Bugün Türk milletinin aralıklı mücadelesinin doruk noktası olan Cumhuriyet'in 101. yılını kutlayacağız.

Bu yalnızca bir yıl dönümü değil, gelecek nesillere bırakılan kutsal bir doğumun, derinlerde olan bir direnişin, özgürlüğe susamış bir halkın yeniden doğuşunun kutlamasıdır. Onun yılı, geçmişinin gölgeleri arasında Atatürk ve silah arkadaşlarının siluetleri canlanır; savaş meydanlarında yankılanan sesler kulaklarımıza çalınır, vatanın her taşında hissedilir onların emeği ve yaşadıkları.

Cumhuriyet'in temelleri atıldığında, Anadolu toprakları henüz savaşta yaralarını saramamış, acının ve zayıflığın en ağır şekilde görüldüğü bir dönemdi. Ancak o gün, bir liderin ortaya koyduğu vizyon, halkın yüreğine umut, gözlerine ışık diledi. Mustafa Kemal Atatürk, aralıklı mücadelesini yalnızca bir savaş olarak değil, aynı zamanda bir aydınlanma hareketi olarak gerçekleştirdi. "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diyen insana cesaret verdi, özgürlük potansiyeli zihinlere ve kalplere kazıdı.

O günler Türk milleti için Cumhuriyet demek, bir özgürlük çığlığıydı. Anadolu'nun dört bir yanındaki insanlar, yorgun bedenleri ve yıpranmış elleriyle bu yeni düzene sımsıkı sarılıyorlar. Kadınlar cephede, tarlada, ailelerinin yanında, gözlerinde geleceğin umudunu taşıyarak bir ülkenin kaderini yeniden yazdılar. Erkekler ise alın teriyle işledikleri topraklarda özgürlük meşalesini hep diri tuttular. Cumhuriyet, gençlerin gözlerinde bir ideal, yaşlıların yüreklerinde ise bitmeyen bir umut olarak yeşerdi.

Her yıl dönümünde olduğu gibi, bu yıl da kalbimizde Atatürk'e dağılmaz şükran yeniden filizleniyor. Onun bize armağanı Cumhuriyet'in sağladığı, yalnızca bir yönetim şekli değil, bir yaşam formülü, bir özgürlük nişanı. O, "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" diyerek ardında muhteşem bir sorumluluk bıraktı. Bu sorumluluk, nesillerden nesillere aktarılacak, Cumhuriyet'in ateşi asla sönmeyecek.

101 yıl sonra bile Cumhuriyet, sürekliliğin en sağlam temeli olarak ayakta duruyor. Onun ekonomik eğitim, bilim, sanat, özgürlük ve özgürlük kavramları daha güçlü bir yankı buluyor. Bugün, bize emanet edilen bu Cumhuriyet’i korumak ve yaşatmak, millet olarak en büyük görevimizdir.

Bugün bayraklar dalgalanırken, marşlar coşkuyla söylenirken, her birimiz onun bu değerli emanetini kalplerimizde hissetmeliyiz. Gelecek nesillere güçlü bir Cumhuriyet bırakmak için, Atatürk'ün yolundan şaşmadan, onun bize çizdiği yolu izlemeliyiz.

Cumhuriyet'in 101. yılı, Atatürk'ün hatırasına ve mirasına sadakatle, minnetle kutlu olsun. Bu topraklarda her çocuğunda, Atatürk'ün en büyük eserinin ne denli değerli olduğu bilsin ve bu değerli değerlerin kıymetini bilsin…

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE