Bizden önceki kuşak olan babalarımızdan duyduğumuz bir tekerleme idi, "Ver Lefter'e yazsın deftere" diye.
TFF hafta içinde yaptığı Yönetim Kurulu Toplantısı’nda, 2018-2019 Futbol Sezonu’nun adının “Lefter KÜÇÜKANDONYADİS Futbol Sezonu” olarak belirlendiğini açıkladı. İlk kez Galatasaray Başkanı Mustafa CENGİZ tarafından dile getirildiğinde ilgi uyandıran öneri böylece kabul görmüş ve belki de gecikmiş bir vefa nişânesi olarak tarihteki yerini almış oldu.
Elefterios KÜÇÜKANDONYADİS olarak İstanbul Büyükada’da 1925 yılında başlayan hayatı altı sene önce (2012’de) Nişantaşı Amerikan Hastanesi’nde son bulurken geriye topluma mâl olmuş, futbolun zirvelerinde yer almış ve dramatik/trajik iniş çıkışlarla dolu bir hikâye bırakmıştı.
İstanbullu Rum bir ailenin evladı olarak mübadele ile Yunanistan’a gitme imkânı varken doğduğu topraklarda kalmayı tercih eden, gene Yunan Milli Futbol Takımı’nı seçmesi için o devirde ayağının altına kırmızı halılar serilmişken Türk Milli Futbol Takımı’nı seçen bir çizgisi vardı Ordinaryüs’ün. Bu tercih dolayısıyla tam dört sene askerlik yapmayı göze almıştı Lefter.
İstanbul’un Adalar ilçesinde başlayan futbol hayatında, önce iki sene Taksimspor forması giydikten sonra 1947’de Fenerbahçe’ye transfer oldu. Şöhreti çok kısa zamanda Avrupa’da da duyulunca 1951-52 sezonunu İtalya/Fiorentina’da, 1952-53 sezonunu da Fransa/Nice’de geçirdi. Tekrar İstanbul’a döndükten sonra futbolu bıraktığı 1964 yılına kadar Fenerbahçe’de 615 maçta 423 gole imza attı. (Tüm futbol hayatında ise 832 gol atarak büyük bir istatistiğe ulaştı.) 50 kez Türk Futbol Milli Takımı forması giydi. Bu maçlarda 21 gol atmaya muvaffak oldu. 1954 Dünya Kupası’nda Türkiye forması ile üç maçta iki gol attı.
Top ceza sahası ve civarında kendisine ulaştığında gol yapma ihtimalinin yüksekliğinden dolayı Fenerbahçe tribünlerinde “ver Lefter’e, yazsın deftere” sözü slogan haline gelmişti.
Türkiye Futbol Federasyonu daha önceki yıllarda Türk Futboluna emeği geçmiş spor adamlarının isimlerini onore etmek için sezon adları yapma uygulaması başlatmıştı. Hasan DOĞAN, Süleyman SEBA, Turgay ŞEREN ve İlhan CAVCAV isimleri ile anılan sezonlardan sonra sıra Ordinaryüs’e geldi bu sezon için. Bu “şık” uygulamanın içinin daha doldurulması ve PR çalışmaları ile sezon boyunca gündemde tutulması için başka atraksiyonlara da ihtiyaç var. Haftanın Lefter Fair Play Ödülü, sezonun en Fair Play davranışına verilecek özel bir ödül, maçlardan önce skorbordlarda eski görüntü ve gollerinin yayınlanması gibi şeyler ilk akla gelenler.
Fenerbahçeli olmasına rağmen tüm futbolseverler tarafından teveccüh edilen bir karakterdi Lefter. Metin OKTAY en yakın dostlarındandı. Spor Basınımızın efsane isimlerinden İslam ÇUPİ’nin bir Fenerbahçe-Galatasaray maçından önce Lefter ve Metin’i orta sahada buluşturup kucaklaştırdığı fotoğraf tarihi değerdedir.
Bir de meşum 6-7 Eylül olaylarında Büyükada’daki evine saldıranları tanıdığı halde ifşa etmemesi karakterinin sağlamlığı konusunda ibretliktir. “15 gün önce gol attığımda omuzlardaydım. O gün ise taşlar ve boya tenekeleri ile karşılaştım. En kötüsü de harçlık verdiğim mahallemin çocukları da evime saldırdı. Kızlarım küçüktü, onları öldürmeye kalktılar. Çok sordular sonra “kim yaptı” diye? Ama o gün de söylemedim bugün de söylemeyeceğim” diyordu.
Fenerbahçe formasını sırtında değil başında taşıdığı beyanı ise futbol romantikleri için “Nirvana”ya ulaşmanın ete kemiğe bürünmüş halidir, unutulmaz.
“Ver Lefter’e yazsın deftere, bitti kalem doldu defter, efsaneler ölmez Lefter…” terennümü ile bir kez daha yâdediyor, hepimize iyi bir hafta sonu diliyorum.