AB ülkeleri, ABD ve ülkemiz koronadan çok çekti ve çekiyor.
Hem Çin’e laf atıyor
Hem kasım seçimleri için PR yapıyor
Hem de korona salgının küçük görüyor
Herhalde son günlerde hepimizin küfrettiği tek şey koronavirüs. AB ülkeleri, ABD ve ülkemiz koronadan çok çekti ve çekiyor. Özellikle AB ülkeleri çok ciddi sıkıntılar yaşadı. Serbest piyasa ekonomisini sağlık sektörüne adapte eden ABD ise Kovid-19 virüsünde resmen rezil oldu. Bu kadar büyük bir küresel gücün bir salgın karşısında bu kadar kifayetsiz kalması bütün dünyayı olduğu gibi beni de çok şaşırttı. Korona ile mücadele konusunda ABD sınıfta kalırken Çin ve Almanya çok ciddi bir mücadele verdi ve vermeye devam ediyor.
Türkiye ile Çin’in dirsek teması alkış topladı
Çin salgını tanımlamak, kontrol altına almak ve salgındaki ölüm sayısını azaltarak bilimsel verilerle çalışma konusunda çok ciddi bir sınav verdi. Çin, virüsün yayılması ile birlikte hemen bir kriz masası oluşturdu ve bu salgının önce kontrolünü sağladı sonra da yayılmasını durdurdu. Benzer bir durum Almanya içinde geçerli. AB ülkeleri için olaya en ciddi bakan ve en az zararla atlatan ülke Almanya oldu. Türkiye de her ne kadar eleştirilse de büyük nufüsüna rağmen, İstanbul gibi çarpık şehirleşmenin yaşandığı bir şehre rağmen, bu salgını iyi idare ediyor. Türkiye’nin bu salgınla mücadelesinde dikkatimi çeken en önemli davranışı, sürekli Çin ile dirsek temasta olması oldu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca her açıklamasında Çin ile ortak bir bilgi alışverişi içinde olduğunu, oradaki know-how ve bilgi kaynaklarından faydalandığına, bilim kurulunun Çinli bilim adamları ile fikir alışverişlerinde bulunduğuna vurgu yaptı. Bu durum kültürler arası iletişimin, ortak çalışmanın, dostluğun ve kötü günde bir bütün olmanın gerekliliğine çok güzel bir örnek oldu.
Trump kibirli davranışları ile tarihe geçti
ABD’nin fenomen başkanı Trump, korona salgınını önce görmek istemedi, önce top çevirdi, olaya vurdumduymaz davrandı. Sonra baktı işler sakata geliyor, Çin’e çamur atmaya kalkıştı ve resmi ismiyle literatüre Kovid-19 olarak geçen bu virüse “Çin Virüsü” diyerek bir politikacıya ve bir dünya liderine yakışmayacak bir davranış sergiledi. Şimdi koca Amerikan’nın lideri olacaksın, gidip küçük çocuklar gibi davranacaksın. Bu virüse Çin Virüsü desen ne olacak demesen ne olacak? Bir sorun üzerinden kriz yaratmak sana ne gitirir? Trump’ın bu vurdumduymaz davranışı ABD’ne çok pahalıya maloldu. ABD bir anda salgından en fazla etkilenen ülke haline geldi, bir anda korona salgınının merkezi oldu.
Oysa Trump, Türkiye’nin Sağlık Bakanı Koca gibi, Çin ile iletişimde olsa, bilim adamları bir ortak payda da, dünyayı tehdit eden bu salgına karşı önlem amaçlı iş birliğine gitseydi ne olurdu? Yani Amerikalı bilim adamları Çinli iş adamları ile iş birliği kursaydı, bilgi alışverişinde bulunsaydı bunun kime ne zararı olurdu? Bu bir lidere yakışır mı? Trump Çin’den nefret edebilir, o ülkeyi kendisine rakip görebilir, ama bunlar kavga etmeyi gerektirmez. Rakebetinde bir raconu vardır. Trump, Çin ile rekabet etmek isteyebilir, buna lafım yok ama bunu etik, ahlaki ve bir sosyal sorumluluk içinde yapmalı. Şunu açıkça söylemek istiyorum, eğer Trump kibirli davranarak Çin’e bu virüsten dolayı laf atmak yerine, bir bilim kurulu oluşturup hemen iki ülke bilim adamlarının ortak bir iş birliği içine girmesine yönelik bir çalışma yapsaydı, bugün ABD korona salgınının merkezi konumunda olmazdı. Bunun faturasını Trump seçimlerde öder mi bilinmez. Koronadaki popülist ve saldırgan davranışlarıyla hem ülkesinde hem de dünyada gündemde kaldı belki, belki yakında yapılacak seçimlerde rakibine göre daha fazla bir medya görünürlüğü yakaladı. Trump seçim kampanyası öncesinde korona salgınını çok iyi bir PR çalışması yapıyor. Onu sevenler de sevmeyenlerde bu PR çalışmasını takip ediyor. Her gün ulusa sesleniş konuşması yaparak en az bir saat Amerikan halkına koronavirüs hakkında sözde açıklamalar yapıyor. Özetle PR yapıyor. Belki de bu strateji ona seçimleri de kazandıracak ama bu Amerikan halkına yapılan tarihi bir ihanet olarak konuşulacak.
Dünya korona salgınında bir bütün olamadı
Çin, 4 Nisan günü korona nedeniyle hayatını kaybedenler için ulusal yas ilan etti. Çok anlamlı törenler düzenleyerek özel anma etkinlikleri yaptı. Bu ulusal yasa başta Amerika olmak üzere diğer ülkelerde katılarak bunu uluslararası yasa çeviremez miydi? Mesela Trump, “Çin’in ulusal yasına biz de katılmak istiyor ve korona salgınından dolayı tüm dünyada hayatını kaybedenler için bir saygı duruşunda bulunmak istiyoruz” deyip bunu teklif etseydi ne kaybederdi? Korona salgınında insanlığın bir bütün olamadığını gördük, AB ülkeleri ayrı telden çalıyor, Trump Çin’i öcü gibi görüp ergenler gibi davranıyor.
Çin saygısızlığa saygı ile yanıt verdi
Koronavirüs dünyaya, insanlığa yani hepimize, tüm canlılara, tüm insanlara yönelik bir saldırıydı, ama maalesef dünya bu sınavı iyi veremedi. Bu sınavın ana teması “birlik olmak”, “dostluk”, “iş birliği yapmak”, “empati kurmak” gibi kavramlarla anlatılabilir. Ancak kimse kusura bakmasın bunu yapan olmadı. Çin ile empati kurmak yerine Çin’e ırkçı bir biçimde yaklaşanlar oldu, bu salgını çok ciddi bir çalışma yaparak yenen ve hayatı normale çevirmeyi başaran Çin ile iş birliği yapmak yerine kibirli davrandılar, insanlar insalıklarından çıkıp saçma sapan ırkçı bakış açılarıyla Çin’e ve Çinlilere yönelik manevi saldırılarda bulundular. Yani insanlar insanlıklarını unuttular. Bu bana neyi gösterdi biliyor musunuz? İnsanlığın bu korona salgınında sınıfta kaldığını gösterdi. Hep düşmanlarıma: “Beni sevmeyebilirsiniz, ama insan olduğumuz için aynı dünyada nefes alıp, insanca yaşamaya devam etmeliyiz, rekabeti de düşmanlığı da adam gibi yapmamız lazım.” derim. Benzer şeyleri bu konu içinde söylemek istiyorum. Diyelim ki Çin’i sevmiyorsunuz, ya da rekabet içindesiniz. Bunu adam gibi yapın. Savaşlarda bile uluslararası kurallara göre ibadet yerlerine ve hastanelere dokunulmaz. Ama başta Trump olmak üzere bazı ülke ve liderleri ne yaptı? Bu salgınla mücadele eden Çin’e manevi olarak saldırdı. Bu bir kere insanlığa sığmaz. Ayıptır, insanlık öylesine raydan çıktı ki düşmanlığı bile adam gibi yapamıyor. Peki ne oldu? Çin bir yandan korona salgını ile mücadele etti, diğer yandan da başta ABD olmak üzere ırkçı bazı ülkelerin saldırılarıyla mücadele etti. Zor bir süreçten geçti ve bu süreci başarı ile yönetti. Ne Trump’a ne de başka bir saldırıya karşı saygısızlık yapmadı. Çin kültürünün en çok sevdiğim özelliği “saygı” konusunda gösterdikleri önemdir. Hayatım boyunca ellinin üstünde Çinli ile iletişimim oldu, en fazla bir tanesi belki beni üzmüştür. Bu kültürün en önemli özelliği saygısızlığa karşı bile saygı ile karşılık vermeleridir. Burada da öyle oldu. Trump, agresifliği ile, kibiri ile sınıfta kaldı.
