​SÖZ MECLİSTEN İÇERİ...

Adnan KARAKAŞ 20 Nis 2017

Adnan KARAKAŞ
Tüm Yazıları
Söz ağızdan bir kere çıkar.

Söz ağızdan bir kere çıkar. Söylersin altında kalırsın. Söylersin üste çıkarsın. Bu yüzden enine boyuna düşünerek konuşacaksın. Yan anlamlarını, satır aralarını hesaba katarak. Hedef tahtasına attığın ok misali her sözün 12'yi tutacak. En azından 10 ile 12 arasındaki daireye saplanacak. O dairenin dışına çıktı mı, ifadeler her tür yoruma açık hale gelir. Yoruma açık olması demek, bir yönüyle istismara açık olması demektir. Söz gümüşse sükûtun altın olduğu nokta tam da burasıdır.

İnsanlık tarihi bize şunu göstermiştir: İnsan gümüşe akın eder, altının değerli oluşu bile bu eğilimi değiştirmez, değiştirmemiştir. Konuşmak insani bir eylemdir çünkü. Bununla birlikte değerli olanı tanıma hususunda insanın pek mahir olmadığı gerçeği de -pekâlâ- ontolojik bir mesele olarak düşünülebilir. Mesele konuşmak veya susmak arasında bir tercih değil. Konuşacaksın ama neyi, ne kadar ve de nasıl? Sözlerin Habil'i mi, yoksa Kabil'i mi güçlendirecek?

İlgilisine şöyle bir tez önerim var: Kendini ifade edemediği veya yanlış ifade ettiği için, misal, son bir yıl içinde kaç sosyolojik vaka yaşandı, nasıl sonuçlandı? Mesela kadına yönelik şiddette kendini ifade edememenin veya yanlış ifade etmenin payı ne kadardır? Kan davalarında, namus cinayetlerinde vs.

Evet, söz ağızdan bir kere çıkar ve sahibini bağlar. Yargı herkes için geçerlidir. Ama etkili makamlarda bulunan, temsil vasfına sahip kimseleri daha çok bağlar. Sözün ağırlığını taşıyamayacaksan temsil makamında bulunmayacaksın. Bulunuyorsan şayet, ona göre düşünecek, ona göre söyleyeceksin.

Referandumla birlikte yapılan kimi açıklamalar, konuşmalar, söylevler bu topraklar için dinamitten farksız. Evet, zor bir coğrafyada bulunmamız, çevremiz saran yangın, bundan bağımsız düşünülemeyecek dünyadaki gerilimler ve kırılmalar... 150 yıllık parantezin kapanıyor olmasından kaynaklanan fay hatlarındaki hareketlenmeler... Bu kompozisyonun neden olduğu, olacağı büyük sıkıntıların ağırlığı hepimizin sırtında. Şunu demek istiyorum: Temsil makamında bulunanlar, biz sıradan insanlardan daha çok şey bilir, yükleri de bizlerle kıyaslanmayacak derecede daha ağırdır. Evet,  dert söyletir. Söyle ama "birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde" kalıbını kullanmayı gerektirmeyecek bir rikkatle söyle. Çünkü birlik ve beraberlik söylemi kullanıla kullanıla içi boşalmış, etki gücü kalmamış bir söylem. Çünkü birlik ve beraberlik söylemi çoğu zaman birlik ve beraberlik anlamına gelmiyor. İronisi bile insanı katıla katıla gülmekle hüngür hüngür ağlamak arasında bir arafta bırakan resmi, işaret ettiği olumlu anlamla kıyaslandığında kat be kat katı bir kalıp. Dolayısıyla birlik ve beraberliği sekteye uğratma ihtimali olan söylemleri terk etmek, yerine daha samimi, daha yumuşak, derinlikli, özümsetici ve daha etkileyici tutum, politika ve söylemlerle hareket etmek bir zorunluluk artık…   

Temsil makamında bulunan her siyasetçi, her STK, her kurum veya kuruluş bu uyarıların kapsam alanındadır. Parti, ideoloji, aidiyet ayırımı olmaksızın gazeteciler, yazarlar, sanatçılar, kamuya mal olmuş; sözünün halkta karşılık bulduğu herkes de bu kapsamdadır. 

Söz meclisten içeridedir… meclisteki içtenliktedir… İçten

liktir bizi biz yapan. Burada tutan ve tutacak olan…