Genç Arkadiy Petroviç, okulunu bitirip eve döndüğünde babası onu tanıyamaz. Toprağa dayalı güç dengelerini reddeden oğul kendini nihilist olarak tanımlar.
Olay Rusya’da geçiyor. Turgenyev’in Babalar ve Oğullar kitabının konusu. Tam çevirisi Babalar ve Çocuklar’mış ama Türkçeye böyle kazandırılmış. 1800’lerin ikinci yarısında yazılan roman dünyadaki birçok yazarı etkilemiş. Eh bizde de etkilenenler vardır. Babalar ve oğullar bahsi edebiyatın sevdiği alanlardandır. Benzer şekilde sinemada da yankısını bulmuştur. Babam ve Oğlum filmi, genel olarak Turgenyev’in izleğinde ilerler. Hepsinin Nuh Aleyhisselamdan ilhan aldığını söylemek mümkün olabilir. Klasikleri zamana karşı dirençli kılan da eskimez bir kumaştan yapılıyor olmasıdır. Eski kıyafetler gibi eski roman veya filmler de yıllar geçse de eskimeyecek şekilde üretiliyormuş. Şimdi hızlı tüketim çağındayız.
Konuyu başka bir baba-oğul filmine getirmek istiyorum. Azap Yolu isimli 2002 yapımı bir Hollywood filmi. Tom Hanks’in başrolünde oynadığı film, bir mafya babası ve oğlu ile tetikçisi ve oğlunun hikayesini ele alır. Tetikçi, mafya babasının sevdiği, güvendiği bir figürdür. Ama mafya babasının oğlu bu durumdan hoşlanmaz. Aranızda filmi henüz izlememiş olanlar bulunabileceği için detayları veya konunun gelişimini vermek istemem. Mafya babası seçim yapmak zorundadır: Hayta oğlu ve neredeyse sağ kolu olarak gördüğü çalışanı. Çalışan özel hayatı ve işi arasında seçim yapmak zorundadır. Tüm bu karmaşanın içinde hayatımızın nelerden müteşekkil olduğunu düşünmek, önceliklerimizi sınamak için bir empati imkanı sağlar film.
Babalar ve oğullar meselesinin temel ayaklarından biri de monarşilerdir. Devlet gelenekleri içinde bazıları kurumları ayakta tutmak bazıları ise aileyi ayakta tutmayı önceler. Suudi sarayında bugünlerde bu ikilem yaşanıyor. Bir yanda çağın gereklerine ayak uydurma zorunluluğu doğan bir devlet ve bir yandan tahta geçmek, gerçek gücü iliklerine kadar hissetmek isteyen veliaht prensi diğer yanda önündeki engeller. Gerçek şu ki veliaht prensi önüne çıkan engelleri kaldırmak için kirli bir yolu tercih etti ve deyim yerindeyse iş üstünde yakalanıverdi. Bunda işbirlikçilerinin pervasızlığı kadar aceleci tavrı da etkili oldu.
Baba, ilerlemiş yaşında işleri düzeltmeye çalışıyor ama karşısındakiler bir bedel ödemesi gerektiği konusunda hemfikir. Araya kan girdiği için kolayca savuşturulabilecek bir problem olduğu da düşünülmüyor. İhtiraslı prensin gücü hızla ele geçirme hırsı raydan çıkardı. Şimdi kendisini muhatap alan yok. Herkes kraliyetin başındaki babasının adil bir hüküm vermesini bekliyor.
Yeniden Azap Yolu filmine dönmekte fayda var. Mafya babası oğlunun yanlış yaptığını bilmektedir ama kan bağı onun aleyhinde bir karar almayı engeller. Baba şunu mırıldanmaktan kendini alıkoyamaz oğlunu koruyacak kararı verirken: “Oğullar niye vardır? Babalarının başlarına bela olsunlar diye.”
Suudi kraliyetindeki sınırı aşan oğula ne olacağını hep birlikte göreceğiz. Bildiğimiz sadece şu: Gücü yönetemezsen, güç seni yönetir ve bunun sonuçları genelde iyi olmaz.