PERA TEMASLARI VE CİHANGİR DİPLOMASİSİ

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Vaşington temasları diye bir şey vardır. Eskiden televizyonda daha sık duyulurdu. Türkiye'den giden heyetlerin yaptığı toplantıların, gerçekleştirdiği görüşmelerin genel adıdır.

Vaşington temasları diye bir şey vardır. Eskiden televizyonda daha sık duyulurdu. Türkiye’den giden heyetlerin yaptığı toplantıların, gerçekleştirdiği görüşmelerin genel adıdır. Vaşington temaslarının dışında bir de Vaşington portakalı aslında Vaşington orijinli değildir. Kaliforniya’dır vatanı... Siyasi ikbaline merhem arayanların millet yerine Vaşington’a gitmesi gibi bir şey... THY uçağına binelim ve İstanbul’a dönelim. Bu kadar Vaşington yeter.İstanbul dediğimizde üç yer vardır: Suriçi, Pera, Üsküdar. Haydi buyurun Pera’ya...  Pera temasları diye bir şeyden bahsedeceğiz. Bakmayın eğlenceli yüzüne, Pera diplomasinin harman olduğu yerdir. Önceden, İstanbul başkentken buradaki elçilikler adeta güç merkezleriymiş. Astığı astık kestiği kestikmiş sefirlerin. Devleti yönetmeye talip olanları bile varmış. Sel gider kum kalır, isimlerini hatırlayan çıkar mı muamma...

Ankara başkent olunca buradaki elçilikler de hemen konsolosluğa dönüşüvermişler. İhtişamlı binaların içinde başlamış bir can sıkıntısı. Koridorlarda maç yapacak değiller ya, kültüre sanata vermişler kendilerini. Fransız Sarayı, Frankofon idman yurdu haline geldi. Almanlar gizli servis ve arkeoloji işleriyle öne çıktılar. ABD kütüphaneciliğe soyundu. Binalar gel zaman git zaman kendilerine yeni kimlikler buldular da konsolosların yeni meşgale bulması zor iş. İstanbul büyük şehir, yutar adamı diye korktuklarından Pera’dan dışarı adım atmaya korktular. Belki biraz Nişantaşı ama geriye kalan yerler ı-ıh... Pera, malum çok büyük değil, bir ay dolaşsanız gözünüz kapalı her yere gidebilirsiniz. Diplomatlar da burada yeni dostluklar edindi. İki tek attıktan sonra bildiği her şeyi neşe içinde konuşan kişiler, yaşadığı ülkeden nefret eden aydın sınıfı, kapitalizmden medet uman atanamamış sosyalistler, devrimden umudunu kesmemeye çalışan geçkin kadınlar, erkekler... Bunların ortasında kendilerine yepyeni bir gerçeklik kurdular.

Diplomasiyi Ankara’dakiler yaptığı için kendilerine Pera gettosunda güzel günler geçirmek kaldı. Can sıkıntısı bu, kolay geçmez. Hep yeme içmeyle de olmaz. Pera’nın az ötesindeki Cihangir’de tüm dertlere derman olan arkadaşları imdada yetişti. Gençlik günlerinde yapamadıkları eylemleri kaza etmeye niyet ettiler. Mahkeme koridorlarında selfie çektirmeyi bile denediler. Sosyal paylaşım ağlarında zaman geçirmeye başladılar. Kendi sosyal medya hesaplarıyla elçiliğinkini karıştırıp yaptıkları paylaşımlarla ufak diplomatik krizlere de yol açtıkları olmuştur ama olur öyle bazen.  Pera biraz depresiftir. Sonuç itibariyle Osmanlı’nın sona ermesi Pera’nın kendine yeni bir diplomasi aramasıyla sonuçlandı. Galata surlarının içindeki Ceneviz kolonisi yerini Cihangir klanına bıraktı. Dar çerçevede yaptıkları diplomatik okumalarda sadece kendilerini kandırmakla kalmadılar ülkelerinin de Türkiye gibi büyük bir coğrafyayı yanlış ve eksik değerlendirmesine önayak oldular. Cihangir diplomasisi denilen ucube anlayış iş bu hayal kırıklığı ve can sıkıntısının mahsulüdür. Aslında Cihangirli bir senarist için iyi bir festival filmi çıkar bundan, Eurimages fonlar, Fransız Kültür’de de prömiyeri yapılır. İzleyeni olmaz ama olsun ne önemi var, dostlar alışverişte görsün.