​ASIL OYUN ŞİMDİ BAŞLIYOR…

Bertan ERMAN 17 Nis 2017

Bertan ERMAN
Tüm Yazıları
Turkish Airlines Euroleague, bu sezon ilk kez 16 takımla lig usulüne göre oynandı ve 30 haftalık normal sezonun ardından Playoff'a kalan takımlar belli oldu.

Turkish Airlines Euroleague, bu sezon ilk kez 16 takımla lig usulüne göre oynandı ve 30 haftalık normal sezonun ardından Playoff’a kalan takımlar belli oldu. Euroleague’deki takımların kendi liglerinde de oynadığını düşününce, bu sezon, Avrupa’nın en büyük kupasında mücadele eden takımların ne kadar yorucu ve zor bir süreç yaşadığını anlarsınız.  

 Bizim için bu ligin en güzel yanı, sezona en çok temsilci göndererek başlamış olmamızdı. A Lisansı’na sahip Anadolu Efes ve Fenerbahçe ile birlikte, 2015-2016 Eurocup şampiyonu olan Galatasaray Odeabank ve Wildcard Vizesi alan Darüşşafaka Doğuş, Avrupa Basketbolu’nun zirvesindeki ligde, birbirinden zorlu 30 maçı geride bıraktı. Galatasaray Odeabank, istediği sinerjiyi sezon boyunca yakalamakta sıkıntı çekti ve ligi 12. sırada tamamlayarak turnuvaya veda etti. Şampiyonluğun favorilerinden Fenerbahçe, sezona iyi bir başlangıç yaptı. Ancak, son haftalarda oyuncuların sakatlık durumları ve alınan kritik mağlubiyetler, Sarı Lacivertlilerin 5. sıradan Playoff’a girmelerine ve Panathinaikos Superfoods eşleşmesinde saha avantajını rakibine kaptırmasına neden oldu. Anadolu Efes, sezonun başında endişe verici bir oyun sergiliyordu ve hayal kırıklığına doğru emin adımlarla ilerliyordu. Ancak Lacivert Beyazlılar, ilk yarının sonlarında aradığı ruhu buldu. Koraç Kupası Zaferi’nin başantrenörü Aydın Örs ve o kadronun efsane oyun kurucusu Petar Naumoski’nin formalarının emekli edilmesiyle Efes, eski ruhuna yeniden kavuşmuş gibiydi. Normal sezonun 2. yarısında sadece 5 mağlubiyet alan temsilcimiz, Playoff’a 6. sıradan girdi ve Olympiacos’un rakibi oldu. Darüşşafaka Doğuş ise, sezona daha güçlü bir oluşuma girerek başladı ve ilk 7 hafta sonunda tepelere oynayacak bir takım izlenimi veriyordu. Ancak 8. haftadaki Galatasaray Odeabank mağlubiyetiyle hafiften irtifa kaybetmeye başlayan yeşil siyahlılar, 9. sıraya kadar gerilemiş ve normal sezonun bitmesine 3 hafta kala Playoff şansını zora sokmuştu. Buna rağmen pes etmeyip oyunda kalan Daçka, son hafta maçında Kızılyıldız’ı İstanbul’da devirerek ikili averajla Playoff’un son biletini aldı ve lider Real Madrid’in rakibi oldu. Temsilcilerimizin haricindeki diğer çeyrek final serisi ise, CSKA Moskova – Baskonia eşleşmesi oldu. 

 Peki, takımlarımızın İstanbul’daki Final Four’a kalma ihtimali nedir? Rakiplerine karşı ne yapabilirler? Şimdi, temsilcilerimizin çeyrek final serilerini inceleyelim:

Panathinaikos Superfoods – Fenerbahçe

 Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, Fenerbahçe’nin tecrübeli başantrenörü Zeljko Obradovic için bu eşleşmenin farklı bir anlamı olacak. Daha önce Panathinaikos Superfoods’a 5 Euroleague zaferi kazandıran Obradovic, Plaoyff’ta ilk kez eski takımıyla karşı karşıya gelecek. Sarı Lacivertliler, İstanbul’da bu kupayı kaldıracak ilk Türk takımı olmak isterken, Yunan ekibi ise, Obradovic döneminden sonra 6 yıllık hasretini dindirmenin peşinde. İki takımın normal sezonda oynadığı karşılaşmalara bakınca, deplasmanda kazanan herhangi bir takım yok. Atina’daki maçı Panathinaikos Superfoods 81-70’lik skorla kazanırken, Atahşehir’de Fenerbahçe, rakibini 84-63 mağlup etmişti. Ancak, normal sezonun havasıyla Playoff havası aynı değil. Rekabet, azim ve mücadele ikiye katlanıyor.  

 Öte yandan, bu serinin en kritik eşleşmesi Ekpe Udoh ile Chris Singleton arasında olacak. İki uzunun da meziyetleri farklı. Singleton, dış atışlarda da isabet bulabilen bir pota altı oyuncusuyken, Ekpe Udoh savunmasıyla ön plana çıkıyor ki, normal sezonun riabund ve blok kralı olması da bunun en önemli göstergesi. Eğer Fenerbahçe, savunmada Panathinaikoslu oyuncuları mümkün mertebe içeriye doğru yönlendirip, boyalı alanda tuzak kurarsa, daha az sayı yer. Bunun haricinde, bench oyuncularından gelecek sayı katkıları, serideki maçlarda galibiyeti belirleyecek en önemli faktör olacak. Fenerbahçe’nin Atina’dan bir galibiyet çıkaracağını ve evinde de rakibine şans tanımayıp Final Four’a kalacağını düşünüyorum.

