Avrupa'nın en genç ülkesi olarak gençler hem bizim için, hem de dünya için çok önemli.
SODEV (Sosyal Demokrasi Vakfı) geçtiğimiz günlerde “Türkiye’nin Gençliği” başlıklı araştırmasında gençleri inceledi. Yaş ortalaması 31,5 olan bir ülke olarak, Avrupa’nın en genç ülkesi olarak gençler hem bizim için, hem de dünya için çok önemli. Dinamik ve genç bir topluma sahip Türkiye’nin gençlerini sadece biz değil tüm dünya takip ediyor. Tüketim alışkanlıklarından tutun da, Türkiye’nin sosyal ve siyasi geleceğinin de en büyük belirleyicileri olan gençleri inceleyen araştırmalar her zaman merak uyandırmıştır. Bu araştırmalardan en son yapılanı ise “Türkiye’nin Gençliği Araştırması” oldu.
Gençler Dertli
SODEV’in gerçekleştirdiği “Türkiye’nin Gençliği” adlı araştırmada elde edilen bulguların büyük bir bölümünü ben de çevremde görüyorum, hatta ben de bu sonuçlara ruhu genç bir yaşlı olarak katılıyorum. Neden mi?
Gençler işsiz, eğitimle bağları kopuyor, eğitimle bir yere gelinebileceğine ilişkin inanç azalıyor, kayırmacılık ve arkası sağlam olmadan Türkiye’de bir yere gelmenin zor olduğunu düşünüyor, yurt dışında yaşamak istiyor. Bu araştırmanın sonuçlarını okurken kendimi gördüm. Yirmi altı yıllık sektör tecrübesi olan biri olarak ben de artık yetenekle hiçbir yere gelinemeyeceğine inanıyorum. Çok üzücüdür ki son yıllarda ben de yurt dışına gitmek istiyorum. Hatta sırf bu hayalimi gerçekleştirmek için daha iyi bir iş yerinde daha iyi şartlarda olan işimi bıraktım ve yabancı menşeili bir şirkette yöneticilik yapmaya başladım. Onlara “Size istediğiniz her şeyi yaparım ama siz de ödül olarak beni yurt dışındaki diğer şubelerinizden birine götürün” dedim. Artık öylesine inancım gitti ki, her projemde Avrupa odaklı düşünüyorum. Nasıl olur, ne olur da oraya kapak atarım diye düşünüyorum. Yaşlandım ama hala gözüm, ruhum, aklım Avrupa’da. Bu sadece gençlerin değil, herkesin isteği. Bu noktaya neden geldik, nasıl geldik, inanın bilmiyorum. Ama küt diye geldik bu noktaya. Ben çevremde ne kadar işe yaramaz abuk sabuk insan varsa onların sözde başarılı ve köşeyi dönen tipler olduğunu görüyorum, bunu tek ben değil, herkes görüyor. Sanırım bu tablonun değişeceğine olan inancımızı kaybettik.
Torpil Herkesi Bıktırdı
SODEV’in araştırmasına katılan gençlerin yüzde 32’sinin herhangi bir eğitim kurumu ile ilişkisi olmadığı gibi, herhangi bir istihdam ilişkisi de yok. Yüzde 69,2’si ekonomik anlamda bağımsızlığını kazanmamış. Rapora göre gençler en çok kendilerini özgürce ifade edebilmeyi (yüzde 68,3) ve başkalarının düşüncelerini özgürce ifade edebilmesini (yüzde 52) önemli görüyor. Bu özgürlüklerin hayatlarındaki önem derecesi gençlerin oy verme davranışından bağımsız olarak her kitlede çok yüksek. Bu anlamda ifade özgürlüklerinin gençlerin uzlaşma içinde oldukları ve en önemsedikleri meseleler olduğu görülüyor. Gençlerin yalnızca yetenek ile bir yere gelinebileceğine ilişkin inançları çok zayıf. Katılımcıların yüzde 70,3’ü Türkiye’de arkası sağlam bir kişinin yetenekli bir gencin önüne geçebileceğini düşünüyor. Yüzde 40,8’i Türkiye’de üniversitelerin iş bulmak için yeterli donanım sağladığını düşünmüyor. Buna ben de yüzde yüz katılıyorum. Maalesef Türkiye öylesine bir ilişkiler yumağına döndü ki, her şey ilişkilerle ilerliyor. Buna akademide “networking” diyorlar. Kapitalist akademisyenler buna akademik kılıf da buldular. Yani “torpil”in adı, arkanızda birisinin olmasının adı “networking” oldu. Özetle çevresi olan, yani networku olan yeteneksiz bir aptal, networku olmayan yetenekli biriden daha başarılı oluyor. Gel de kafayı yeme.
En çok yurt dışında yaşamak isteyen gençler CHP’li gençler
Bu yurt dışı olayını ben çok inceliyorum. SODEV’in araştırmalarında bu konuya çok güzel vurgu yapılıyor. Bu araştırmada da bu konu gençlerin oy verdikleri partiye göre incelenmiş. Türkiye’de gençlerin yüzde 62,5’i eğer imkan olsa yurt dışına yerleşip orada yaşamak istediğini belirtiyor. AK Partili gençlerin yarısı bile eğer imkanları olsaydı yurt dışında yaşamak istediğini söylemiş. Yurt dışında yaşamak isteyenlerin oranı CHP’ye oy veren gençlerde yüzde 74,4’e, İyi Parti’ye oy verenlerde yüzde 68,8, henüz oy kullanmayanlarda yine yüzde 68,8, MHP’li gençlerde yüzde 68,6’ya yükseliyor. Kısaca hepimiz tüymek istiyoruz memleketten.
