GELECEK , DEMOKRASİNİNDİR

Osman ATAMAN 28 Haz 2016

Osman ATAMAN
Tüm Yazıları
Hatırlar mısınız 29 Temmuz 2011'de bu ülkede Genel Kurmay Başkanı ve beraberinde kuvvet komutanları istifa ettiler, zamanın Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel beklemediği bir anda Genel Kurmay Başkanı oldu.

Hatırlar mısınız 29 Temmuz 2011’de bu ülkede Genel Kurmay Başkanı ve beraberinde kuvvet komutanları istifa ettiler, zamanın Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel beklemediği bir anda Genel Kurmay Başkanı oldu. İstifa eden komutanların doğum yılları esasında bir çok ipucunu içinde gizliyordu; Genel Kurmay eski Başkanı Orgeneral Sebahattin Işık Koşaner, Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur  Yiğit 1945, Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay 1947 doğumluydular. Gözlemlerime göre, 1935 ile 1945 arasında doğmuş kuşaklar nedense , Atatürk ve İnönü konusunda farkında olmadıkları bir ‘zihni bulanıklık’ içindedirler. Tarihin derinliklerinden halen tarihçilerin çıkartıp, bütün çıplaklığı ile önümüze sermeleri gereken bir çok ‘İnönü gerçeği’ mevcuttur. Bunlardan bazılarını yeri gelmişken hatırlamak şarttır;

-Başbakan İsmet İnönü 1936’da, C H P Genel Sekreteri Recep Peker’i ‘faşizmi’ incelemek üzere İtalya’ya gönderir. İnönü, Peker’in İtalya dönüşünde yazdığı ve T.B.M.M. üzerinde bir ‘Faşist Konsey’ kurulmasını da talep eden raporu imzalayıp onaylar. Cumhurbaşkanı  Mustafa Kemal Atatürk raporu, ‘Başvekil hazretleri anlaşılan yorgunluktan, önüne gelen raporları okumadan imzalıyor’ der ve kararı reddeder.

-26 Aralık 1938’de ‘Milli Şef’ unvanını alır

-11 Kasım 1942’de ‘Varlık Vergisi’ konulur. Bir çok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı (özellikle azınlık mensupları ile Museviler) Aşkale kamplarına sürülür.

Kanun’u basına kapalı yapılan C H P Grup toplantısında, dönemin Başbakan’ı Şükrü Saraçoğlu; ‘Bu Kanun aynı zamanda bir devrim kanunudur. Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir fırsat karşısındayız. Piyasamıza egemen olan yabancıları böylece ortadan kaldırarak, Türk piyasasını Türklerin eline vereceğiz.’ sözleriyle savunur.

-Sadece İnönü’nün fotoğrafının yer aldığı Türk Liraları 1942-1948 yılları arasında dolaşımda kalır ve 1953’te tedavülden kalkar.

-Ramazan aylarında camii mahyalarında ‘Var’ol İnönü’ yazıları yer alır.

Bu tür konulardan oluşacak listeyi uzatmak kolaylıkla mümkündür. İsmet İnönü’nün,  yıkıcı bir  savaştan çıkmış, kendine gelmekte, sıfırdan bir ‘Cumhuriyet’ oluşturmakta olan bir coğrafyayı, 2. Dünya Savaşı belasına bulaştırmama başarısı mutlaka takdir edilmelidir. Takdir, gerçekleri de unutmamızı ise asla sağlamamalıdır.  Üstelik, Lozan Konferansı’nın ‘başarısı’ bu tür bir değerlendirmede konu dışıdır. İsmet Paşa’nın, ‘zoraki’ demokrasiye geçişte dahi, 1946 seçimlerindeki ‘sandık darbesi’ hiç olmamış sayılsa, şehit Menderes ve Demokrat Parti önde gelenlerine hitaben; ‘Sizi ben bile kurtaramam’ demesi sonrası, 3 idamı ancak ‘mektup diplomasisi’ ile durdurma çabası, ne denli ‘samimiyete’ sığdırılabilir. İşte, ağırlıklı olarak 1935 – 1945 arasında doğmuş olan kuşaklar, asla ve asla Atatürk ile karşılaşmadılar ve kimliklerinin, kişiliklerinin temeli İnönü’lü yıllarda, saydığımız  uygulamalarla atıldı. Yaklaşımlarındaki, yer yer   ‘faşizan’, tek partici ‘devletçi elitizme’ dayalı her bakış, çocukluklarındaki bilinçaltından beslenmektedir.

Türkiye’de bugüne dek süren ‘sancı’, bu altyapının devlet bürokrasisinde işgal ettiği güçlü konumdan kaynaklanmaktaydı. İrade, nihayet ‘Cumhuriyet’in temel hedefiyle örtüşmüş, egemenlik millete geçme sürecinde ilerlemektedir. Saysanıza kuvvet komutanlarının adını ? Bilmiyorsanız …

Gelecek, demokrasinindir.