PARA DENEN...

Refik ERDURAN 29 Ağu 2016

Refik ERDURAN
Tüm Yazıları
Batılılar hem paraya taparlar, hem de kendilerini züğürt hissettiklerinde teselli bulmak için laf uydurmuşlardır: “Tanrı’nın para konusunda ne düşündüğünü bilmek istiyorsanız, onu kimlere verdiğine bakın.”Bizde ise züğürtler…

Batılılar hem paraya taparlar, hem de kendilerini züğürt hissettiklerinde teselli bulmak için laf uydurmuşlardır: “Tanrı’nın para konusunda ne düşündüğünü bilmek istiyorsanız, onu kimlere verdiğine bakın.”Bizde ise züğürtler “Paranın gözü kör olsun” diye beddua ederler ona. Paranın gözü olmadığına göre, bomboş laftır. Ama paraya tapma konusunda çok şükür tastamam Batılıyız artık. Aklımızda, dilimizde, gönlümüzde o var. Bir yandan da gitgide “İslamîleşmekte” olduğumuzu düşünenlerimiz çoğunlukta. Peki, İslam’da başlıca değer para mıdır?
    Garabetler diyarı yurdumuzda yıllar yılı kendini Allah’a adamış gösteren bir topluluğu bile kazıyınca altından yine o çıkıyor. Ne din yaymak, ne milliyet. Et arayan yırtıcı hayvan gibi para peşindeymişler. Konya Emniyet Müdürlüğü’nün FETÖ soruşturmalarına ilişkin bir ajans haberinde, “himmet tlantıları” ve “beddua seansları” (acaba matine mi, suare mi?) katılımcısı iş adamı M. S.’nin ifadesi vardı “Cemaatin memur sohbetine gittim. Katılanlar memur himmeti adı altında para yardımında bulundular. Sonra görevler belirlendi. Görevler genelde gazete abonesi bulmak, himmet alabileceğimiz kişileri belirlemek, kurban bağışı temin etmekti. Mütevelliler belirli miktarda para vermek zorundadır. Zaten para vermeyen kişiler mütevelli olarak görevlendirilemezler, otomatik elenirler. Mütevelli olmanın temel şartı taahhüt ettiği parayı verme veya toplamayı taahhüt ettiği paraları maksimum yüzdelerle toplamaktır. Saydınız mı, bir paragrafta “para” sözcüğü kaç kere geçiyor? Keşke ifadenin bütünü elimizde olsa da “himmet”, “taahhüt”, “bağış”, “katkı”, “maddî yardım” vesairenin de sayısını görsek. Ne demeli? Bizde din hizmetkârı geçinen toplulukların düzeni de böyleymiş, toplantıları da.
                     

Ama paragözlük salgını yüzünden karamsarlığa kapılmayın. Toplumumuzun DNA’sında paraya pula kul olmamış kişiler, dervişler, Bektaşilerin etkisi de vardır. O kadar geriye gitmeye gerek yok. Yüz otuz altı yıl önce, padişahlık zamanında, Ahmet Vefik Paşa Bursa Valisi iken, orada tiyatro yaptırdığı için kendisine kızarak durmadan para isteyen sadrazama şu telgrafı çekebildi: “Para denen bok bu vilayette yok.”