En çok kullanılan sosyal medya platformu: Instagram
Gençler sosyal medyayı çok faal kullanıyor. Hangi sosyal medya mecrasını daha çok kullandıkları konusu hem biz akademisyenlerin hem de sektör çalışanlarının merak ettiği önemli bir konudur. Ben de bu konuda düzenli araştırmalar yapıyorum. SODEV’in de bu araştırmasında sonuç değişmedi. Türkiye’de gençler en çok Instagram’ı kullanıyor. Bu yaklaşık iki yıldır böyle. Instagram Türkiye’de çok popüler. Bunda tabii ki gençlerin görselliğe verdikleri önemin de rolü büyük. Avrupa kıtasında Instagram’ın bir numara olduğu tek ülke neredeyse Türkiye. SODEV’in araştırmasında ikinci en çok kullanılan sosyal medya mecrası yüzde 49,2 ile Twitter olmuş. Instagram’ın kullanım oranı ise rekor düzeyde: Yüzde 93.2. Gençlerin en çok kullandığı üçüncü sosyal medya platformu ise Facebook.
Üniversite bitirmek para etmiyor
Eskiden üniversiteli olmak büyük olaydı. Hele bir de master yaptınız mı hem patronlar hem de kızlar peşinizden koşardı. Masterlı genç derlerdi. Şimdi ne masterın değeri kaldı ne doktoranın ne de başka bir unvanın. Ders verirken öğrencilerimde de görüyorum bunu. Hepsi okuyor ama, üniversiteden mezun olmanın onlara hiçbir şey kazandırmayacağına inanıyorlar. Bunu ben de hep öğrencilerimle konuşuyorum. Özellikle paralı eğitim veren vakıf üniversiteleriyle beraber yüksek eğitim öylesine değersizleşti ki, artık üniversite diploması, master diploması, doktora diploması para ile alınabiliyor. İktidar partisinin son iki yıldır doçent enflasyonu sağlayan yeni doçentlik yasası (ki bu kimse kusura bakmasın bu yasa Türk akademisine vurulan büyük bir darbedir) sayesinde doçent olmak da kolay. Doçent olduktan sonra da otomatik profesör ol bitir işi. İşte böyle yetişen akademisyenlerin eğittiği gençlerden ne hayır beklersin? Zaten kimse de bir hayır beklemiyor, buna gençler de dahil.
SODEV’in araştırmasına katılan gençlerin yüzde 40,8’i üniversite mezunu olmanın iş bulma konusunda kolaylık sağlamadığına inanıyor. Vallahi yine insaflı SODEV’in araştırmasına katılanlar. Bence bu oran yüzde yetmişlerin üstünde. Üniversitelere gençler artık kartvizit için gidiyor. Asıl maçın mezun olduktan sonra başladığını ve diplomanın, iyi bir transkriptin veya inek öğrenci olmanın piyasada hiçbir değerinin olmadığını biliyor. Araştırmada gençlerin oy verdikleri partilere göre dağılımına bakınca, HDP’li seçmen gençlerin yüzde 72,8’i, İyi Partili seçmen gençlerin yüzde 56,4’ü, CHP’li seçmen gençlerin yüzde 49,5’i, MHP’ye oy veren gençlerin yüzde 48,5’i Türkiye’de faaliyet gösteren üniversitelerin iş bulma konusunda yeterli donanım sağlamadığını düşüyor. Buna ben de yüzde yüz oranında katılıyorum.
Özetle gençlerin bazı konulardaki mutsuzluğu artık kronikleşti. Bu konuları SODEV çok güzel tespit etti. Ben bu araştırmayı incelerken kendi ruhumu da bu araştırmanın içinde buldum. Buradaki tüm verilere daha yüksek oranda katılıyorum. İncelerken bir ara kendimi genç bile hissettim bu araştırmanın sayesinde. Buna nasıl çare bulunur bilmiyorum. Çünkü olay artık kronikleşti.
AK Parti’nin ciddiye alması gereken bir konu: Gençler
Dost meclislerinde de yazılarımda da her defasında dile getiyorum. AK Parti hükümetinin en zayıf ve hatta başarısız olduğu konu gençlerle iletişim kurma konusu. Özellikle Z kuşağı dediğimiz, 2000 yılından sonra doğan milenyum kuşağına kendisini anlatamıyor. Bu kuşaktaki varlığı diğer partilerle olan oy farkının kapanmasına neden oluyor. Bunu en son İstanbul yerel seçimlerinde gördük. Tabii ki İBB seçim sonuçlarına etki eden tek faktör bu değil, ama önemli faktörlerden biri de bu. Eğer seçimler zamanında yani 2023 yılında yapılırsa şu an ergen olan ve o seçimlerde oy verecek olan gençlerin bu seçimlerin kaderinin belirlenmesinde çok büyük bir rolü olacak. Bence Z kuşağından en çok CHP ve HDP oy alıyor ve alacak. Bu da AK Parti için bir tehdit. Türkiye gibi dinamik bir ülkede politikacısından, süper marketçisine kadar herkesin gençleri incelemesi ve gençlerin tüketim davranışlarına yönelik projeksiyonlar yapması lazım. Çünkü 2020’li yıllarda politika başta olmak üzere pek çok alanda çok ciddi sürprizlere şahit olabiliriz.