Trump korona olursa şaşırmam
Trump daha ülkesinin hava trafiğini bile kontrol edemiyor. Şu an Türkiye’de hava trafiğine bakın, sadece transit uçaklar geçiyor ülkemizin üstünden. Ama ABD’de durum tam tersi, uçaklar cirit atıyor. Neden? Çünkü Trump bu konuda bile kibirli ve bencil davrandı. Vatandaşları yerine havayolu endüstrisini düşündü ve uçuşlara yönelik hiçbir yaptırımda bulunmadı. Korona salgınında sadece Çin’e çamur attı, oradan gelen uçakları yasakladı, sonra AB ülkelerine kibir yaptı ve AB ülkelerinden gelen uçuşları yasakladı. Hepsi de göstermelikti. Şimdi ABD’nin uçak trafiğine bakın, uçaklar cirit atıyor. Artist Trump daha seyahat kısıtlamasının salgındaki öneminin bile farkında değil. Koca ABD’nin yönettiği adamdan bahsediyoruz. Bu olay bir film gibi ilerliyor. “Ben maske takmam, filan diyor, artistik yapıyor, salgına meydan okuyor.” Bu filmin sonunda Trump da korona olursa hiç şaşırmam.
Eğer Trump, Çin ile iş birliğine gidip, halkına karşı bir sorumlu davranış gösterseydi, hem Çin’in tecrübelerinden faydalanırdı, hem halkına karşı bir sağlık mücadelesinde bulunurdu. Eminim bunu yapsaydı şu an ABD koronavirüsün merkezi olmazdı ve yine eminim Trump iç kamu oyundaki oy oranını en az dört, beş puan arttırırdı. Bu konu uzun bir konu, beni bir insan olarak canımı çok sıkıyor, neyse biz dönelim asıl konumuza yani Wuhan’a.
Wuhan’dan teknoloji şovu
Wuhan’da çok sert bir sokağa çıkma yasağı uygulandı. Dünyanın en sert tedbirleri alındı. Bir işte başarılı olmak istiyorsan disiplinli olacaksın. Çin devleti sokağa çıkma yasağı uygularken vatandaşının tüm sosyal haklarını korudu. Onların tüm ihtiyaçlarını sağladı. Neden? Çünkü sosyal devlet anlayışı ile yönetti bu krizi. Profesyonelce uygulanan bir kriz yönetimi ve disiplin içinde uygulandı kurallar.
Wuhan’da teknoloji çok iyi kullanıldı. Teknoloji artık dünyanın en önemli kavramı. Hayatımızın her aşamasında teknolojijyi kullanmak zorundayız. Bu alanda ciddi çalışmalara imza atan Çin de korona salgınında teknolojiyi çok iyi kullandı. Korona tedavisinde yapay zekayı kullandı. Son yılların en önemli konusu olan yapay zeka. Herkesin dilinde bir yapay zeka geyiği var. Herkes “yapay zeka şöyle, yapay zeka böyle” diye atıp tutuyor. Ama bunu adam gibi kullanan yok. Koronavirüs aslında dünyaya yapay zeka ve big data kavramlarını kullanmayı öğrenmesi adına büyük bir fırsattı. Başta Çin olmak üzere tüm dünyadan gelen datalar merkezi bir “dünyalı platformda” toplanıp bu dataların incelenmesi ve yapay zeka ile değerlendirilmesi bu salgının tüm parametrelerinin anlaşılmasına neden olabilirdi. Ama dünya bu bilimsel çalışmayı yapmak yerine yangından mal kaçırır gibi davrandı. Herkes kendisine çalıştı. Geçen gün Çin acaba teknolojiyi korona salgınında nasıl kullandı diye düşündüm, biraz araştırdım. İşte özetle Çin’in korona ile mücadele de baş döndüren teknoloji kullanımı.
Korona ile savaşta teknoloji nasıl kullanıldı?
Þ Çin Hükümeti, tüm vatandaşlara bir dijital kimlik kartı dağıttı. Bu kimlik kartı ile insanların mobil sim satın alma, sosyal medya hesaplarını kullanma, trene, uçağa, toplu taşıma araçlarına binme ve hatta yiyecek satın alma davranışları kontrol edildi.
