BİR ÇOCUK YARATIR DÜNYA DEĞİŞİR

Emel HOCA 23 Nis 2016

Emel HOCA
Tüm Yazıları
Günlerden 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Bugünün küçükleri yarının büyükleri ve geleceğimizin mimarlarına armağan edilen çok anlamlı bir gün.

Günlerden 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Bugünün küçükleri yarının büyükleri ve geleceğimizin mimarlarına armağan edilen çok anlamlı bir gün. Kendi değişim dönüşüm sürecimde en çok işime yarayan mottolarımdan biri Konfüçyus’un, karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak bakış açısıdır. Çocukluğumda bir çoğumuz gibi bazı yanlış tutum ve uygulamalardan muzdarip, ebeveynlerini çokça eleştiren biri olarak buna devam etmenin hiç bir faydası olmadığını, hem kendi enerjimi hem de karşımdakilerin enerjisini boşuna tüketmekten başka işe yaramadığını çok şükür ki bir süre önce idrak ettim. İdrak ettim diyorum çünkü bilmekle idrak etmek bambaşka şeyler. İdrak olunca, o konuda davranış değişikliği gerçekleşmiş oluyor ve eskiden olduğundan farklı tepkiler gösterebilir oluyoruz. Zira biliyorum deyip hala idrak etmediğim, davranışa dönüştüremediğim şeyler çokça mevcut bu hayatta. Yaptığım birebir seanslarda insanların hayatındaki ebeveyn figürlerinin önemine, pek çok insandaki farklı yansımalarına sıklıkla şahit oluyorum. Anne ve babaları çocuk yetiştirme konusunda yapılan yanlışlar için suçlamak yerine bilgilendirmek, eğitimler ve seminerler düzenlemek, benim bu konuda kendimce karanlığa mum dikme çabamın bir neticesidir. Çocuklarımızı ne kadar farkında ve bilinçli, özlerinde olan güzel şeylerden uzaklaştırmadan, özgüvenlerini zehirlemeden ya da aferin peşinde koşar hale getirmeden yetiştiriyorsak, onlara o kadar büyük iyilik yapmış oluyoruz.

Çocuklara En Güzel Armağan

Şunu akılda tutmakta yarar var diye düşünürüm hep, çocuklara verebileceğimiz en güzel armağan, onların mümkün olan en az travma ile yaşamalarına katkı sağlamak ve yaratıcılıklarını öldürmemektir. Yaratıcılık tüm çocukların doğuştan getirdiği bir özelliktir. Etrafınızdaki çocukları odağınızı bu konuya çevirerek gözlemleyin ve dikkat edin yaratıcılıkları gözlerinizi kamaştırabilir. Ve kendi çocukluğunuzu düşünün, ne kadar yaratıcıydınız. Anne babanıza etrafınızdaki insanlara arkadaşlarınıza yaptığınız şakalar  ve daha bir çok şeyi hatırlamaya çalışın. 5 yaşındayken yeğenimin eline doldurması için verdiğim şişeyi bir farklı fonksiyonlarla bazen müzik aleti olarak kullandığını, bazen yerdeki toplara vurmak için bir sopaya çevirdiğini bazen ise çivilerin üstüne vurmak için çekice dönüştürdüğüne şahit oldum. Evdeki mandalları kafasına takarak kendini helikoptere çevirmesi ve ben uçabilirim deyip koltuk tepelerinden atlaması da yüreğimi ağzıma getirmedi değil. Pil yutan bir çocuk neden yuttuğu söylendiğinde enerjim bitmişti ondan demiş. Yaratıcılığa bakar mısınız? Gerçekten ilham alınası varlıklar. Peki ne oluyor da zaten özümüzde var olan yaratıcılığı kaybediyoruz. Belki şimdi vereceğim örnekler size çok tanıdık gelecek. Çünkü bir zamanlar size yapıldılar ve sonuçlarından şu an hoşnut değilsiniz. Bazı davranışlar ise artık etrafınızdaki çocuklara sergilemediğiniz davranışlar. Belki de size yapıldığı için, doğru davranış budur deyip modelledikleriniz var aralarında. Ben itiraf ediyorum!!! Bu adımlardan bazıları hem bana yapılan hem de benim bir süre önce yaptıklarımdan bazıları. Çok şükür ve iyi ki öğrenmenin yaşı yok. Ömür boyu aslında yaşam okulunda öğrenciyiz. Hepimiz anne-baba olmamızdan bağımsız olarak; bir çocuğun ablası, ağabeyi, halası, amcası ya da komşu teyzesi yani ebeveyn figürüyüz. Çocukların ebeveyn figürleri olarak gelin şöyle bir bakalım, yaratıcılığımız nasıl ölmüş ve bugün de gelecek nesillerin yaratıcılığını öldüren bu adımlar nelermiş hem gülelim hem de üzerine düşünelim.

