AB , DEMOKRASİ DÜŞMANI MI?

Ozan CEYHUN 30 Tem 2016

Ozan CEYHUN
Tüm Yazıları
Aşağıda size sunduğum yazının İngilizcesi bugün Daily Sabah'ta ve sabahtan beri yazıma yönelik Avrupa adına utanç verici tepkiler almaktayım.

Aşağıda size sunduğum yazının İngilizcesi bugün Daily Sabah'ta ve sabahtan beri yazıma yönelik Avrupa adına utanç verici tepkiler almaktayım. Fikir özgürlüğü ve demokrasi konusunda özürlü çevreler çok rahatsız olmuşlar. Buyrun neden rahatsız olduklarını görün: Demokrasinin kalesi olduğu iddiasında olan AB'nin Türkiye'nin yaşamak zorunda bırakıldığı 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası aldığı tavır tüm Türkiye halkı için büyük bir hayal kırıklığı oldu!

“Eğer bu AB ise ve AB tüm değerlerini ayaklar altına alarak Türkiye'de insanları katleden faşist darbecileri savunuyorsa biz bu AB'ye üye olmak istemiyoruz” diyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını çok iyi anlayabilmekteyim. 15 Temmuz 2016 gecesi Fetullah Gülen adında İslam Dini'ni istismar ederek kendi faşist rejimini kurmayı amaçlayan bir terör örgütü liderinin emrinde Türkiye'yi kana bulayan asker üniformalı teröristlerin demokrasiyi kahramanca savunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, medyası, polisi ve darbecileri desteklemeyen askerleri karşısında amaçlarına ulaşamamaları sayesinde Türkiye faşist bir rejimin altında inim, inim inlemekten kurtuldu.

Peki AB ne yaptı?

Hiç bir şey! Seyretti. Ve Türkiye insanı demokrasisini kahramanca savunduktan sonra da “demokrasi kahramanı Türkiye insanını rencide eden” açıklamalar ile kendi, kendisini “rezil etti”. Fetullah Gülen Terör Örgütü mensubu teröristler tarafından katledilmekten kıl payı kurtulan bir Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'a bir “geçmiş olsun” demeden utanmadan “faşist darbecilere iyi davranın” ya da “idam cezası Türkiye'nin AB üyeliğini engeller” tarzı “terbiyesiz” açıklamalar yapan bir AB izledik. AB üyesi ülkelerde bırakın Türkiye'de olduğu gibi tüm halkı katletmekten kaçınmayan bir faşist darbe girişimi, bir markete saldırı olsa demokratik tüm hakları askıya alan ülkeleri destekleyen AB, Türkiye'de demokratik gösteri hakkını kullanan ve silahsız bir şekilde ülkesini savunmaya çalışan insanlar uçaklar tarafından bombalandıktan, helikopterler tarafından tarandıktan ve tanklarca ezildikten sonra hala Türkiye'ye “saçma sapan” nasihatler vermeye kalkarak aslında tüm kutsal değerlerini ayaklar altına aldı.

“Karşı koyanları vurun” emri veren faşist generaller, ellerinde dürbünlü tüfeklerle vatandaşları vuran subaylar, bastıkları devlet kurumlarında yöneticilerin ellerini arkadan bağlayıp kafasına kurşun sıkan darbeciler tek tek yakalanırken ve tutuklanırken AB nedense bu faşist darbecilere sahip çıkma derdine düştü. Acaba aynısı Fransa'da, Almanya'da ya da İspanya'da olsaydı kendileri ne yapardı? Biz çok iyi biliyoruz bu sorunun cevabını. Kendi AB ülkeleri söz konusu olduğunda hemen en sert önlemleri alanlar, Türkiye söz konusu olduğunda “katiller ve demokrasi düşmanlarını” kollamaktan utanmamaktalar.

Biz bu filmi Mısır'da da gördük.

AB'de “İslam Dini'ne düşman olanlar”, “Müslümanlarla sorunlu olanlar” Mısır'da demokratik seçimle iktidara gelmiş “Müslüman bir devlet başkanının faşist bir cunta tarafından desteklenmesini” alkışlarken yüzleri kızarmadı. “Müslüman bir devlet başkanı olmasın da faşist bir cunta halkı katletsin” mantığı ile AB insan hakları alanında hiç de iddia ettiği gibi evrensel değerlere sahip çıkan bir ülkeler topluluğu olmadı. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları AB'ye güvenmiyorlar artık. AB faşist cuntacıları seyrederken ve belki de bazı AB yöneticileri “inşallah Fetullah Gülen terör örgütü Erdoğan'ı devirir” diye dua ederken biz demokrasimizi kendimiz savunduk. “Faşist darbecileri” savunan “Fetullah Gülen Terör Örgütü'nün mensuplarını AB ülkelerinde kollayan bir AB'ye de eğer bu çizgisini sürdürürse kesinlikle ihtiyacımız yok.