Þ Milyonlarca insanı takip eden renk kodlu bir sağlık derecelendirme sistemi geliştirildi. Hükümet bu çalışmada teknoloji devi Alibaba ve Tencent ile beraber çalıştı. Seyahat ve tıbbi geçmişlerine dayanarak insanlar sağlık durumlarına göre üç renk ile tanımlandı. İnsanlar yeşil, sarı ve kırmızı kodlarla tanımlandı. Yeşil renk virüs açısında güvende olanları, sarı renk karantina dönemi bitmemiş olanları, kırmızı ise virüs taşıyanları gösterdi. Bakın olayın en ilginç yönü burada başlıyor. Çin hükümeti insanların cep telefonlarına sağlık durumları hakkında bilgi veren bir QR Kod ile sahip olduğu rengi yolladı. Mesela eğer cep telefonuna yeşil kod geliyorsa o kişinin sokağa çıkması yasaklandı. Sokaklar güvenlik görevlileri bir yandan ateş ölçerken diğer yandan da telefonlardaki karekodları kontrol ettiler. Yeşil karekodu olmayan herkes güvenlik güçleri tarafından göz altına alınıp yasal işleme tabi tutuldu. Yani kurala uymayana gereken işlemler yapıldı. Bu ne anlama geliyor? Bu koronavirüs taşıyan insanların takip edilerek virüs taşıyıcılarının o virüsü diğer insanlar yaymasını engellemek anlanıma geliyor.
Þ Çin hükümeti sokaklarda bulunan kamera sayısını hızla arttırdı, bu kameraları tüm eyaletlerin en küçük köy ve sokaklarına dahi yerleştirdi. Nüfusun yoğun olduğu yerlerde apartmanların ve iş yerlerinin girişlerine de kameralar eklendi. Sokağa çıkan herkesin apartmanların girişine konulan kameralara yüzlerini tanıtmaları istedi. Böylece kimin ne zaman sokağa çıktığı tespit edildi. Bu görüntüler, sokaklardaki kameralar ve trafik kameralarından gelen diğer verilerle birleştirilerek bir merkezde toplandı. Toplanan bu görüntü ve veriler yapay zeka aracılığıyla analiz edilerek kaydedildi. İşte herkesin dilinde olan “big data” kullanımı bu.
Þ Çin'in başarılı teknoloji şirketlerinden biri olan Baidu, dakikada 200'den fazla kişinin fotoğrafını tarayan ve çeken kızılötesi ve yüz tanıma teknolojisi kullanan bir sistem geliştirdi. Bu sistem hava alanlarındaki termal tarayıcılardan çok daha hızlı çalışan bir sistem oldu. Baidu, bu sistemi önce Pekin'deki Qinghe İstasyonu'na kurdu. Sistem vücut ısısı 37.3 C ve daha yüksek olan kişileri tespit etti ve hemen bu insanların ileri sağlık tetkiklere yönlendirdi. Şu an Türkiye ve pek çok ülkede yapılan vücut ısı kontrollerinde ısı eşiği 38 C, ama Çin bunu 37.3 C olarak uyguladı. Yani işi daha çok garantiye almak istedi.
Þ Hastanelerde yemeklerin hazırlığı, temizlik, garsonluk, dezenfektan püskürtme, masaları temizleme, maske ve el dezenfektanları dağıtma eylemlerini robotlar yaptı. Pek çok hastanede robotlar hem tanı koydu hem de termal görüntüleme yaptı. Böylece sağlık personeli de Kovid-19’dan korundu.
Bunlar gırgır değil, bunlar ciddi konular. Teknolojiye meraklı olanlar bu yazdıklarımın ne anlama geldiğini anlayacaklar. Bunlar bilime yapılan yatırımlarla geliştirilen şeyler. Bu yüzyılın küresel devi Amerika, Sovyetler Birliği dağılıp soğuk savaşı kazandıktan sonra şımarıp kendisini dünyanın tek lideri sandığı için ciddi bir gerileme sürecine girdi. AB’ni de İngiltere’yi kullanarak bozan ABD ve Mr. Trump bir şeyi hesaplayamadı: Çin’in yükselişi.
Bunu hesaplamadığı için şimdi panik oldu ve korona salgınında kibirli davranarak ulusuna ihanet etti. Trump bazı söylemlerinde Çin’e tazminat davası açmaktan bahsedip popülist hareketlere devam ediyor. Ama bence Amerikan halkının Trump’a tazminat davası açarak “Neden Kovid-19’un merkezi biz olduk?” sorusunu sorması gerekiyor.