TÜRKİYE DEĞİL AB KAYBEDER!

Ozan CEYHUN 08 Haz 2016

Ozan CEYHUN
Tüm Yazıları
Son aylarda Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik öylesine belden aşağı, ön yargıların zirve yaptığı ve düşmanca duyguların dile getirildiği saldırılar karşısında sessiz kalanlar ya da bıyık altından gülerek sevindiğini belli etmemeye çalışanlar fark etmiyor olabilirler ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları her şeyin farkında.

Son aylarda Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik öylesine belden aşağı, ön yargıların zirve yaptığı ve düşmanca duyguların dile getirildiği saldırılar karşısında sessiz kalanlar ya da bıyık altından gülerek sevindiğini belli etmemeye çalışanlar fark etmiyor olabilirler ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları her şeyin farkında. Türkiye’ye bir lütufta bulunduklarını sanan ve aslında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çoktan hak etmiş olduğu “vize muafiyetini” akıllarınca şantaj konusu yapmaya cüret eden AB ülkelerinin vasat politikacılarının aslında insanlık adına utanç konumunda olan vize uygulamasını sürdürmekte ısrar etmeleri Türkiye insanının haklı olarak “Bu mu AB’de politik ahlak?” sormalarına neden olmakta.

Hele, hele Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz cumartesi günü bir etkinlikte söyledikleri tüm Türklerin hislerine tercüman olmakta: “Ey Almanya, bak yine söylüyorum; önce Holokost'un hesabını vereceksin. Namibya'da 100 bini aşkın Namibyalıyı nasıl yok ettiniz, nasıl öldürdünüz onun da hesabını vereceksin. Siz, Türkiye'ye veya Türklere parlamentosunda kalkıp da sözde Ermeni soykırımı oylaması yapacak, varsa belki de en son ülkesiniz. Kaldı ki bizim tarihimizde bu noktada zaten bir derdimiz yok, bir sıkıntımız yok. Bizim tarihimiz, katliamlar tarihi değildir. Bizim tarihimiz, merhamet tarihidir, şefkat tarihidir. Aramızdaki fark budur.”!

Türkiye’de yaşamakta olan Türkler ve Ermeniler Almanya Federal Meclisi’nde “Ermeni Soykırımı Yalanını” onaylayanların aslında ne Ermeniler ne de geçmişte çekilen acıları umursamadıklarını çok iyi bilmekteler. Amaçlarının bu tip kararlarla Türkiye’ye zarar vermek olduğunu da Türkiye’deki ufacık çocuklar bile biliyor artık! Evet Türkiye’de yaşamakta olan insanlar AB’nin uyguladığı çifte standarttan artık iyice bıkmış durumdalar.

Kendi ülkelerinde terör saldırısı olduğunda tüm demokratik hakları rafa kaldıran AB ülkelerine AB’de tek söz söylenmezken PKK terörünün onbinlerce insanı katlettiği Türkiye’de hukuk devleti kuralları çerçevesi içinde üstelik demokratik haklar rafa kaldırılmadan teröre karşı mücadele verildiğinde utanmadan neredeyse terörü kollayan açıklamaların yapılması namuslu, dürüst ve onurlu Türkiye insanının haklı olarak midesini bulandırmakta. Fransa’da polis insan haklarını ayaklar altına alırken kayıtsız kalanların Türkiye’de polise kurşun sıkanlar karşısında hukuk devletinin vatandaşların canını ve malını korumak için tedbirler almasını “demokrasi yok ediliyor” şeklinde karalamaları tek kelimeyle “ahlaksızlık”. 

Kısacası Türkiye’ye, Türklere ve müslümanlara bunca haksızlık yapan, önyargılara dayalı çirkin iftiralarda bulunan ve attığı imzaları ya da verdiği sözleri tutmayan bir AB için Türkiye Cumhuriyeti niçin fedakarlık yapsınlar? Suriye’de hala yaşanıyor olmasında AB’nin büyük sorumluluk taşıdığı iç savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan sığınmacılar eğer Türkiye’de kalmak istiyorlarsa zaten Türk insanı onlara her türlü imkanı sunuyor. Yemeğini ve suyunu paylaşıyor.

AB ve Türkiye arasında bir anlaşma olsa da olmasa da Türkiye tüm dünyaya bir insanlık örneği vermekte zaten. Ancak bu AB için aynı şekilde söylenemez. AB ülkelerinde yaşanan tüm sıkıntılara rağmen sığınmacılar hala AB’ye gidebilmek için uğraşıyorlarsa bu Türkiye’nin derdi olmak zorunda değil. Almanya Şansölyesi Merkel ve hükümeti eğer Türkiye’den bu konuda yardım bekliyorlarsa o zaman 2 Haziran 2016 günü “Bundestag’ta” bulunmayarak değil, o gün yapılan oylamayı engelleyerek bunu kanıtlarlardı. “Türkiye’yi aptal yerine koymaları” büyük hata. Bizans oyunları ile Fatih’in torunlarını kandıramazsınız! Hem Türkiye’yi AB’de üye olarak istemeyeceksiniz hem de Türkiye sizin için sığınmacıları sınırdan geçirmeyecek! 

Hem Türklere vize vermemek için verdiğiniz sözleri bile tutmayacaksınız hem de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları sizin için ülkelerinde daha fazla sığınmacı ile varlarını, yoklarını paylaşacaklar! Türkiye’de tek bir kişi bile “Türkiye düşmanlığının bu noktaya vardığı bir AB” için parmağını bile kıpırdatmak istemiyor artık! AB yöneticilerini kutlarım. Başardınız. Türkiye haklı olarak “1 Haziran’da yürürlüğe girdiği belirtilen Geri Kabul Anlaşması’nı”, “Vize Serbestisi Diyalogu sonuca ulaşmadığı” için, “idari tedbir” koyarak uygulamaya almadı. Yani askıya aldı! Defalarca söyledik ve yazdık ama anlamak istemediler. AB’nin “Vize Serbestisi” konusunda yaptığı, “Terör yasalarını değiştirin” şantajına hak ettiği cevap verildi ve Türkiye’den AB’ye yaptırım uygulaması gündeme geldi. Eğer AB verdiği sözleri tutmazsa ve “ev ödevlerini yapmazsa” Türkiye bu anlaşmaya uymak zorunda değil. Bu konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye hükümeti vatandaşlarının tam desteğine sahip! AB, Türkiyesiz sığınmacı krizinin ne anlama geldiğini anlaşma öncesi yaşadı. Anlaşmanın ilk günlerinde Türkiye ile işbirliği yapan bir AB’nin  ne kadar rahatladığını da gördü. Şimdi top AB’de! Bu anlaşma tamamen devre dışı kalırsa Türkiye değil AB kaybeder. Sığınmacılar krizini Türkiye’ye verdiği sözleri tutmayarak tekrardan içinden çıkılmaz hale getiren AB politikacıları bu durumu önümüzdeki seçimlerde seçmenlerine nasıl anlatırlar ve ne tepkiler alırlar o da onların derdi olur. Türkiye’yi ilgilendirmez.