Bugün, hayatımdan bir günü eksiltiyorum. Takvimimde 7 Kasım artık yok.
Öylesine derin bir hayal kırıklığı ki, bir günün bile insanın dünyasında ne kadar iz bırakabileceğini anladım. Zaman, ardımızda bıraktığımız her günü bir yana koyarak yol alırken, bazı günler insanın ruhuna kazınır ve hiçbir zaman geçmez. 7 Kasım, işte o kazınan günlerden biri olarak belleğime saplandı; fakat bugün, o günü bir daha dönmemek üzere söküp atıyorum.
Yıllar önce, hayata dair saf ve umut dolu duygularla birine güvenmenin ne kadar tehlikeli olabileceğini bilmiyordum. O kişi, sanki içimdeki en temiz duyguları sömürecekmiş gibi gelmemişti karşıma. Gözlerinde gördüğüm dostluk, sesinde ve ailesinde duyduğum samimiyet, her şey bana onunla gerçek bir bağ kurabileceğimi hissettirmişti. Oysa ne bilirdim, kurulan köprünün ardında yalnızca yalanlar, gizlenmiş gerçekler ve kandırılmış duygular olduğunu? Ne bilirdim, bir gün bu kişi ardında enkazdan başka bir şey bırakmadan çekip gidecek?
Zaman geçtikçe yalanların katmanları bir bir açığa çıktı, güvenin üzerindeki o ince tül paramparça oldu. Sırf onun yüzünden, yaşadığım her anı sorgular hale geldim. Gerçekle yalanın birbirine bu kadar yakın dokunduğu başka bir deneyim yaşadım mı, hatırlamıyorum. Yalanların gölgesinde geçen o anlar, hayatımdaki bir günü, 7 Kasım’ı geri döndürülemez biçimde kararttı. Öyle ki, onu takvimimden söküp atmak bile yetmiyor. Bu günün bir daha gelmemesi için, zihnimden ve ruhumdan tamamen silinmesi gerekiyor.
Artık takvimim 364 gün. Evet, bir gün eksik. Bu eksik, güvenimi, inancımı, verdiğim değeri çalmış bir gün. O günü hayatımdan çıkararak yaralarımı iyileştirmeyi, içimdeki saflığı korumayı seçiyorum. Herkesin hayatta bir kırılma anı vardır; benimkisi, bu günü artık yaşamama kararı aldığım andır.
Bir gün eksik yaşamak, aslında bir ömrü eksik yaşamak gibi. Her yıl 364 gün. O bir gün, ne zaman gelsin diye beklesem, kalbim eski bir acıyla sızlayacak. Her yeni yıla eksik başlayacağım, ama her yeni yıl aynı acıyı taşımayacağım. Bu da bir seçim; belki biraz cesur, biraz da hüzünlü bir karar. Yalanlarla örülmüş, sahte vaatlerle süslenmiş hiçbir günü artık hatırlamak istemiyorum. Çünkü ben, hayatıma gerçekleri alıyorum, yanılsamaları değil.
Yok saydığım bir gün, aslında bir dönemin kapanışı. Beni her yeni sabaha hazırlayan, her yılın içinde kalan 364 günle yaşamaya devam edeceğim. O eksik günde kaybettiğim güveni, inancı, dostluğu belki geri getiremem; ama bundan sonrası için daha güçlü, daha ayakta kalmış bir ben var artık. O kişi hayatımdan gittiği gibi, artık o gün de benim hayatımdan gidiyor. Ve ben, kalan günlerimi daha da kıymetli kılmak için yola devam ediyorum.
Yalnızca 364 gün – ama gerçek, dürüst ve samimi insanlarla dolu bir 364.