipte kullanılır ve dolayısıyla akilbaliğ denir. Aklın olgunlaşmasını işaret eden buluğ çağına ermek, akılbaliğ olmak demektir ki; dini olarak yerine getirilmesi gereken sorumluluğa sahip olmak demektir. Yarım akıllı bir insan, yada deli diyebileceğimiz kimseler için sorumluluk yoktur. Aklı selim olmak sadece biyolojik olarak salim akla işaret etmez, bilakis doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayrıdedebilmek düşüncesini ve yaşantısını buna göre düzenlemek demektir. Burada dikkat edilecek nokta bir müslümanın nefsini zaaflarına karşı dizginleyebilmesi velhasıl Allah'ın emirlerine kesinlikle uyması gerekir ki; böyle kimseler için aklıselim sahibi diyebiliriz.

Zevki selim

Zevkler ve renkler tartışılmaz diye bir söz vardır. Daha doğrusu zevkler de renkler de bir tercih meselesidir. Kişinin başta inancı, yaşantısı ve dünya görüşü ekseninde kendine has beğenileri vardır. Zevk almak, hoşlanmak anlamına gelir. Aklı selim insanın zevk sahibi olmasına da zevki selim diyebiliriz. Olgun bir zevke sahibi olmak, güzelliği, estetiği inançları doğrultusunda ilmi cemal sahibi olmak da diyebiliriz. İlmi cemal bilgisi inanca ve ahlaka dayalı olarak tekamül ettirilmiş duygu, düşünce, davranışla birlikte oluşturulmuş kültür sanat eserlerine duyulan hayranlıktan ibarettir. Zevki selim olan bir insan için zevk sahibi de denir. Tercihleri çizgiüstü nadide şaheserlerdir. Ayrıca insan ruhunu okşayacak beğeni düzeyi yüksek olan değerleri kabul edecek bir yaratılıştadır. Fıtrata uygun olmayan, zevke de uygun olmaz. Yoksa nefsin emrinde, rüzgârın önünde bir kuru yaprak misali, istenmeyen bir çukura düşebilir. Zevk sahibi kimseler insanlık yararına yapılan her hizmetin maddeten ve ruhen güzel olmasını arzular. İnsanlık bunu haketmelidir der.

Kalbi selim

Müslümanlık nedir diye sorulsa, herkesin kendine göre bir yaklaşımı olacaktır. Adil olmak, ahlaklı olmak gibi. Bir başka yaklaşımla, Müslümanlık gönüllere girmektir. Her gönle hayat vermek ve her gönülde hayat bulmak demektir. En başta tatlı dil ve empati duygusuyla karşımızdakini anlamak ve anlaşılmamıza izin vermek demektir. Ayrıca maksadını aşan sözlerden kaçınmak demektir. Seviyene göre gerektiğinde havlayan köpeğe ekmek atmak demektir. Bazen susmak demektir. Edebiyat yapmak güzel bi şeydir fakat edebiyat parçalamak adı üzerinde çalım atmak demektir. Hamaset demektir. Oysa hitabeti bilen, edebiyatı iyi kullanır. Öyle bir nutuk atar ki, fısıldar gibidir. Belagat sahibi kişi muhatabı mıh gibi bulunduğu yere çakar. Böyle kişiler egolarını yenmiş, kendini bütün insanlığa adamış, sizden biri gibidir. Size sizden daha yakın gibidir. Elinde olmaz kendiliğinden hakikate teslim olursunuz. İşte onlar kalbi selimdirler. Hakikati anlatmak başlıbaşına bir tebliğ hareketidir. Sanat kim için, ne için yapılır tartışmaları bir yana dursun, sanat hakikati yansıtınca sanat olur. Ben sanatçıyım diyen kşi, duygu ve düşüncesiyle, yaşantısıyla hakikati yaşar ve sanatkârane bir şekilde topluma yansıtır. Bu yansıtmayı beliğ bir şekilde yerine getirir. Üstad Necip Fazıl bir şiirinde “Anladım işi; Sanat Allah’ı aramakmış, marifet bu, gerisi yalnız çelik çomak imiş!” der. Sonuçta kalbi selim olmak aynı zamanda aklı selim ve zevki selim olmaktır. Mütmain bir nefse sahip olmuş kimseler kemalata ermiş kişilerdir. O öyle bir kalp taşır ki Yaratandan ötürü yaratılanı sever. O insanlığın mihenk taşıdır. O inancı ve yaşantısıyla Peygamber yolundadır vesselam.

