Ben açıkçası tek başıma ve çok mutlu bir bayram geçirttim kendime.
Bir 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı daha kutladık.
Ben açıkçası tek başıma ve çok mutlu bir bayram geçirttim kendime.
Senelerce hiç tanımadığım insanlarla 30 Ağustos'ta beraber avaz avaz marşlar söyleyerek, elimizde bayraklarla yürüdük.
Gözgöze gelerek sevdiğimiz adamı, mavi gözlümüzü, şehitlerimizi ve vatanımızın kurtulma hikayesini, kahramanlarımızın zaferini paylaşırdık ve kutlardık.
Karar aldım.
Bundan sonra, tanıdığım insanlarla zafer bayramını kutlamayacağım.
Ne zaman hiç tanımadığım insanlarla sokakta olurum o zaman kutlayacağım.
Taş gibi suratı ile kadın ve kocası iskelede merdivenden iniyorlar.
Günaydın falan yok.
Kadın cırtlak sesi ile, dün gece ne biçim geceydi, böyle kutlama olur mu, diye homurdanıyor ve oradaki insanlar duysun diye söyleniyor.
Oradaki insanlar duyuyor ve hep beraber söylenmeye başlıyorlar.
Çok Atatürk'çüler, konuşmalarına bakılırsa mangalda kül bırakmayacak haldeler.
Siz hiçbiriniz birinizi sevmiyorsunuz. Manzaramı kapatıyorsun diye komşularınız ile kavgalısınız, ağaçların düşmanı gibi kavgalısınız.
Yarısı yan komşu, yarısı hem yan hem ön komşusu ile jandarmalık, polislik, mahkemelik.
Eeeeee.
Zafer bayramında birbirinize sarılacaksınız. Yaşa Ata'm sen yaşa, diye marşlar söyleyeceksiniz ve bu çok önemli bayramı beraber kutlayacaksınız.
Samimiyetsiz insanlar.
Bi gidin yahu..
O çok kıymetli bir adam.
Ben sevmediğim, samimiyetsiz insanlarla canım Ata'm için bir araya gelmeyeceğim ve sevdiğim adamı sizin gibi samimiyetsizler ile paylaşmayacagım.
O kadar önemli bir zafer ki, neden paylaşmayacağımı anlayacak ve hak vereceksiniz.
1922 Dumlupınar.
26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz ve Başkomutanlik Meydan Muharebesi'nin büyük mücadelesine koşuyor insanlar.
Bir yaralı asker diğerini sırtında taşıyor.
Ayaklarında çaputlar var.
Ellerinde ki mataralar var, vatanı kurtarma sevdasının alın teri ile dolu.
Ya ellerindeki silahlar.
Ve günlerden 30 Ağustos.
İş birlikçi işgal kuvvetleri ile savaşıyorlar, gözlerini kırpmadan vatan için ölüme gidiyorlar.
Atının üzerindeki mavi gözlümüz Ata'mız "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır ve o satıh vatandır".
Diyor.
Kahraman bir asker eğiliyor, toprağı öpüyor ve bir Türkiye haritası çiziyor, bütün arkadaşları da onu alnından öpüyor.
1922 yılı Dumlupınar ve günlerden 30 Ağustos.
Ve bu koca zaferi kazanıyorlar, bu toprakların tek sahibinin kim oldugunu gösteriyorlar.
Ve bu zafer Cumhuriyet'imizin kurulması için kazanılmıştır.
Hiçbir ülkenin tarihinde böyle bir zafer yoktur.
Hiçbir ülkenin bu kadar kahraman askerleri yoktur.
Ve çaresizliğin boynunu bükmediği bir milletin askerleridir.
Bu zafere ait ne kadar çok değerli fotoğraflar vardır.
Bu nedenle!.
Bu bayramı tatil olarak görenler ile,
Bu nedenle!.
Birbirine selam bile vermeyen insanlar ile,
Bu nedenle!.
Samimiyetsiz, birbirini sevmeyen ve aslında bugünün anlamını bilmeyenler ile,
Zafer Bayramı'nı beraber kutlamayacağım.
Ve.
"Dağ başını duman almış yürüyelim arkadaşlar" bölümünde sizinle yürümeyeceğim.
Hiç tanımadığım bu günün anlamını bilen insanlarla sokakta buluşacağım ve öyle kutlayacağım.
Benim zafer bayramım bana kutlu olsun.
Funda'nın aklındakiler…
... Geçen yıllarda.
İskelede, dün Yunan adası Kos'a gittik hayatım, Leros'a gittik hayatım, Patmos'a gittik hayatım, valla deniz mahsulleri çok ucuz hayatım.
Bir kalamar yedik, bir şöleeee kocaman balık yedik, mezeler falan, alkol dahil şu kadar euro ödedik.
Diye anlatIrlardI.
Çok sinirime giderdi bu insanlar.
Yahu ne mÜnasebet, bizim ülkemizde herşey var, denizi havası cennet.
Bu ne özenti.
Derdim.
Şimdi benim ülkem o kadar pahalı ki, akıl almaz paralar istiyorlar.
EH bana da diyecek tek cümle kalmadı.
Bana ne, nereye giderlerse gitsinler kıvamına geldim.
Ben ne o zaman, ne şimdi gitmem, deniz mahsulleri kovalama merakım yoktur.
EH.
Bu arada gittiğini anlatanların da nefesi kesildi ya.
Yunanistan'da üzerinde insan yaşayan 200’den fazla ada varmış.
Bu adaların müşteri kalitesi fiyatları farklı imiş.
Mesela.
Kos adası Kilyos,
Kalimnos adası Kaş,
Midilli adası Marmaris,
Fiaki adası Fethiye gibi imiş.
Yani Yunan adaları deyince çok büyük anlam, özenti halleri yüklemeyin derim.
Funda'nın aklındakiler...
.. Dolandırıcılık haberleri aldı başını gidiyor.
İstanbul'da böyle bir çete var.
Kendileri gibi suç makinasi Ayşe diye bir kadını buluyorlar.
Ayşe'nin 26 suçtan kaydı var.
Ayse'ye iş birliği teklif ediyorlar, kadına peruk takıyorlar, kuaföre götürüyorlar, makyaj yaptırıyorlar ve iş kadını D.K'ya benzetiyorlar.
Ve sahte kimlik çıkarıyorlar.
Nasıl oluyorsa.
İş kadını D. K bankalar ile görüştük irtibat numarasını kapattıyorlar.
Ayse'yi bankaya götürüyorlar, D.K'nın hesabından para çektiriyorlar.
Bankadakiler bu kadını ve dolandırıcılığı fark etmiyorlar.
Çetesi Ayşe'ye 500 bin TL para çektiyorlar.
D.K.anlıyor ve polisi arıyor.
Polisler Ayşe' yi ve çete üyesi 5 kişiyi yakalıyor.
Akıl almaz hikaye değil mi, banka görevlilerinin bir kadını tanıyamamasi ve en önemlisi sahte kimlik anlaşılmaz mı?
Sanırsın ustaca tezgahlanmış soygunları anlatan Oceans filmi.