TANKLAR ŞEHİR DIŞINA ÇIKARKEN

Erol ERDOĞAN 25 Ağu 2016

Erol ERDOĞAN
Tüm Yazıları
Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, askeri birlikleri şortla denetleyince "Artık bu ülkede darbe olmaz" denilmişti.

Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, askeri birlikleri şortla denetleyince "Artık bu ülkede darbe olmaz" denilmişti. Öyle olmadı. Şortlu denetimden sonra meşhur 28 Şubat süreci yaşandı. 28 Şubatçıların amacı bin yıl sürecek bir değişim başlatmaktı. “Neden bin yıl dediler?” diye sorarsanız cevabım şu… Dindarlar hep “Bin yıldır bu topraklardayız” derler ya, işte onun için 28 Şubatçılar o ruha karşı ‘bin yıl’ ifadesini kullandılar. Maksatları sadece siyasete el koymak değil, sosyal, dini, kültürel alanlarda da darbe yapmaktı.

Bu arada duymadığımız darbe hazırlıkları da vardır. Mesela, FETÖ’cülerin ayak oyunlarıyla ordundan uzaklaştırılmış bir dostumun anlattığına göre; Recep Tayyip Erdoğan’ın da İstanbul’a belediye başkanı seçildiği 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde, Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi’nin büyük başarı sağlayarak çok sayıda belediyeyi kazanması üzerine, ordu darbe pozisyonu almış. Ancak, ordu içindeki bazı unsurların isteksiz davranması üzerine çarşamba günü verilen darbe hazırlığı talimatı cuma sabah geri çekilmiş. Kim bilir daha neler var?

Sonra 2000’li yıllara geldik. Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven gibi çok sayıda darbe teşebbüsüne dair haberler ortaya çıkıp teşebbüslerle ilgili hukuki süreçler başlayınca “Ordunun darbeci kısmı tasfiye ediliyor, artık darbe olmaz" denildi. Sonrasında 17-25 Aralık 2013 ve 15 Temmuz 2016 devlete el koyma ve işgalci darbe girişimleri yaşandı. Tabii, hükümetin büyük bir cesaretle reddettiği 27 Nisan 2007 muhtırasını da listeye eklemek lazım.

Biliyorsunuz, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından alınan karar gereği tank gibi zırhlı araçların şehir dışına taşınması önceki gün gerçekleştirildi. Tanklar beşer-onar şehirlerin dışına çıkarılırken pek çok insandan o meşhur “Artık bu ülkede darbe olmaz” cümlesini yine duydum. Artık darbe olmaz” cümlesinin ciddi bir karşılığı olsa da, darbe olmayacağı konusunda emin olmamalıyız. Evet ‘klasik darbe’ yapmak 2000’ler öncesine göre daha zor. En başta sokakta ‘darbe karşıtlığı kültürü’ gelişti. Siyaset ve medya darbe konusunda öncesine göre daha yerli, halkçı ve antiemperyalist bir çizgide. Askeri birliklerin bundan sonra içe değil dışa-sınırlara yoğunlaşacak olması ve Askeri Şura’nın yeni şekli de darbelerin önünü kesecek önlemlerden bazıları.

Buna rağmen unutmamamız gereken ise şunlar.

Tanklar, ‘klasik darbe’ sembolüdür. Sömürgeciliğin sembolü de okyanuslar aşan dev gemilerdi. Evet, ‘klasik darbe’ zor olsa da ‘yeni nesil’ darbeler mümkün. Darbeler bir yönüyle depreme benzerler. Fay hattında iseniz hep hazırlıklı olmanız gerekir. Biz, hem deprem bölgesindeyiz, hem darbe bölgesindeyiz. İkisinden de zarar görmemenin yolu ‘güçlü’ olmaktır. Sarsıntılarla yıkılmayacak güçlü yapılarımız olmalı. Siyasi ve diplomatik fay hatlarımızda hızlı iyileştirmeler yapmalıyız. Böylece güçlü millet, güçlü ekonomi, güçlü eğitim, güçlü adalet, güçlü birey inşa ederiz.

Bir de ‘yeni nesil darbe’ üzerine çalışmalıyız. ‘Yeni nesil darbe’ için sorumuz şu olsun: Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada kaos, iç savaş, kutuplaşma yapmak isteyen coğrafyamızın ortak düşmanları bu amaçlarına ulaşmak için hangi mekanizmaları, gerilimleri, stratejileri, mecraları kullanırlar? İnşallah daha güzel yıllarımız olacak.