YOL AÇILSA KARLI YOLLARDAN

Yağsa da kar şöyle yüreğimi üşütse artık. Bende soğusam şu dünyadan. Bir yol açılsa beyaz cennete doğru; kuşlar, sular, ağaçlar, çiçekler, gökyüzü beyazla kaplansa, birde geçmişimin üzeri örtülse. Örtüsüne bürünen ulu çınar gibi sonsuza uzansa dallar. O çınarın gölgesinde uyuya kalsam, altımdan kaysa mal, mülk dedikleri ne varsa. Karla kaplı yollarda kaybolsam bir daha hiç dönmesem. Karla karışık bende yağsam susuz beldelere. Dua olup, gözyaşı olup sinsem sinelere, merhem diye sürülsem yaralara. Şu dünyanın kârına, çiğ gibi düşsem tepelerden, görünmez olsam. Bir yol açılsa bana karlı yolardan gelip geçene el sallasam. İçimde beyazın huzuru, sessizliğin huşusu; bir yol açılsa da karlı yollardan bir gitsem.

HAYATTAN BEKLENTİMİZ

Beklenti insana has bir duygu. Öyle ya beklemeden gelinen sevgilinin ne kıymeti vardır? Bir başka soru beklentisiz öylesine yaşayan bir insan olabilir mi? Dünyadan beklentisi olmayan insan dahi olmaz. Hepimizin beklentileri farklı farklı. Yeni bir yılı karşılayacağımız belki sadece rakamsal değişikliğe merhaba diyecek bile olsak, beklentilerimizin olması güzel. Zweig’ın sözüne katılarak ‘beklentilerimizin inanca dönüşmeden’ hayattan beklentilerimizi bitirmeden mutlu yıllar dilerim.

· Hayat bizim kurduğumuz, tasarladığımız bir oyun değildir; orada sahne alan kim olursa olsun, ona ne kadar yakın olursak olalım her şey bizim istediğimiz gibi gelişmeyebilir. Hayata dair her kurgumuz, her gelecek planımız başka başka hayatların, başka ruhların, kişiliklerin beklentileri ve hayatlarıyla ölçülür, orada her beklenti hayal kırıklıklarına gebedir; beklentilerini birer inanca dönüştüren yürekler içinse hayattan derin bir çöküş beklemektedir. Bu inancın söndüğü yerde yeni bir hayata açılacak bir kapı yoktur.

Stefan ZWEIG

· Ah, diyordum, elimde olsa da, şu yeni yıl içinde, hayatımı böyle isterik sabırsızlıklar olmadan ayarlayabilsem!

Nikos Kazancakis

· En samimi yeni yıl kararları bile sigarayı bırakma, düzenli olarak spor salonuna gitme, en çok sevdiğiniz insanla kavga etmeyi kesme daha ocak ayı sona ermeden rafa kalkınca irade gücünün başarısızlığına şahit oluyoruz.

Walter Mischel

· Hayır. Asla, uykuya dalarken bile olsa artık beni hiçbir şey şaşırtamaz demeyeceğim böbürlenerek. Hayır. Bir yıl geçti, yeni bir yıl daha geçecek ve bu da geçen yıl gibi bir yığın sürprizle dolu olacak. Demek ki öğrenmeye boyun eğmek gerekiyormuş.

