SN.AVCI'YA BİR SORU

Refik ERDURAN 25 May 2016

Refik ERDURAN
Tüm Yazıları
Atıcılıkta "12'den vurmak" deyimi vardır. Nişan tahtasındaki yuvarlakların göbeğindeki küçük daireyi tutturursanız 12 puan alırsınız. Nadir olaydır.

Yeni Başbakanımız iyi nişancı galiba.

Atıcılıkta “12’den vurmak” deyimi vardır. Nişan tahtasındaki yuvarlakların göbeğindeki küçük daireyi tutturursanız 12 puan alırsınız. Nadir olaydır. Yeni bakanların hepsini tanımadığım için kabinenin tümünü değerlendiremem. Ama görevlendirmelerden biri için “tam 12’den vuruş” diyebilirim rahatça. 

İsim: Nabi Avcı. Millî Eğitim Bakanı idi. Kültür ve Turizm’e kaydırıldı. Turizm bir yana (ondan çakmam). Ama Kültür için daha uygun kişi Türkiye’de değil, dünyada zor bulunur.

Neden?

Kültürün esası insanlararası ilişkilerdir. “Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa” demişler ya. Kültür kişilerin konuşa konuşa, anlaşa anlaşa, elbirliğiyle kurdukları değerler birikimidir. Yani iletişimle oluşur. Nabi Bey’in uzmanlık alanı ne? İletişim. Doktorası İletişim Bilimleri alanında. Üniversitelerde iletişim felsefesi ve iletim sosyolojisi üstüne dersler verdi. UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Başkanlığı yaparken birçok iletişim sorununu çözdü. Uzmanlığını yurt dışında da değerlendirerek Brezilya-Türkiye, Kanada-Türkiye, Almanya-Türkiye dostluk gruplarını yönetti.

“Formasyon” iyi ama, yetmez. Birikimin uygun kişilikle birleşerek değerlendirilmesi gerekir. İşte orada benim bilgim kesin. Nabi Bey kadim mi kadim dostumdur. Kendisini uzun yıllar boyunca “Böyle bilge de var mı?” diye merakla izledim. Varmış. İnanılmaz derecede olgun, sakin, hoşgörülü bir insandır yeni Kültür Bakanımız. Bugün geçin karşısına, “Sizi bakanlığa layık görmüyorum” deyin. Defol diye bağırarak güvenlik çağırmaz. Gülümser; “Buyurun oturun da anlatın bakayım niçin öyle düşündüğünüzü” der. Gününüz Türkiye’sinde en ihtiyaç duyulan özellik bu. Anlaşma bir yana, konuşamıyoruz. Bakanımızın uzmanlığı, kişiliği ve üstlendiği kültür uğraşları sayesinde iletişim kurma yeteneğimizi biraz geliştirebilirsek büyük başarı olur.

Onu böyle anlattım diye sakın efendilikten felç olmuş biri sanmayın. Düşünce kadar eylem ustası da olduğunu Millî Eğitim’de kanıtladı. Şimdi yeni görevinin ilk günlerinde kendisini bir başka test bekliyor.  30 Mart günü buradan o zamanki Kültür Bakanımıza seslenerek kendisine bağlı bir genel müdürün bana “Tayyip’i kafaya aldım, artık sırtım yere gelmez” dediğini bildirmiş, ayrıca sanatçı geçinen bir edepsizin internette yazdığını kurum içindeki müzmin düzeysizliğe örnek diye duyurmuştum (yine özür dileyerek):

 “İktidarı yerinde tutmak için ölmeye şehitlik değil, bok yoluna Niyazi olmak denir.”   Şunu demek istedi, bunu demek istedi diye tevil etmeye çalışanlar oldu. Hiçbir tatlıya bağlama cambazlığını kabul edemiyorum. Neden ne olursa olsun, “şehit” kelimesiyle o sözcük aynı cümlede bir araya gelemez.

Öyle değil mi, sayın Avcı?