HECA'YA AĞIT

Refik ERDURAN 01 Haz 2016

Refik ERDURAN
Tüm Yazıları
Yönetici olmaktan ödüm kopar. Çünkü yöneticilik karar vermeyi gerektirir. O da insanın başını derde sokar. Etik kaygıları mesele yapmıyorsanız, kurnazlığınız da açık vermeden saman altından su yürütmeye yetiyorsa, sorun yok. Yöneticiliği…

Yönetici olmaktan ödüm kopar. Çünkü yöneticilik karar vermeyi gerektirir. O da insanın başını derde sokar. Etik kaygıları mesele yapmıyorsanız, kurnazlığınız da açık vermeden saman altından su yürütmeye yetiyorsa, sorun yok. Yöneticiliği hinoğlu hince yürütür, arada ihya da olabilirsiniz. Ama insan kafası ve ruhu öyle karmaşık, hayat öyle “iki ucu kirli değnek” sürprizlerle dolu ki, en kaşarlanmış vicdanlı kişiyi bile manen çıkmaza sokabiliyor. Amerika’daki bir hayvanat bahçesi müdürünün başına öyle bir şey geldi geçen hafta. Bayram günü olduğu için çok kalabalıkmış orası. Genç bir çift dört yaşındaki acar oğullarını gözden kaybetmemekte zorlanıyorlarmış. Yumurcak bir ara başını alıp sıvışmış, goril seyrine gitmiş.

Çevresi hızlı akıntılı su dolu hendekler, göbeği yuvaların bulunduğu kayalıklarla kaplı bir adaymış o bölüm. Hayvanların başı da sevimliliği ile ülkeye ün salmış, 17 yaşında bir erkek gorilmiş. Adını televizyonda duydum ama unuttum. Hecaguba gibi bir şey. Afacan oğlan kenardan sarkarak ona gülerken başı ağır gelince kaymış, suların içine yuvarlanmış. Heca anında yetişip çocuğu kucağına almış. Saldırgan bir hali yokmuş ama görenler dehşete kapılmışlar. Çığlıklar, feryat, figan… Ortalık facia mahalline dönmüş. Olay yerine yetişen müdür bakmış ki iki seçenekten fazlası yok. Hayvanı ya uyuşturucu mermiyle yarı bayıltarak “etkisiz hale” getirtecek, ya da normal mermiyle vurup öldürtecek. İkinci şıkkı seçmiş.

Oğlan hastaneye kaldırılmış. Kemik kırıkları var ama goril saldırısından değil, dört metrelik düşmekten. Yani olayın sonu mutlu, herkes sevinçli. Heca hariç. O goril cennetinde. Bir de müdürün başı dertte. Hayvanları koruma derneklerinin, basının büyük bölümünün, hatta resmî görevlilerden çoğunun suçlama hedefi oldu. “Niçin hayvancağızı uyuşturmadın da öldürttün?” diye yakasına yapışan yapışana. Oysa yanıtı basit. “Vurulan hayvanın uyuşması uzun sürebiliyor. Hecaguba çocukla oynuyor, başını suya sokup çıkarıyordu. Boğulabilirdi oğlan. Yahut onun altında kalıp ezilebilirdi. Benim görevim insanların canını korumak.”

Haklı bence. Gorili vurdurmasaydı da çocuk ölseydi? Şimdi onu suçlayanların neler diyeceklerini düşünün: “Sen ne biçim müdürsün? Niçin hayvanı etkisiz hale getirip yavrucağı kurtarmadın?” Benzeri olaylar milyon kat fazla çapta da yaşanıyor. İki Japon kentine iki atom bombası atıp yüz binlerce can alan Amerikalı yöneticiler de aynı gerekçeyle savunmuşlardı kendilerini:

 “Bunu yapmasak savaş sürer, çok daha fazla insan ölürdü.”

O teze pek aklım yatmıyor. Amaç bombanın gücünü gösterip Japonları korkutmak idiyse, onun okyanusa atılmasıyla da yapılabilirdi bu. En iyisi, insanlar ahmaklık etmesinler de, öyle kararlar gerektiren durumlar oluşmasın. Savaşlar çıkmasın. Hayvanat bahçelerinde goril adalarının çevresine çocukların aşamayacağı biçimde korkuluklar yapılsın da, Heca’lar Niyazi olmasın.