MARKAR ESEYAN BAKAN OLMALI...

Osman ATAMAN 07 Haz 2016

Osman ATAMAN
Tüm Yazıları
Osmanlı İmparatorluğu'nu 'sonuna' getiren olaylar 'malum 'ziyaret(ler) ve 'talep' sonrasında çorap söküğü gibi gelişmeye başladı.

Osmanlı İmparatorluğu’nu ‘sonuna’  getiren olaylar ‘malum ‘ziyaret(ler) ve ‘talep’ sonrasında çorap söküğü gibi gelişmeye başladı. Talep edenlere,  Abdülhamit Han tarafından; ‘Devlet-i Aliye’min satılık tek bir karış toprağı yoktur‘ sözü 19 Mayıs 1901 günü söylenmiştir. ( 1 ) Oysa zaten bundan az önce 1878’de Rus – Osmanlı ‘93 Harbi‘ ve Ayestafanos Antlaşması zeminindeki durumdan faydalanan İngiltere Başbakanı Benjamin d’İsraeli, Kıbrıs’ı ‘kiralamıştı‘. İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya, İtalya  farklı kollardan ‘pay‘ peşinde koşmakta, ‘taktik‘ geliştirmekte idi. Dün ile bugün aynıdır.

İşte, Sultan Abdülhamit’in  Yıldız Hamidiye Camii’nde bir Cuma çıkışında Ermeni terörist tarafından ‘başarısız‘ suikasta maruz kalması 1905’tedir. Padişah, teröristi affetmiştir. Kaşınan, Ermeni konusu, farklı mihraklarca bu tarihten itibaren alenileşmiş, derinleşmiştir. 1905 – 1915 süreci başlamış, ‘Kızıl Sultan‘ markası üretilmiş, Osmanlı ve Han ‘kirletilmeye‘ çalışılmıştır.

Bugün dahi küresel algı operasyonlarını yöneten ve kısmen ya da tamamen işbirliği yaptıkları kaşıyanların kimliği ve amaçları örtbas edilmektedir. Osmanlı’nın ‘bitiriliş‘ sürecindeki ‘Büyük Ermenistan‘ kurma amacındaki Taşnak ve Hınçak’lar ile günümüzde halen ‘radikal milliyetçi‘ olarak yaşayan, Ermenistan Cumhuriyeti ve güçlü Diasporanın ‘derin çekirdeğini‘ oluşturan, hoşgörü ve uzlaşmaya kapalı Taşnaksütün Teşkilatı konu dahi edilmemektedir.

Türkiye’nin yakın tarihte, rahmetli Turgut Özal’ın cenazesine katılan, ‘yönlendirildiği‘ rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş ile ‘sıcak‘ temas kuran, Taşnak Partisini kapatma cesaretini gösteren Ermenistan 1. Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan’ı ‘desteksiz‘  bırakması tarihi ve affedilmez bir hatadır.

Türkiye’nin tarihi, toprakları ve vizyonuyla ‘meselesi‘ olan, olacak ülkelerin, gizli servislerin, yapıların bulunması normaldir, gerçektir. Öyle olmasaydı Agop Agopyan liderliğindeki Asala ‘susturulduğu‘ güne kadar 1975’ten itibaren 21 ülkenin 38 kentinde 42 Türk diplomatı şehit eder miydi ? ( 2 ) 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TİM konuşmasında ; ..Ülkemde 100 bine yakın Ermeni var. Bunların yarıya yakını bizim vatandaşımızdır. Ülkemizde yaşıyorlar, burada çalışıyorlar ama bir de bizim vatandaşımız olmayan bir o kadar da Ermeni var. Biz eğer bu noktada böyle bir hassasiyeti gözetmemiş olsak   bizim vatandaşımız olmayan Ermenileri biz niye ülkemizde tutalım?  Avrupalıların yaptığı gibi biz de onları Ermenistan'a göndeririz. Yaparız bunu. Mültecileri Avrupa alıyor mu kapısından içeri? Neler yaptıklarını görüyoruz değil mi? Ama Türkiye şu anda 3 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bizim aramızda bu fark var. ‘Sözünü dahi çarpıtanlara rastladım.        ( 3 ) Ermenistan vatandaşlarına iş – ekmek veren ve bunu içselleşmiş bir tavır olarak ‘yapmaktan vazgeçmeyeceğini‘ söyleyen birinin ‘soykırım‘ kararı sonrası tepki cümlesi içindeki ifadesi nasıl da çarpıtılabiliyor ?

Bu çarpıtmayı yapan Agos Gazetesi’nin kurucusu Hırant Dink, Türkiye Cumhuriyeti’nin çelikten bir koruma zırhı içinde ‘yaşatması‘ gereken değerli bir barışseverdi. O’nu katledenlerin arka planda ‘belirsizleştirilen’ gerçek azmettiricileri  tıpkı Polonyalı Papa’yı vuran Ağca’nın  ‘patronları‘ gibi görünenden başkaları idi muhtemelen.

Türkçemizdeki kırıcı, aşağılayıcı bazı deyim ve sözlerin de toplum hafızası ve kullanımından mutlaka çıkartılması şarttır. Biz bunu söylerken Alman Parlamentosu karardaki tehcir ve sözde soykırımı ülkede okul kitaplarına sokmak için ifadeler kullanmaktadır. Bu nasıl bir kin tohumu olacaktır, ölçülemez bile..

Bugün Osmanlı İmparatorluğu sonrasında T.B.M.M’nde ilk kez 3 Ermeni kökenli milletvekilimiz var. 79 milyon nüfustan hesaplarsak her 143.636 kişiye bir milletvekili düşmektedir. Ermeni azınlığımızın temsil oranı toplam  nüfuslarına kıyasladığımızda 860.909 kişilik bir temsil gücündedir. Bu açıdan T.B.M.M.’nin ‘eli güçlüdür‘. Bu farklı bir imkandır.

Ak Parti İstanbul milletvekili ve derinlikli bir kişilik olarak görünen Markar Eseyan’ın ‘İnsan Hakları, azınlıklar, sözde soykırım, diplomatik bilgi kirlilikleri arındırma‘ konularında görevli bir Bakanlık konumuna getirilmesinin faydalar doğuracağını düşünüyorum.

Türkiye , bütün felaket muhataplarına kucak açan, ‘Tanrı misafiri’ni kapı dışarı etmeyen, alicenap geçmişi ve bugünü ile soysuzca yapılan bütün saldırıları bertaraf edecektir.

O kudret  damarlarımızda fazlasıyla vardır.

( 1 ) Şalom Gazetesi – Selim Aviyente geniş bir çerçevede konu ve komplo teorilerinin kaynaklarını ele almaktadır.

( 2 ) Roma Büyükelçiliği’nde 2.katip olan ve saldırıya uğrayan Gökberk Ergenekon Asala militanını yaralayabilmiş tek Türk diplomatıdır.

( 3 ) Agos Gazetesi başlığı : ‘ Erdoğan yine Ermenistanlıları tehdit etti, geri   göndeririz ‘‘