Köpekler, insanoğlunun binlerce yıllık yoldaşları olarak sadece dost değil, aynı zamanda sadakatin canlı birer sembolüdür.
Sadakatleri öylesine güçlüdür ki, hayatlarını dahi feda edebilecek kadar büyük bir sevgi ve bağlılıkla doludurlar. Bir köpeğin içgüdüsel bağlılığı, sahibine duyduğu koşulsuz sevgi ve koruma isteği, her anında hissedilir. Onlar, karşılık beklemeden sever; ihanet nedir bilmez. Onların dünyasında "sadakat" doğuştan gelir, sorgulanmaz.
Tarihte köpeklerin sergilediği bu saf sadakate dair sayısız örnek buluruz. Japonya’nın Hachiko’su, tam dokuz yıl boyunca ölen sahibini her gün tren istasyonunda bekledi. Tüm dünya onun sadakatini konuştu. Aynı şekilde, Rusya’da bir köpek sahibinin mezarını hiç terk etmeden beklediği için tanınır hale geldi. Bu hikayeler, köpeklerin dostluklarına ne kadar güçlü bir duygusal bağ kattıklarını bir kez daha gözler önüne seriyor. Onların sevgisi, zaman ya da mekânla sınırlı değildir; kalıcıdır.
İnsanlara baktığımızdaysa, sadakatin en ufak bir rüzgârla sarsıldığı bir dünya görürüz. İlişkiler çıkarlarla şekillenir, dostluklar menfaatle kurulup yine aynı menfaatlerle sona erer. Aile bağları bile çoğu zaman zayıf temellere dayanır. Sadakat artık nadir bulunan bir değer haline gelmiştir; insan, kolayca satar, unutur, sırt çevirir. Birçok insan, en yakınındaki kişilere bile en zor anlarda ihanet edebilir. İş yaşamından sosyal ilişkilerine kadar her yerde, çıkar odaklı ilişkiler insanoğlunun modern doğasının bir parçası olmuştur.
Köpeklerse bu dünyadan uzaktır. Bir köpeğin gözlerine baktığınızda, orada menfaat göremezsiniz. Onların sevgisi koşulsuzdur. Belki de bu yüzden, insanoğlu çoğu zaman köpeklerden öğrenmesi gereken çok şey olduğunu fark edemez. Köpekler, sahiplerine sadece dost değil, aynı zamanda güven, huzur ve sevgi sunar. Onlar için sahibine zarar gelmemesi her şeyden önemlidir; korumacı tavırları bazen hayatlarını dahi tehlikeye atar. Bu sevgiye karşılık, insanın yapması gereken tek şey, onlara birazcık sevgi göstermektir.
Ancak insanoğlu kendi çıkarlarının peşinde koşarken, bu sadakati bile harcamakta tereddüt etmez. Nice köpek, sahipleri tarafından terk edilir; soğuk sokaklarda yalnız başına bırakılır. Onları en çok seven dostları, bir gün ansızın kapıyı kapatır ve bir daha geri dönmez. Sokaklarda yalnız başına yaşam savaşı veren köpeklerin gözlerindeki hüzün, insanın kalbine bir taş gibi oturmalıdır. Ama birçok insan bu bakışı görmezden gelir, vicdanlarını susturur. Tüm bunlara rağmen köpekler, yeni bir sahip, yeni bir sevgi umuduyla beklemeye devam eder. Sadakatleri, insanın bile anlayamayacağı kadar derindir.
Yine de, bu ihanetler karşısında bile köpekler insanı sevmekten vazgeçmez. Ne kadar terk edilseler de, zarar görseler de, bir köpeğe biraz sevgi gösterdiğinizde hemen kalbinizi kazandığını görürsünüz. Onlar affetmeyi bilir. İnsanların birbirlerine karşı gösteremediği hoşgörüyü ve sabrı, köpekler insanlara gösterir. Belki de köpeklerin sadakati, bize kaybettiğimiz insani değerlerimizi hatırlatmak için bir mesajdır.
Sadakat, insanoğlunun en temel erdemlerinden biri olmalıydı. Ancak modern dünyanın karmaşası ve hızında bu erdem, unutulan bir meziyet haline geldi. Köpeklerin ise bu hızdan ve karmaşadan nasibini almaması, onları saf bir sadakat sembolü olarak bırakıyor. Onlar, ne olursa olsun insanı sevmeye ve ona güvenmeye devam ediyor. Belki de, insanoğlunun kendini ve ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi için köpeklerin bu saf sadakatine dönüp bakması gerekmektedir.
Sonuç olarak, köpeklerin sadakati insanoğlunun en sadakatsiz anlarında bile yanımızda bir ışık gibi parlamaktadır. İnsan ihanet eder, unutur, sırt çevirir; ama bir köpek, ona bir kere sevgi gösterdiğinizde, sonsuza kadar sizin yanınızda kalır. Belki de en zor zamanlarda, dostluğun ve sadakatin anlamını köpeklerden öğrenmemiz gerekiyor. Çünkü onlar, insanlığın unuttuğu değerleri her gün yaşamaya devam ediyorlar.