Havalar soğudu. Kombileri yakmadan, sobaları çatmadan önce yapacağımız bir iş var.
Bugün 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü. Birleşmiş Milletler dünya çapında kız çocuklarının karşı karşıya kaldığı adaletsizliklerle mücadele etmek için böylesi bir gün ihdas etmiş.
Tiyatro insana insanla insanca anlatma sanatıdır derler. Doğrudur. Bize gelişi biraz geç olsa da tiyatronun farklı mesajların topluma yayılması için önemli bir araç olduğu gerçeğini değiştirmez.
Bosna-Hersek'te seçimler yapıldı ve sandıklar açıldı. Tüm ülkeye ve Türkiye'ye de hayırlı olmasını temenni ederim. Seçimi kimin kazandığından çok kimsenin kaybetmemiş olmasını temenni ederim.
Münir Özkul ve Adile Naşit'in oynadığı Bizim Aile filmini hatırlarsınız. Onu zihninizde izlemeye başlayın ama sonra değineceğim.
Geçen yıllarda Küçük Prens'in yazarı Saint-Exupery'nin ölümünün yetmişinci yılı münasebetiyle edebi bir çılgınlık yaşamıştı. Neredeyse Küçük Prens'i basmayan yayınevi kalmamıştı uluslararası telif haklarının serbest kalmasından dolayı.
Yerlilik yersizlik üzerine yazdıklarımın mürekkebi kurumadan aynı kelime üzerine bir yazı daha.
Çocukluğu özlemiş yazar, oyun peşinde demeyin. Buradaki tahta kılıç bir metafor. Osmanlı'nın Balkanlara girişini, fütuhatın evvelini Sarı Saltuk ve erenlerine bağlarlar. Vicdanı kaybolmaya yüz tutmuş dünyanın yüreğine su serpen bu hareket Rumeli'ni barış beldesi haline getirdi erenler.