ASLAN MISINIZ, TEKE Mİ?

Refik ERDURAN 11 Nis 2016

Refik ERDURAN
Tüm Yazıları
Erkekliğe çok meraklıyızdır ama pek düşünmeyiz üstünde. Maçolarımız onu sertlik, dediğim dedik davranış, hiç geri adım atmamak gibi algılarlar.

                                              

Erkekliğe çok meraklıyızdır ama pek düşünmeyiz üstünde. Maçolarımız onu sertlik, dediğim dedik davranış, hiç geri adım atmamak gibi algılarlar. Ve yanılırlar.

İki teke karşılaşınca yol vermez, toslaşır. Aslanların öyle huyu  yoktur. Peki, tekeler aslanlardan “daha erkek” hayvanlar mıdır?

Ben size 54 yıl önce insanlar arasında yaşanmış bir gerçek “toslaşmama” kıssası anlatayım da  hisseyi siz çıkarın.

John F. Kennedy’nin babası ABD’nin Londra büyükelçisi iken Hitler’e karşı alttan almış olmakla ünlüydü. O yüzden kompleksi vardı oğlunun; “yumuşak” görünmekten ödü kopardı.

Kendinden önceki başkan Eisenhower’in son iktidar aylarında CIA (Amerikan derin devleti) Küba lideri Fidel Castro’yu devirmek için ada göçmenlerinden kurulu bir tugay oluşturmuştu.  John Kennedy onların saldırısına onay verdi.

Küba’nın Domuzlar Körfezi diye bilinen koyuna donanma destekli 1400 kişilik tugay çıkarma yaptı. Kurt gerilla Fidel kokuyu almış, pusu kurmuştu. Saldırganların çoğu taranarak öldürüldü ya da esir alındı.

Fiyasko Kennedy’nin karizmasını fena çizmişti. Danışmanları seçmen gözünde itibar yenilemek için gecikmeden “cesurca” bir şeyler yapmasını öğütlüyorlardı.

(Sivil odalarda askerce yiğitlenmek kolaydır. İnönü’nün İkinci Dünya Savaşına katılmamakla ulusumuzun “erkekliğini öldürmüş” olduğunu yayan salon cenkçilerimiz vardı bizim de.)

Genç başkan için efelenme fırsatı kısa sürede çıktı. Berlin ablukası yüzünden Sovyet lideri Kruşçev ile aralarında kol güreşi vardı zaten. Ruslar Küba’ya uçaksavar füze yerleştirmeye başlayınca Amerikan şahinleri adanın hemen bombalanması için tutturmuşlar, bir atom savaşını göze almak istemeyen Kennedy buna karşı çıkmış, ama alttan alır görünmemek için de televizyonda ültimatom verir gibi konuşmuştu:

“Küba’da savunma amaçlı füzelerin bulundurulmasına katlanabiliriz. Ancak, Ruslar oraya saldırı amaçlı silah taşımaya kalkarlarsa, sonuç onlar için kötü olur.”

Derken 18 Ekim 1962 sabahı önüne bir U-2 casus uçağından çekilmiş fotoğraflar getirildi. Adaya Amerika’nın her köşesini rahatça vurabilecek nükleer füzelerin yerleştirilmesine başlanmıştı!

Şahinler kamuoyu önünde sordu hemen: “Bunu denerlerse kötü olur demiştiniz. İşte deniyorlar. Ne yapacaksınız?”

Kennedy adanın ablukaya alınmasını, oraya yönelen bütün Sovyet gemilerinin durdurulmasını emretti.

Gelgelelim Atlantik’te o yönde yol almakta olan Rus şileplerini korumakla görevli denizaltılar vardı. Kaçınılmaz görünen kıyameti önlemek için Kruşçev bir son dakika çözümü önerdi: “Siz Küba’ya saldırmamaya söz verin, Türkiye’deki füzelerinizi çekin. Biz de adadakileri sökelim.”

Başkanın bütün danışmanları karşı çıktılar buna. NATO üyesi Türkiye’den füzeler çekilerek pes edilirse ittifakın genelinde güven kalmayacağı söylendi. Açıklanan kayıtlara göre Dışişleri Bakan Yardımcısı George Ball kritik toplantıda şunu söylemiş: “Alttan alacağımızı bildirirsek Türklerin siniri fena bozulur.”

Erkekliğiyle aklı arasında kalan Başkan uzun uzun düşündükten sonra insana yakışan bir cevap vermiş: “Sinirler zaten bozuk, George. Kruşçev haklı.

Gizlice anlaşıldı. Rus füzeleri Küba’dan, Amerikan füzeleri bizim doğumuzdan çekildi. Dünya iki liderin erkeklik yarışı yüzünden Niyazi olmaktan kurtuldu.