TANJU GÜRSU'YU ÖZLEYECEĞİZ...

Osman ATAMAN 09 Haz 2016

Osman ATAMAN
Tüm Yazıları
Trabzon'dan İstanbul'a, ilkokul sonrası hazırlık sınıfından başlayarak Saint Joseph eğitimi için gelmiştim. Yıl 1977 . Dedem ve anneannem o zamanlar Beyazıt'ta oturmaktaydı.

Trabzon’dan İstanbul’a, ilkokul sonrası hazırlık sınıfından başlayarak  Saint Joseph eğitimi için gelmiştim. Yıl 1977 . Dedem ve anneannem o zamanlar Beyazıt’ta oturmaktaydı. Okula gitmem daha rahat olsun diye babam Moda’da bir daire buldu. Emlakçı (Şükrü) ile sohbet ederlerken ortak tanıdıkları çıktı: Tanju Gürsu. İsminin hafızamda kaldığı ilk an odur. Atapark’lıydım. Trabzon Merkezinde, babama duyulan siyasi husumetin yol açtığı olaylar neticesinde İmaret Hamamı da içeren bir  büyük toprak ailemin mülkiyetinden çıktı. O topraktaki evimizden yürüyerek geçip gittiğim Zağnos Köprüsü sonrası, Abdullah Sarı’nın Otağ Kitabevi’ni geçer, Okan Parmak’ın babasının tuhafiye dükkanından sağa döner, Osman Orhal’ın, Süleyman Atasoy’un evlerinden geçer Gazipaşa İlkokulu’na ulaşırdım. Dönüşümüz şenlikli olurdu. Zira rahmetli Niyazi Bozoğlu’nun odun deposunun önünde çocuklar toplanır top oynardık. Topumuz arada duvarı aşar bir bahçeye kaçardı. Endişelenirdik. Zira, Mehmet Memişyazıcı’nın amcası (rahmetli) Aykut ağabey topumuzu kesmekle korkuturdu bizi her defasında ancak yine de affederdi. İşte o topumuzun kaçtığı ev Tanju Gürsu’nun kayınvalidesinin evi idi. Aykut ağabey de Ayla Gürsu’nun kardeşi. Mehmet Memişyazıcı’nın yeğen olması bile korkumuzu kısmen azaltırdı.

İstanbul’a annem de geldi. Evimiz Şişli’de idi. O’nun da çocukluk, mahalle arkadaşı Ayla teyze Nişantaşı’nda oturuyordu. Düzenli görüşmeleri başladı. Tanju Gürsu artık daha yakın bir isim olmuştu bana. Kerem ile tanıştık. Hatta Trabzon’da karşılaştığımızda çok aşırı şakalar bile yapacak hukuka ulaştık. Babası gibi hem yakışıklı, hem de hoşgörülü idi. Emre kardeşim Atila ile akrandı. Bu kadar yakındık ama ben Tanju (amca, ağabey – ne diyeceğimi bilemedim; ağabey derdim yüzüne) Gürsu ile ancak 1990’larda tanıştım.

Annem aradı; seni Tanju arayacakmış telefonunu verdim dedi. Aradı. Beyoğlu’nda – sanırım – SESAM (Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği) buluştuk. Trabzonspor için televizyon ve radyo kurmak istiyordu. Konuştuk. Konunun bir çok yerini benden iyi biliyordu. Nedense olmadı. Ben de zaten bu tür yayınların ticareten kolay olmadığını ısrarla söylemiştim.

1998 yılında Trabzonsporlular Mehmet Ali Yılmaz’dan bunalmışlardı. Fakat kimse de ortaya çıkıp aday olmuyordu. Ocak 1998’de o zamanların Özgür Hotel’inin  Roof’unda, Tanju Gürsu, Şamil Ekinci, Ahmet Celal Ataman, Muhittin Öztürk, Dr.Rüştü Araz gibi kişilerin olduğu yaklaşık 15 kişilik bir ‘eşraf sofrasında’ önce Şamil Ekinci’ye, sonra Ahmet Celal Ataman’a ‘aday ol’ baskısı yapıldı. Oradaydım. Uygun bulmadılar. Tanju ağabey olabilecek durumdaydı. O’nu da olmamaya ikna ettiler.

İstanbul’daydık. Bu kez ben aradım. Bir cumartesi Nişantaşı’ndan aldım, işyerim Radyo Merkezi’ne gittik. Türkiye’nin en büyük radyo grubuydu. O günlerde Zihni Cinan’ın kurduğu Karadeniz FM’in de yarısını satın almıştım. Amacım Tanju ağabey’i Yönetim Kurulu Başkanı yapmaktı. Kabul etti. Sonra o radyoda yönetim yapısını düzenleyemedik. Konu sonuçlanmadı. Tuhaf bir şekilde bir kez bir hafta içinde 7 kez karşılaştık. Artık duruma gülüyorduk. Bari ayrılmayalım nasılsa yine karşılaşacağız diye espriler yaptık.

Tanju ağabey yakışıklı bir adamdı. Ve adamdı. Ve dosttu. Pek tabii bu güzellikleri bugün ardından çok kırık ve gerçekten içten ağlayan insan bıraktı. Alzheimer zaten yakışmamıştı O’na, bu gidiş ise hiç. Büyük bir memleketsever, büyük bir Trabzonlu, büyük bir Trabzonsporlu idi. Bu kimliği çok güçlü ve canlı tuttu. Ne dejenere oldu, ne de kendini unutarak entegre. Bizi Almanya’da ‘satan’ Türkler ortada iken, İstanbul’da daima ‘bize her yer Trabzon’ diyen, ‘futbolcu kaçırdık, kavga ettik ama şike yapmadık’ diyen bir yüreğin değeri daha da keskin anlaşılır. O’nu mutlaka başta Ayla, Kerem ve Emre Gürsu özleyecek. Ama O unutulmayacaktır. Trabzon Büyükşehir Belediyesi iyi bir caddeye Tanju Gürsu adını vermeli, Trabzonspor’da adını bir yerde mutlaka yaşatmalıdır. Seni hep ve çok özleyeceğiz…