Olympiacos – Anadolu Efes

 Anadolu Efes için bu eşleşme, 2013 yılındaki çeyrek final eşleşmesinin rövanşı olarak nitelendirilebilir. 4 yıl önce serinin son maçında Final Four biletini kaçıran Efes’ten daha iyi bir kadro var bu sene. Son zamanlarda yakaladığı çıkışla da bunu gösteren Lacivert Beyazlılar, normal sezonun 29. haftasında rakibini 77-69 mağlup etmişti. Olympiacos, bu seride yine tipik Yunan Basketbolu’nu sahaya yansıtacaktır. Yavaş tempoda, doğru kararı zamanında vererek sonuca gideceklerdir. Temsilcimiz, buna karşılık tempoyu yükselterek rakibini fiziksel anlamda yıpratabilir. Her iki takımda da, oyun kurucuların serinin kaderini belirleyeceği görüşündeyim. Anadolu Efes, bu konuda Yunan ekibine karşı avantajlı… Jayson Granger, oyun kurucu özelliğinin yanında şutör kimliğiyle fark yaratabiliyor ve Coach Velimir Perasovic, gönül rahatlığıyla çift oyun kurucuyla takımını sahaya sürebiliyor. Thomas Heurtel’in hücumdaki çok yönlü oyunuyla düzeni sağlayacak olmasıyla, eski gücünde olmayan Spanoulis’e, serinin en önemli eşleşmesinde üstünlük kuracaktır. Savunmada ise Doğuş Balbay, bunaltıcı savunmasıyla Oly’nin guardlarını yıpratmak için elinden geleni yapacaktır. Olympiacos, Anadolu Efes’in yenemeyeceği bir takım değil. Ancak, temsilcimize göre bu konuda daha fazla tecrübeye sahip. Lacivert Beyazlılar, maç içinde öne geçtiği takdirde asla rehavete kapılmamalı. Anadolu Efes, 1996 ruhuyla sahaya çıkar ve gücünü ortaya koyarsa, Final Four’a kalması işten bile değil. 

Real Madrid – Darüşşafaka Doğuş

 Şüphesiz ki Darüşşafaka Doğuş, temsilcilerimiz arasında en zorlu eşleşmeye çıkacak takım. 2 sezon önce mutlu sona ulaşmış ve her sezon şampiyonluğa oynamış bir Real Madrid’e diş geçirmek hiç kolay olmayacak. Normal sezonun 23. haftasında oynanan maçta, içine Stephen Curry kaçan Sergio Llull’ü düşününce de, kafalarda pek çok soru işareti oluşuyor. İşte, bu noktada savunmanın önemi daha iyi anlaşılıyor. Bu yüzden Daçkalı oyuncuların savunmada %200’ünü ortaya koyması gerekiyor. Başta Llull olmak üzere, tüm oyunculara karşı, en doğru şekilde yakın ve bunaltıcı savunma yapılırsa, Real Madrid’i sayı ortalamasının altına çekebilir. Hücumda ise, Brad Wanamaker ve Scottie Wilbekin’in, yine sorumluluklarının bilincinde olması gerekecek. Bu iki oyun kurucuya Will Clyburn’ün verdiği destek aşikar… Lakin, böyle zorlu bir seride 3 oyuncunun yükü çekmesi yeterli olmaz. Darüşşafaka Doğuş’un, seride oynayacağı maçlarda farklı X-Factor oyuncuyu bulması şart… Ayrıca, takımın uzun forvetleri olan Luke Harangody ve Adrien Moerman’ın dış atış özelliklerinin aktifleştirilebilmesi, Daçka için çok değerli olacak. 

 Bunun dışında, Real Madrid’e karşı basketbolu sadece topla oynamıyorsunuz. Başta İspanyol oyuncuları olmak üzere tüm basketbolcular her türlü psikolojik baskıyı oluşturacaktır. Doğru ya da yanlış, her şeye itiraz edecekler. Daçkalı oyunculardan faul alabilmek için hakemlere pek çok pozisyonu abartılı bir şekilde göstermeye çalışacaklar. Bu yüzden Yeşil Siyahlılar, sadece fiziksel değil, mental anlamda da oyunda kalmalı. Ayrıca, Darüşşafaka Doğuş’un geçtiğimiz sezon Real Madrid’den transferi Marcus Slaughter, arkadaşlarına eski takımı hakkında verebileceği bilgiler ve destekleri doğrultusunda, sahaya büyük olasılıkla serinin 3. maçında dönecek olmasına karşın, saha dışında gizli kahramanı olabilir. Daçka’nın Final Four’a kalma ihtimali düşük olsa da, basketbol mucizelere gebe…

 Özet geçersek, en az bir temsilcimiz, kendi şehrinde düzenlenecek Final Four’da mücadele edecektir. Tek dileğimiz, o kupanın İstanbul’da kalması… Bileğinize kuvvet dev adamlar!