BANA DOSTUNU SÖYLE...

Osman ATAMAN 14 Tem 2016

Osman ATAMAN
Tüm Yazıları
Siyaseten görüş ileri sürmek, gayet konforlu, arkasında çok da durmak gerekmeyen bir eylemdir.

Siyaseten görüş ileri sürmek, gayet konforlu, arkasında çok da durmak gerekmeyen bir eylemdir.“Dostlarımızı arttırmalıyız!” beyanı, kulağa hoş gelen, konjonktüre uygun, tartışılmaya müsait bir olgu içeriyor. Hatta polemiğe çok elverişli ki, Ak Parti’nin içinde doğan bu söylem yine Ak Parti’nin içinde çeşitli imalara da sebep oldu.

Tabii kimin nerde durduğunu anlamak açısından da önemli oluyor bu polemik ve tartışmalar. Fakat ilk kelimemiz var ya; “siyaseten”… Siyaseten baktığımız zaman olaylara ve söylemlere, sadece skor peşinde koşan taraftar durumuna düşeriz. Çünkü işin içine siyaset girdiğinde, akıl ve mantık izne çıkabiliyor. Dostlarımızı arttırma meselesine dönelim…

Halbuki daha ilkokulda bize öğretilen bir şey vardı: Dört tarafımız düşmanlarla çevrili… Körpecik dimağlarına bu doktrin nakşedilmiş bir nesil dostlarımızı nasıl arttıracak? Bu önemli bir sorudur. Bir de ikinci boyutu var işin: 1071’de girmişsin bu coğrafyaya, girdiğin gibi silkelemişsin “haçlı” ruhunu… 1453’te de gömmüşsün tarihe… Evet, gittiğimiz yerleri sömürmemişiz, adalet götürmüşüz filan ama bu gerçeği Müslüman olan Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri bile kekeme bir şekilde söylerken, Batı’dan ve diğerlerinden geçmişin hesabını gütmemelerini beklemek ne kadar akılcıdır? Mesele dost olmaya çalışmak değil, dostane davranmaya mecbur bırakmaktır. Bu da akıl ve güçle olur. Zeytin dalı uzatma romantizmiyle değil.

İlkokulda öğretilen dört tarafımız düşmanlarla çevrili söylemini incelersek, dört tarafımız bize neden düşman olmuş acaba diye sormak gerekir. Şimdi de dostlarımızın sayısını arttıralım derken, hâlihazırda düşman addettiklerimiz kimler ve düşmanlıklarının sebepleri neler diye bakmak lazım gelmez mi? Mesela Esed ile dost olmanın bir yolu var mıdır? Veya herkesle dost olmak akıllıca bir şey midir?

Terörist cenazesine taziyeye gidenle dost olunabilir mi? Ben İran’ı savunurum, Rusya’ya aşığım diyen bir Türk siyasetçi, gerçekten Türk müdür? Dostluğuna güvenilir mi? Muhtemelen sokak jargonunda gelişen bir aforizmadır ama kulağa mantıklı gelmiyor değil: “Adam o kadar şerefsizdi ki, hiç düşmanı yoktu…” Bu dostlarımızı arttırmalıyız işi çok su kaldırır… Balıklama atlayan da bu suda boğulur… Sen dosdoğru ol da, yetecek kadar dostun elbet olur…