YARATICILIK CANAVARI 6 ADIMDA NASIL ÖLDÜRÜLÜR

1- Çocuklarınızın hayal dünyasında yaşadığını en güzel yaptıkları resimlerden anlarsınız. Renkleri kullanış biçimleri, onların yaratıcılığı ile ilgili bir çok şey söyler. Çocuklarınıza gerçekçi olmasını, hayal kurmayı bırakmasını öğütlerseniz bir hayli yaratıcılıklarını baltalamış olursunuz. Mesela resimde ağacı yeşil ve kahverengi değil de mor çizdi. Bir de etrafına kırmızı deniz kondurdu. Hemen düzeltin ve öyle olmayacağını söyleyin. Mor ağaç olmaz, deniz de zaten kırmızı olmaz. Al bakalım şu doğru renkleri, onlarla boya tekrar deyin. Hatta abartın, kalemi elinize alın ve resmi siz düzeltin. Şundan emin olun, çocuğun hayallerini çok saçma ya da yanlış bulduğunuzda, onu hayal aleminden yere yani gerçek dünyaya indirecek ve farklı bir şeyler yaratma isteğini baltalayacaksınız. 

2- Çocuğun merak duygusunu sezdiğiniz,  gördüğünüz anda köküne kibrit suyu dökün ve hemen köreltin. Albert Einstein “Önemli olan, soru sormaktan vazgeçmemektir. Bu kutsal merakı asla kaybetmemek gerekir.” demiş. Merak baş belası bir şeydir ve yaratıcılığı çok fena besler. Çocuk bir şey mi merak etti “çok meşgulüm, senin saçma sorularınla uğraşacak vaktim yok” deyip bir güzel geçiştirin ya da “sen güzel kafanı böyle şeylere yorma” diyerek, aklını kullanmamasını önerin.

3- Çocuğunuza son model bir telefon verin ya da playstation ve türevleri bilgisayar oyunları oynayabileceği teknolojinin son harikası icatları alın. Ne kadar kullanacakları ile ilgili anlaşma yapmayın ve sınır koymayın. Bırakın istediği kadar oynasın.

4- Çocuğu bir saniye bile boş bırakmayın. Sürekli aktivite peşinde koşturun. Sakın boş zamanı olmasın ki sıkılmanın ve boş vakti olmanın getirileri olan hayal gücünü kullanmasın. Böylece yaratıcılığın en önemli bileşenlerinden olan sıkılma ve boş kalma durumunu yaşamasına fırsat tanımamış olursunuz. Hayal gücünü devreye sokmasını engelleyerek özgünlüğün önünü fazla uzamadan kesersiniz.

5- Çocuğunuzun yaptığı şeyi mükemmel yapması için uğraşın. Mükemmel yaptığını düşünüyorsanız hatasız yapmışsın diyerek övgülere boğun. Hata mı yaptı, hemen azarlayın ve “bak yine dikkatsizsin, bu kadar da çok hata yapılmaz ki” deyin. Çocuk hata yapmanın kötü bir şey olduğunu bilsin ve bir daha asla hata yapmamayı öğrensin. Böylece sınırlarını bilecek, yeni şeyler denemekten vazgeçecek, çokta risk teşkil eden şeylere bulaşmayacaktır.