AB üyesi ülkelerde örneğin Almanya, Belçika ya da Hollanda'da medya “Erdoğan, halkı niçin sokağa çağırdı?” diye yazacak ve akıllarınca eleştirecek kadar alçalmış durumda. Başka ülkelerde halk sokağa çıkıp demokrasisine sahip çıktığında alkışlayan Avrupalılar, Türkiye'de tam tersi tepki verdiler. Maskeleri düştü. Hatta bazı AB ülkelerinde gazetelerde “bu darbeyi Erdoğan organize etti” diyecek kadar alçaklaşan yorumcuların yazdıklarını midemiz bulanarak okumak zorunda kaldık. 15 Temmuz 2016 gecesi Ankara'da tüm terörü yaşamış bir Avrupa Parlamentosu eski milletvekili olarak bu sözünü ettiğim yorum ve haberleri günün birinde yaşayacağımı söyleseler inanmazdım. Fetullah Gülen Terör Örgütü'nün her zaman hedefinde olan bir politikacı olarak ben bile onların 15 Temmuz'da Türkiye'ye yaşattıkları vahşetin boyutlarını düşünememiştim. AP milletvekili olduğum yıllarda da ve sonrasında da gerçek yüzlerini teşhir ettiğim için bana “ölümüne düşman” olan Fetullah Gülen Terör Örgütü'nün Almanya ya da Belçika'daki temsilcilerinin hala terör propagandası yapmalarına izin veriliyor olması çok acı.

Terör konusunda çok hassas olduğunu iddia eden AB'nin Fetullah Gülen Terör Örgütü söz konusu olduğunda hala kayıtsız kalıyor olmasını yaşadıkça 1981 yılından beri yaşamakta olduğum ve toplumsal yaşamına katkı sunduğum Avrupa'dan soğuyorum. Ve inanın yalnız değilim. Çok sayıda Türk genci AB'nin 15 Temmuz 2016 sonrası aldığı tavır karşında şoke oldu. Büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar.  Almanya'da bazı belediye başkanları kent ve kasabalarında yaşamakta olan Türkler 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası demokrasiyi ve liderleri Recep Tayyip Erdoğan'ı savunmak için sokağa çıktıklarından dolayı çok garip ve demokrasi ile çelişen işler yapmaktalar. Hangi demokraside bir belediye başkanı, Türk STK'larının başkanlarını yanına çağırıp “Recep Tayyip Erdoğan'ı desteklemenizi kabul edemeyiz. Vazgeçin” deme hakkına sahip olabilir? Bu tip insanların en demokratik haklarını engellemeye kalkan ve düşünce özgürlüklerini yasaklamaya kalkan Alman belediye başkanları mı demokrat?

İşte bu ve benzeri örnekler AB adına aslında büyük bir utançtır! Fetullah Gülen Terör Örgütü'nün üniformalı teröristlerinin uçaklarına, helikopterlerine, tanklarına, tüfeklerine karşı tavır alan Türkiye insanı artık AB'nin bu “çirkin duruşuna” çok tepkili. AB Komisyonu ya da AP “Fetullah Gülen Terör Örgütü” konusunda pasif kaldıkça ya da hatta bazı ülkelerde olduğu gibi bu teröristlere destek verdikçe Türkiye insanı “AB, demokrasi düşmanı mı?” ya da “AB, Müslümanlar söz konusu olduğunda demokratik tüm değerlerini geçersiz mi saymakta?” sorusunu soruyorsa AB'de kimse şaşırmasın! AB ve AB üyesi ülkeler hiç “Türkiye AB üyesi olamaz” şeklinde boş laflar etmesinler çünkü Türkiye insanının gözünde bu açıklamalarının “beş cent” değeri yok. AB, Türkiye'de demokrasi söz konusu olduğunda sınıfta kaldı! Gerçek bu! 1981 yılından 2007 yılına kadar bir çok farklı pozisyonda AB'de Avrupa Politikası alanında faal olan bir politikacı olarak bunu yaşamak zorunda kaldığım ve AB beni de büyük bir hayal kırıklığına uğrattığı için çok üzgünüm.