DEĞİŞEN VE FARKLILAŞAN BİZİ ANLAMAK

Erol ERDOĞAN 28 Ağu 2016

Erol ERDOĞAN
Tüm Yazıları
Şeytan en büyük ihanetleri gülümseyerek yapar. Düşmanın gülümsemesi ile dostun gülümsemesi farklıdır; ayırt etmek için bilgi ve feraset gerekir.

Şeytan en büyük ihanetleri gülümseyerek yapar. Düşmanın gülümsemesi ile dostun gülümsemesi farklıdır; ayırt etmek için bilgi ve feraset gerekir. Bu günlerde, bazı emperyalist ülkelerin yüzümüze çok gülümsemesi karşısında rehavete kapılmayı aklımızın ucundan geçirmemeli, aksine tedbirimizi arttırmalı ve çoklu stratejilerle ilerlemeliyiz. Unutmayalım ki, diplomasi zorlu bir satrançtır.

Neden böyle bir giriş yaptım? 15 Temmuz, hem kendisinden önceki yıllardan gelen değişim sürecinin kendini ortaya koyması hem bundan sonraki yılların değişim aktörü olma potansiyeli bakımından önemli. 15 Temmuz çok güçlü bir dönüm noktasıdır. O gecede geçmiş yılların etkisi olmakla birlikte 15 Temmuz başlı başına aktör olma özelliğine sahip. 15 Temmuz’un değiştirici atmosferinden hem millet olarak kendimiz hem siyasi-sosyal yapılarımız etkilenecek hem de komşularımız dâhil tüm küresel ilişkilerimiz etkilenecek. İşte tam bu aşamada bize düşen görev, her alandaki değişimi takip etmek, öngörmek, yorumlamak, plan yapmaktır. Değişimi anlamak ve olabildiğince yönetmek bizi bölgesel aktör yapacak, dünya çapında güçlendirecektir. Bu aynı zamanda savunma pozisyonundan çıkıp oyun kurucu olmak anlamına geliyor. “Başarır mıyız?” diye sorarsanız “Elbette ama çalışmalıyız” derim.

Türkiye’ye bakış değişecek. Örneğin Türkiye’nin Rusya, ABD, İran, Mısır ilişkileri, 15 Temmuz öncesine nazaran şimdi çok daha hızlı değişim sürecine girdi. AB ülkelerinin Türkiye’ye bakışlarında değişiklikler var. Arap ülkelerinin bakışlarında değişimler göze çarpıyor. Finans-ekonomi, medya, diplomasi alanlarında dünya çapındaki tüm aktörler 15 Temmuz gecesi ortaya çıkan ‘Farklı Türkiye’ olgusunu anlamaya ve ona göre yol haritası belirlemeye çalışıyorlar. Bu yol haritalarının bazısı dostça, bazısı düşmanca olacak. Biz, bu değişimin farkında olarak ve değişimi anlayarak çoklu stratejilerle yolumuzda ilerlemeliyiz.

Türkiye 15 Temmuz’da nasıl değişti? 15 Temmuz’da Türkiye, sadece işgalci terörist darbe girişimini durdurmadı aynı zamanda son 20-30 yıllık bazı değişim çabalarını da (sivilleşme, özgüven, birlik arzusu, siyasete yön verme) tüm çıplaklığı ile inkişaf ettirdi. Bu inkişaf, bundan sonraki değişimin de aktörü olacak güçlü unsurlar barındırıyor.

İDV-İstanbul Düşünce Vakfı Başkanı Dr. İbrahim Erbay tarafından geçtiğimiz günlerde açıklanan “15 Temmuz’da Nasıl Değiştik?” başlıklı ankete dayalı araştırma ‘değişim’ noktasında çok fazla veri sunuyor. İDV tarafından ARGETUS’a yaptırılan bu önemli çalışmanın danışmanlığını yaptığım için her sonucu farklı yönleriyle analiz etme imkânım oldu. İnsanların darbeye direnmek için hangi saatte, hangi niyet ve hangi uyarıcı duygu ile sokağa çıktıkları... Darbenin arkasında hangi unsurları gördükleri… Darbe başarılı olsaydı nasıl bir ülkede yaşamak zorunda kalacaklarına dair tahminleri… Bundan sonra alınması gereken tedbirler… Türkiye’nin ABD-AB ile ilişkilerinin nasıl olması gerektiği… Ordunun bundan sonra nasıl bir reforma uğraması gerektiği…  Recep Tayyip Erdoğan ve Binali Yıldırım Bey’in darbe öncesi ve sonrası algılanışları… Bunlar gibi onlarca sorunun cevabı var. İDV’nin anketini ve 15 Temmuz’u anlamaya dönük yapılmış tüm anket ve araştırmaları özellikle devlet yöneticilerimiz okumalı.