Mihail Bulgakov

· Hayatlarımızdan eksilterek, sayılabilir büyük zamana eklenecek bir yeni yıl daha yığacaklarmış önümüze.

Nilgün Marmara

POZİTİF- NEGATİF

Bizim gençler ve Oryantiring

Pozitif

Ümraniye Prof. Dr. Nabi Avcı Anadolu Lisesinden bir grup genç buna benim oğlum da dahil oryantiring sporu ile ilgileniyorlar. İlk duyduğumda bu da ne, yeni bir spor herhalde dedim. Oyantiring bir doğa sporu. Harita yardımı ile yön bulmayı içeren zamana karşı ve genellikle de ormanda yapılan bir spor. Türkiye’de federasyonu da olan bir dal. Açık havada yön bularak aslında; koordinasyon, dikkat toplama, ekip çalışması gibi bilişsel yönden de, gençlere ihtiyacı olan gerekli motivasyonu kazandırıyor. Aynı zamanda doğa koşullarında mücadele, sabır gibi duygusal anlamda da öfke kontrolü ile baş etmeyi öğretiyor. Her şeyden önce sürekli şikâyet ettiğimiz gençlerin ellerindeki cep telefonlarına olan bağımlılıklarından sıyrılıyorlar. Tabii olarak temiz hava alıyorlar. Oğlumun okuldan arkadaşı bu sporun temsilciliğini üstlenmiş ve her pazar ormanlık araziye oryantiring yapmaya gidiyorlar. Ne güzel!..

Negatif

Tek bir sorun var o da gençlerin her pazar Anadolu yakasından ormanlık mevkiiye ulaşımları. Ulaşım için en az 3 saatlerini yolda geçiren gençler birde arazide yoruldukları için, ertesi gün okula gitmekte çok zorlanıyorlar. Okuldan katılmak isteyen daha fazla genç olmasına rağmen, sadece ulaşım yüzünden vazgeçiyorlar. Bu konuyu Büyükşehir Belediyesine, İlçe milli eğitim müdürlüğüne taşımamıza rağmen çözüm bulamadık. Belki bir firma sponsor olur ve bu gençlerin bu spordan vazgeçmesine engel olunur. Gençleri kötü alışkanlıklardan kurtarmaktan bahsederken onların çabalarına destek olamamak üzücü bir durum.

TÜRK AİLE YAPISI VE TV

Son zamanlarda TV kanallarındaki bazı programlar için ciddi şikayetler, serzenişler var. Özellikle majör kanallarında aile sorunları ve yaşananlar insanları hayretlere düşürüyor. Kaybolan, çalınan çocuklar ve daha fenası, aile içindeki mahrem ilişkiler ve asla kabul edilemeyecek bir takım ahlak dışı ilişkiler ortalığa dökülüyor. Aile bakanlığını göreve çağıran yazar ve akademisyenleri de okuyoruz. Aile içindeki istenmeyen ilişkiler yıllardan beridir kanayan bir yara. Bu konu asla konuşulamıyor ve dile getirilemiyor. Kanalların bu konuda ortalığı ayağa kaldırması bu konuda mağdur olanlara belki bir ses olur ve failleri de korkutur desek de tam olarak bunun böyle olamayacağını söyleyen uzmanlar var. Bizde bu tür haberlerin veriliş şeklinde işi pornografiye dönüştüren bir yanı olduğunu görüyoruz. Habercilikte denetim ve oto kontrolü sağlayamıyoruz. Sonrasında da hırsız yol gösterir gibi uyuyan dürtüleri uyandırma tehlikesini de göz ardı ediyoruz. Sosyal medyada ise bu haberlerin kontrolü tamamen imkansız. Dolayısıyla bu ahlak dışı ilişkilerin TV ile gün yüzüne çıkmalı mı? Çıkacaksa nasıl çıkmalı veya bu kanayan yaraya nasıl bir çare bulunmalı kısmı uzmanlarla kapalı kapılar ardında konuşulmalı.