Ama bu yeterli değil, yaratıcılığı başka nasıl öldürebiliriz derseniz başka pek çok güzel yöntem var. Siz de biraz bu konuda kendinizi zorlayın ve yaratıcı olun.

6- Kıyaslamak bir hayli işe yarar. Çocuğu başka çocuklarla karşılaştırın. “Gördün mü Can ne güzel ders çalışıyor. Zaten Hande de bütün derslerinde 100 almış. Hakan anne babasının sözünden hiç çıkmıyor. Sense tam bir itiraz makinesi gibisin.” İtiraz etme mekanizmasını tahrip edin ve söylediklerinizle bir şekilde manipüle edin, baskı uygulayın. Yaratıcılığı köreltme konusunda çok yol kat ettirir.

Okullarda verilen eğitim de yaratıcılığın öldürülmesine katkı sağlıyorsa işte o zaman yaratıcılık canavarını öldürme işi çok daha kolaylaşır. Çok sevdiğim bir hikaye var. Okulunda resim çizen küçük bir kızın hikayesi. 6 yaşındaki kız, normalde derslere hiç dikkatini veremez, ancak resim dersinde bambaşka tavırlar sergiler. Bir gün yine bizim ufak kız iştahla resim çizerken, öğretmen çocuğun yanına yaklaşarak ne çiziyorsun diye sorar. “Tanrı’nın resmini çiziyorum” diye cevap verir küçük kız.  Öğretmen, “Ama Tanrı’nın neye benzediğini kimse bilmiyor ki.” der. Kız öğretmene bakıp, “Biraz sonra öğrenecekler” diye cevap verir. İşte bu kızın öğretmeninin yerinde olduğunuzu düşünün. Yapacağınız en iyi şey yaratıcılık canavarının kafasını gördüğünüz yerde hemen ezmeniz yani elinden kağıdı kalemi alıp bir daha böyle saçma şeyler söyleyip, düşünmemesini öğütlemek olabilir. Evet sevgili ebeveyn figürleri ülkenin geleceği ellerimizde. Benim şu anda bu yazıyı yazarken aklımdan geçen, yaratabildiğim iki seçenek var önümüzde. Birincisi, yok yaratıcı düşünceymiş, sorgulayan soran beyinlermiş durup dururken başımıza icat çıkarmayın diye bakabiliriz. İkinci seçenekte; yaratıcılık çok önemli bir şeydir, yaşamın bir çok alanında da çok gereklidir ve mutlaka geliştirilmelidir diye bakabiliriz.  Peki diyelim ki birinci bakış açısını benimsemek istiyorsunuz. Yaratıcılık neden bu kadar önemli, ne olur yani yaratıcılığı ölürse insanın, herkesin yaratıcı olmasına ihtiyaç var mı, yaratıcılık gelişmezse ne olur gerçekten diye de soruyorsunuz. Bakalım uzun vadede ne olur, yaratıcılığı gereksiz buluyorsak?

Neden Yaratıcılık?

Konuya ışık tutması için IBM tarafından Amerika'da yapılan bir araştırmanın sonuçlarını vermek isterim. "Yaratıcılık" üst düzey yöneticilerin çalışanlarında en çok değer verdiği şey olarak belirlenmiş. Çok da şaşırtıcı bir sonuç değil aslında. Neden derseniz; yaratıcılık bir kurum için büyümenin ve farklı işler ortaya çıkarmanın en önemli kaynağıdır. İşte o yaratıcı çocuklara yeni hizmetler, projeler, tasarımlar yapmak için ihtiyaç var, onlar yoksa büyüme de yok. Kısacası ne kadar yaratıcılık o kadar gelişme ve büyüme. Albert Einstein der ki; “Şans kapıyı çalmıyorsa, belki de bir kapı yoktur. Bir kapı inşa edin.” Gelin çocukların içindeki yaratıcılığı öldürmeyelim, kapıların inşaatına izin verelim. Çünkü bir çocuk yaratır, dünya değişir.

Yarının büyüklerinin bayramı kutlu, yaratıcılığı bol olsun.